Putin’in kayıp on günü, TANAP’a kızan Amerikalılar, İsrail seçimlerinde ortaya çıkacak iktidarın Türkiye’ye bakışı, bize dirsek çeviren ve Cumhurbaşkanı’nın adını vermediği müttefikler listesinden daha frapan ve albenisi yüksek aktüel konu olabilir mi?
Elbette olur.. Bunların birbirleriyle bağı!
Vladimir Putin hakkında kısa geçmişte çıkan ‘garip’ haberlerin dökümü şöyle; 1. Bebeği oldu, 2. Müslüman oldu, 3. Darbe oldu, 4. Uzaylılar kaçırdı, 5. St. Petersburg’a dikilecek heykeli Roma imparatoru kılığında.
Bana sorarsanız, bir süper gücün lideri hakkında sadece bir hafta içinde bu haberler çıkıyorsa, arkasından gelen hayırlı olmaz.
Ne çıkar bahtımıza bilinmez ama Rusya lideri ortaya çıktıktan sonra iki açıklama yaptı; 1) ‘Dedikodusuz hayat çok tatsız olurdu’ ve 2) Ukrayna’da Batı’nın askeri reaksiyonuna karşı, nükleer gücümüzü alarm haline getirmeye hazırdık.’
Rus-Türk boyutu demişken..
Hiç kuşkunuz olmasın, TANAP da buna dahil. Azerbaycan’ın Hazar Denizi, Şah Deniz-2 sahasından çıkarılacak doğal gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nin temeli dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelashvili tarafından atıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu, Pazartesi günü ASELSAN’ın Radar ve Elektronik Harp Teknolojileri Merkezi’nin açılış törenine katıldılar. Cumhurbaşkanı’nın söylediklerinden bir kaç cümle alalım; “Bunlar stratejik meselelerimiz. Eğer birilerine muhtaç olursak ihtiyaç duyduğumuz anda dirseğini çevirdiklerinde biz orada duman oluruz. Şu anda bunu bize yapıyorlar yine. Ama hangi başlıkta olduğunu açıklayamayacağım. Biliyorum ve üzülüyorum. Bunlar güya dost ülkeler. Güçlü bir Türkiye istemiyorlar.”
Türkiye’nin gayet anlaşılır çıkarları sebebiyle ve şartlar uygun olduğunda “herkesle” geliştirdiği ilişkilerin mantığına, pragmatizmine neden aba altından sopa gösterilir?
Ankara’yı kaygan bir “eksen” üzerine ikide bir itip-kakma girişiminin ardındaki menfaat sorusu şudur; “Onlarla enerji ilişkileriniz tamam da, bir de üstüne nükleeri veriyorsunuz!? Yetmezmiş gibi bir de Çin füzelerine yöneliyorsunuz. Bu olmaz. Batı’nın yüksek demokrasi değerlerine uymaz.”
Onlara uyan ne biliyor musunuz? Uzun vadede on milyarlarca doları bulacak nükleer santral projelerini onlara verelim istiyorlar. Üstelik, nükleer meselesinin “uçu açık” ya.. “Bu Türklerin ne yapacağı belli olmaz” korkusu da var. Uzun menzilli hava savunma füzelerindeki dertleri de aynı ve iç-dış tüm sinir noktalarına basmaları bu yüzden. Önümüz de Haziran olduğundan...
Bu satırlar yazılırken İsrail’de genel seçimler yapılıyordu. Ve denebilir ki, hem bölgenin yenilenen düzenine hem de Türkiye ile ilişkileri belirleyecek kritik bir sandık bu.