|
Şanghay’dan New York’a: Kutuplar arası seyahat…

Türkiye’nin dahil olacağı bu ayın önemli görüşmeleri 10 gün içinde gerçekleşecek ve geleceği de etkileyecek…

Cumhurbaşkanı Erdoğan önce (15-16 Eylül) Özbekistan-Semerkant’a gidecek ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Devlet Başkanları Zirvesi’ne katılacak.

Sonra da ABD’ye geçecek. (17-22 Eylül.) Birleşmiş Milletler 77’inci Genel Kurulu’na katılacak, Genel Kurul’a hitap edecek. İki zirvede de özel temaslarda bulunacak. Putin ve Biden gibi…

Türkiye böylece, sadece coğrafi değil siyaseten de uzak kutuplardaki merkezler arasında seyahat etmiş olacak…

***

Yine bu seyahat, Ankara’nın göbeğinde bulunduğu bir seri bölgesel ve küresel gelişmeyle aynı zamanı paylaşıyor…

Suriye
açmazı ve olası harekât beklentisi duruyor. Bitişik
Irak
’ta yayılan istikrarsızlık büyüyor.
İran
’ın Batı ile nükleer pazarlığı ile
İsrail
’le gerilimi devam ediyor ve bu yine Suriye’deki kriz kümesinin bileşenlerini oluşturuyor…

Güney sınırımızdaki Amerikan askeri varlığı ve terör örgütüyle kurduğu açık ittifak, onu terörizmin parçası haline getirirken, Türkiye’nin diğer sınırlarındaki gelişmelere de göz kırpıyor.

Yunanistan
’la her gün bir yenisi yaşanan gerilimler, Doğu Akdeniz ve Suriye ile de rabıtalanıyor. Birinde S-300 savaş uçaklarımıza kilitlenirken ötekinde ABD-PKK bir kaç kilometre altımızda ortak füze tatbikatı yapıyor. Belli, komuta-kontrol merkezleri aynı. Uluslararası ilişkilerin mesajlaşma biçimlerinden biri de bu işte.
Hepsinin üzerinde
Rusya-Ukrayna
ya da herkesin bildiği üzere, ABD-Rusya/Doğu-Batı savaşı bulunuyor. Bu satırlar yazılırken,
Azerbaycan-Ermenistan
sınırında da alışık olduğumuz itiş-kakışlarından farklı geniş çatışma haberleri gelmeye başladı… (Rusya-Azerbaycan-İran’ın, Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’nun geliştirilmesine yönelik ortak bildirilerinin ardından ve ŞİÖ öncesinden!)
Böylece çevremizde
en az dört
(Suriye/Yunanistan/Ermenistan/Ukrayna) kriz alanı çok oyuncuyla canlılığını sürdürüyor.

Bitmiyor, bizimle birlikte, saydığımız bazı oyuncularda seçim var. Yunanistan, ABD ve Türkiye hassas bir zaman dilimine giriş yapacaklar…

İşte bu ortamda, Doğu-Batı güzergâhında resmi geziye çıkıyor Ankara…

Rusya ile de Amerika ile de konuşacak çok şeyi var. Bir kısmının sonuca ulaşması zaten beklenmiyor. Bir kısmının önünde taş çatlatan merhaleler var. Bir diğer kısmında da kimi tarihler bekleniyor. Kasım’daki ABD Kongre seçimleri gibi…

Esasında bu çifte gezinin öncesi ve sonrası da var. Cumhurbaşkanı’nın tamamladığı Balkan ziyareti ve 6-7 Ekim’de Prag’da düzenlenecek
‘Avrupa Siyasi Topluluğu’
buluşması AB Liderler Zirvesi’nin öncesinde yapılacak. Türkiye de katılacak. Önemleri ne? Bahsettiğimiz
Doğu-Batı eksenli haritanın parçası
olmaları…

***

Gelelim ilk durağa/sadede…

Şanghay İşbirliği Örgütü-basit gidelim-üyeleri şunlar; Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kırgızistan, Tacikistan, Kazakistan, Özbekistan, Hindistan, Pakistan ve taze olarak İran. Gözlemci ülkeler: Afganistan, Moğolistan, Belarus. Diyalog Ortağı Ülkeler:

Türkiye, Azerbaycan, Sri Lanka, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar.

Şimdi gözlerinizi kapatıp bu ülkeleri dünya haritasına yerleştirin. Bakın ortaya nasıl bir kütle çıkıyor!

Kuşkusuz, adı geçen ülkelerin birbirleriyle, örgütle, dünyanın geri kalanı ile ayrı ilişkileri, anlaşmazlıkları, çıkarları da var. Zaten, ‘kusursuz ittifak’ diye bir şey yok.

Ama burada tek soru var,
yeni dünya düzeninde ŞİÖ ne anlama geliyor?
Türkiye’nin, bu örgütle ilişkisine eleştirel bakan kesimler, ŞİÖ’nin, eğer bir işbirliği örgütü ise AB ile, yok bir savunma/güvenlik örgütü de olacak ise NATO ile denk olmadığını savunuyorlar. Doğru mu? Tam değil ama külliyen yanlış da değil.
Sorun şu ki bu kıyasın önemi yok. Konvansiyonel bir itiraz bu. “Dünya Düzeni”ni anlayıp, “yeni”yi anlamama halidir bu. Eski ve kördür.
Bu örgüt, yerleşik Batı düzenine/sistematiğine meydan okuyan bir örgüt müdür? Evet öyledir ve bunun etrafından dolanmanın anlamı yok. Örgütün iki büyük kurucu üyesi Rusya ve Çin, ABD tarafından düşman olarak görülüyor mu? Görülüyor.
Eşyanın tabiatı, hayatın akışı örgütü ister-istemez “kutba” götürecektir…
İkinci nokta, İran’ın üyeliği ve Türkiye’nin olası üyeliği meselesidir.
Bu iki ülkenin ŞİÖ’ne tam üye olması, Yunanistan’dan çizilen Batı’nın sınırının teyidi anlamına gelir!
Doğu’nun sınırı orası olur. Sanmayın ki ara renkleri siliyorum, Türkiye’nin şu an yürüttüğü çok katmanlı ve yönlü dış politika pratiği işe yarıyor. Ukrayna güçlü bir örnek. Buna devam edilecektir ve doğrudur. Ama mesela, ABD ve genel olarak Batı’nın bize bakışı bu zerafeti kabul hatta hak ediyor mu? ŞİÖ üyesi olsanız, buna “iyi” der mi? Batı’nın tercihleri diye bir şey var ve bu Türkiye’yi “başka yere gitmek” konusunda değil, “kalmak”da zorluyor. Gerçekler bunlar…

ŞİÖ’nün kendi sorunları da var; Rusya-Çin ilişkileri, Hindistan’ın bir türlü yerine oturmayan aksı, Batı Asya dengeleri gibi. Ama küresel eğilim, Avrupa dahil yine buraya.

ŞİÖ, Ukrayna vakasında olduğu gibi çelme takanlar olmasa, Pekin’den Londra’ya bir hat inşa etmeye çalışıyor ve bu aynı zamanda siyasi de bir “yol”!

Hazar komşusu ülkelerin yaptığı anlaşmalar, Türk Devletleri Teşkilatı, ŞİÖ, Azerbaycan-Ermenistan savaşının çıktıları
, dünyanın kalpgâhı üzerine bir şey söylüyor.

Ne söylediğini, Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu’na hitap ederken duyacakmışız gibi geliyor!..

#Şanghay İşbirliği Örgütü
#Yunanistan
#Rusya
#ŞİÖ
2 yıl önce
Şanghay’dan New York’a: Kutuplar arası seyahat…
Zamanda ve mekânda bir uyanış: Sîdî Ukbe Ulucamii
19 Mayıs’a 10 gün kala…
Uluslararası doğrudan yatırımları çekmek
Enflasyon, döviz kuru beklentileri ve CDS
İsrail ve Batı’nın çifte standardı