İki terör saldırısı nedeniyle kaybettiğimiz evlatlarımız büyük üzüntü yarattı. Ailelerine sonsuz sabır ve şehitlere rahmet dualarımız bitmeyecek…
Resmi açıklama ve söylemler, teröristler kadar “arkasındakileri” de işaret ettiğinden, mevcut konjonktürü, her olası ülkeyle yakın zamandaki ilişkilerimizi, coğrafyamızdaki savaş/çıkar/tuzak parametrelerini tarıyoruz…
Bu minval üzre konuşmaya başladığımızda, adı geçen her odak için makûl bir neden ve zamanlama inşa edebiliriz. Somut, ikna edici istihbarat devlet tarafından kamuoyuna yansıtılmadan da bu tartışmalar uzar gider…
Yine de iki olasılık biraz daha öne çıkıyor…
Üstelik bu dikkat çekme iki taraftan da olabilir; ABD, ‘İsveç yüzünden bizi oyalamaya devam ederseniz bunun arkası gelir, İsveç’i PKK’ya verdiği destek yüzünden engellerseniz aynı PKK sizi vurur’ mesajını iletiyor olabileceği gibi, Rusya veya İran, yine Ankara’nın İsveç kararını NATO/ABD çizgisinden uzaklaştırmak için de örgütü kullanmış olabilir…
Kısa geçmişten kolaj yapalım…
Hepsi birden, “durmayacaklarını” gösteriyor ama aynı zamanda “ayakta ancak zor yoluyla, kaba kuvvetle” durabildiklerini işaret ediyor. Derinlikli/parlak stratejileri, krizleri öngörme ve bunlara hazır cevapları zaten yok ama.. Tutunmak için daha tehlikeli olabilecekleri açık. Stratejik pozisyonları geriledikçe daha çok güç gösterme eğilimine giriyorlar…
Bugün için Ankara’nın aktüel yanıt kartı İsveç’in NATO üyeliğidir. Türkiye bunu dilediği gibi uzatabilir ama Temmuz ayında gerçekleşecek NATO zirvesinde kadar karar üretmesi gereği ABD tarafından ‘son tarih’ olarak söylendi.