|
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi

Peygamberimiz Aleyhisselam, kızı Hz. Zeyneb’i nübüvveti öncesinde Ebü’l-Âs b. Rebî ile evlendirmişti. Zeynep hemen Müslüman olmuş ancak kocası Ebü’l-Âs iman etmemiş; Mekkeli müşriklerin yoğun baskısına maruz kalmasına rağmen Zeynep’ten de ayrılmamıştı.

Müşriklerin saflarında Bedir Savaşı’na katılan Ebü’l-Âs, Müslümanlar’a esir düştüğünde, diğer müşrik esirler gibi onu fidye karşılığında kurtarmak üzere harekete geçen Zeynep, düğününde annesi Hz. Hatice’nin hediye ettiği bir gerdanlığı da göndermişti. Gerdanlığı tanıyan ve çok duygulanan Peygamberimiz, ashabına Ebül’l-Âs’ın serbest bırakılmasını, gerdanlığın da iadesini teklif etmiş, kabul edilince Ebül’l-Âs Mekke’ye dönmüş ve eşini Medine’ye gönderme jestinde bulunmuştu.

Ancak bu kolay olmamıştı. Hicret yolundaki Zeynep hamileydi, Mekkeli iki müşrik tarafından tehdit ve tazir edilerek korkutulunca çocuğunu düşürmüştü. Bu iki Mekkeli’den birinin adı, Nâfi b. Abdükays’tı.

Nâfi b. Abdükays, adını yazı başlığımızda zikrettiğimiz İfrîkıyye’nin fatihlerinden, Tanca’yı fethederek Atlas Okyanus’una dayandığında, denize karşı “Rabbim, şayet önümdeki şu deniz olmasaydı ben bu ülkede senin yolunda cihat etmek üzere devam edip gidecektim” diyerek cehdini beyan eden Hz. Ukbe b. Nâfi’nin (ra) babasıdır; zalimliğiyle meşhur, Meryem sûresinin 77-80. ayetleriyle Kevser sûresinin nüzul sebebi olan Âs b. Vâil amcası, Mısır Fatihi Amr b. Âs da kuzenidir.

Ukbe 621’de doğmuştu. Mekke’nin fethinde on yaşında olduğuna göre hidayeti de bu günlerde olmalı.

İbn Hibbân, es-Sîretü’n-Nebiyye ve Ahbâru’l-Hulefa’sında Ukbe’yi Trablus ile Berka’ya ilereyişinde Amr b. Âs’ın yanında gösteriyor; sulh yoluyla ele geçirdiği Zevîle’yi de onun ilk müstakil fethi olarak kaydediyor (21/642). Ukbe hakkındaki daha açık kayıtlar da İfrîkıyye’de toplanıyor.

İfrîkıyye o zamanlar bugünkü Tunus’u kapsıyor. Doğusu Mısır, batısı Mağrib olarak anılıyor.

Amr b. Âs’ın Mısır valiliğinden azledilip, yerine Abdullah b. Sa‘d’ın atanmasını takiben, onun komutasında İfrîkıyye seferine katılan (647-648) Ukbe’nin, Mesleme b. Muhalled’in Mısır valiliğine kadar İfrîkıyye ve Mağrib’de fetih görevini yürüttüğü, Kayrevan’ı kurduğu (50/670); aynı yerde -ölçülerini ve mihrabını rüyasında Peygamber Aleyhisselam’ın tarif ettiği- mescidi inşa ettiği rivayet ediliyor.

İbnü’l-Esîr “el-Kâmil fi’t-târîh”inde Kayrevan’ın kuruluşu hakkında şu ilginç bilgiyi aktarıyor:

“…Buranın halkı kendilerine gelen bir komutana hemen itaat eder ve İslâm’a girerlerdi. Ancak bu komutanlar buradan çekilince bu itaatlerini reddeder ve İslâm’a girenleri de dinlerinden geri çevirirlerdi. Sonra Ukbe buradaki yerli halkın sürekli isyanlarından kurtulmak ve Müslümanları emin kılmak için Müslüman askerlerin karargâh edinecekleri bir şehir yapmayı düşünmüş ve bunun için de bu günkü Kayrevan şehrinin bulunduğu yeri seçmişti. Burası son derece sık bir ormanlık olup aslan, yılan, çıyan ve benzeri zararlı hayvanlar ile dolu idi. Ukbe duası makbul bir Müslümandı. Allah’a dua ederek buraları bu zararlı hayvanlardan temizlemesini niyaz etmiş, sonra (ordusunda yer alan altı ya da yedi sahabeyi de yanına almak suretiyle) onlara seslenerek şöyle demişti: ‘Ey burada bulunan hayvanlar, ey yırtıcı aslanlar! Biz Resûlullah’ın sahabeleriyiz; burayı terk edin, bize bırakın, biz burada konaklayacağız. Eğer şu andan sonra sizden herhangi bir varlığa rastlayacak olursak onu mutlaka öldürürüz.’ O günden itibaren bu ormanlıkta yaşayan hayvanların yavrularını alarak çekip gittikleri müşahede edilmişti. O’nun bu duasını ve hayvanların buradan ayrılıp gidişini gören birçok Berberi Kabilesi de Müslüman olmuştu. Ukbe b. Nâfi buradaki ağaçların kesilmesini ve açılan alanda, bir (ribat) şehrin(in) kurulmasını emretmişti. Gerçekten şehir kısa zamanda kurulmuş ve burada büyük bir mescit yapılmıştı.”

Ukbe, Kayrevan mescit ve şehrinin inşasını, Mısır’ın yeni Valisi Mesleme tarafından komutanlık görevinden azledildiği günlerde (55/675) tamamlıyor.

Naipse Kayrevan’ı kaydi ve ayne’l-yakîn bilgilerle ayrıca anlatacağız. Şimdi Ukbe ile ilgili son bilgileri nakledelim:

Emeviler’in müstakil bir eyalet statüsü verdiği İfrîkıyye’ye bu kez vali olarak tekrar dönen Ukbe (681-682), bölgeden uzak kaldığı zamanlarda kafirler, muhalifler ve isyancılar tarafından yapılan tahribatı gideriyor; onları yeniden emri altına alarak fethini Atlas Okyanusu kıyılarına taşıyor (TDV DİA).

Ukbe Kayrevan’a dönmeye karar verdiğinde, ordusunu sahilden gönderiyor, kendisi de üç yüz süvariyle çöl üzerinden Kayrevan’a dönerken yolu Bizans’ın desteklediği Berberîler tarafından kesiliyor ve onlarla savaşarak şehit düşüyor (ö. 62/682).

Rahmeti bol, mekanı cennet olsun.

#Aktüel
#Hayat
#Hz. Peygamber
#Ömer Lekesiz
14 gün önce
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
12 Ada Yunanlara nasıl verildi?
Ar damarı çatlamak
Turizm uğruna
Mermer atıklarının muhteşem geri dönüşümü
Tasarruf sandığı