|
Cebinizdeki porno

"Kapalı ortak kullanım alanlarında sigara içme yasağı"nda geç kalınmıştır.

Köyden kente göçün ivme kazanması, şehirlerarası ulaşımın yoğunlaşması, kentlerde ortak kullanım alanlarının zorunlu inşasıyla birlikte söz konusu yasağın da geciktirilmeden uygulamaya konulması beklenirdi.

Buna göre yaklaşık yarım asırlık bir gecikmeyle gelen bu yasak, insan sağlığıyla birlikte düşünüldüğünde, olumlu, kabul edilir bir yasak olarak hemen hiçbir olumsuz tepki söz konusu olmaksızın benimseniverdi.

Nitekim, ilgili yasanın amacı da "…kişileri tütün ve tütün mamüllerinin zararlarından, bunlarının alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirler almak"tan ibaretti.

Buraya kadar her şey iyiydi…

Yasağa ilişkin zaten var olan toplumsal desteği kalıcılaştırmak adına harekete geçildiğinde işler –benzeri bir çok konuda olduğu gibi– yine karışıverdi.

Hani biz "vur" deyince "öldür" anlayan bir toplumuz ya…

Aynen böyle oldu…

Bir abartmadır ki, aldı başını gidiyor…

Örneğin, "havanı koru", "dumansız hava sahası" politikasından ilginç komedilerin üretilmesi…

"Ünlüler" televizyon ekranlarında "dumansız hava sahası"nı oluşturmaya çağırıyor bizleri… Yatağan Termik Santrali''nin varlığı ve çevreye verdiği zarar konusunda hiç bilgilendirilmeyiz ama bu ünlünün ikazını duymamız ve duyurmamız an be an ekranlardan dayatılıyor…

İstanbul''da günde bilmem kaç bin adet otomobilin, zehir saçmak üzere trafiğe dahil edildiğini ve bunun neden olduğu çevre kirliliğini, insan sağlığına verdiği zararları yutkunarak düşünürken, panolardaki "havanı koru" sloganından, geleceğimize ilişkin mutlu havalar üretmemiz isteniyor…

Öte yandan, sigara paketlerinin üstündeki uyarı yazılarından sonra, resimli uyarılara doğru çağ atlama abartımız var ki, evlere şenlik…

Daha net bir söyleyişle, yazıdan pornoya evrilmiş korku bombardımanı…

Biri temiz, diğeri kirli iki ciğer…

Bir yatakta bacı-kardeş gibi yatan çiftler…

Kurumuş eller…

Altına işemiş de acınmayı ve temizlenmeyi talep eden bakışlarla bakan maskeli bir çocuk…

Uzaya gönderilmeyi bekleyen, derisi kurumuş ceset…

… ve ötekiler…

Bunlara karşılık oluşan hal ve gidişat….

Büfeden, paketinin üstünde, cinsel gücü olumsuz etkilediği yazılı olanı değil, "öldürür" uyarısı olanını isteyen Temeller…

Paketteki porno resmi kapatmak için yanlarında kartvizit büyüklüğünde kartlar taşıyan Süleymanlar…

Önceleri, sigara içmenin "görünüş ve hislerini, doğal güzelliklerini ve ruh sağlığını kötü yönde etkileyeceğine, onları depresif kılacağına" inanmadıkları halde yine de sigaralarını hiç kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde pastanelerde ürkek kaçak tellendiren, şimdi ise ellerinde sigaralarıyla "temiz hava sahası"nın etkin mütecavizlerinden olmak zorunda bırakılan kadınlarımız…

Tahtakale''de satılan açık tütünün yararlarını anlata anlata bitiremeyen gönüllü pazarlamacılar…

Kurutulmuş incirle, dondurulmuş mayonezden imal edilmiş yeni sigara kağıdını keşfe çıkmış angutlar…

Aslında bunların her biri bir porno vakasıdır.

Teşhirdeki ölçüsüzlüğün adıdır çünkü porno…

İster yazılı, ister sesli, ister görsel…

İşin dozunu kaçırdığınız her şeyde ve her yerde pornonun yasaları işlemeye başlar kendiliğinden…

Bunlara bakarak, "devlet, bir defa olsun ceberutluğunu, korkutuculuğunu geri plana atıp, estetik bir kaygıyı da gözeterek söz konusu işleri yapamaz mıydı ve vatandaşını da buna yöneltemez miydi?" diye sormamız işten bile değildir…

Otoritenin, korkutarak yönetme eyleminde teşhirin önemi bilinen şeydir.

Devrim süreçlerinde darağaçlarının kentlerin en işlek meydan ve caddelerine kurulması bu yüzdendir.

"Sallandırılanların" belli bir süre orada bırakılmasının sebebi de budur.

Sigara konusunda pornografiye başvurmanın asıl nedenini de aynı "alışkanlık"ta aramak gerekir.

"Bu paketteki sigarayı içersen, ciğerin işte böyle olacaktır; hadi iç de göreyim." demektedir aslında otorite…

Sigara içene, aklını, mantığını, sağlığını hatırlatarak değil, "potansiyel tehlikeyi" haber vererek değil, onu doğrudan tehlikenin merkezi, tarafı, sorumlusu kılarak, o tehlikeyi es geçmekle neden olacağı bireysel "ihanet"i, onun "illetli", "iktidarsız", "çürüğe çıkmış" bir vatandaş oluşunu "göstererek" amacına ulaşmak istemektedir.

Göstermekten maksat korkutmaktır…

Korkutmak için teşhir kaçınılmazdır…

Ve teşhir, pornografiktir…

Estetikten nasipsiz, ilgiden azade bir durum…

Düşmanını öldürürken bile "güzel" öldürmeyi telkin eden bir kültürü, otoritenin söylemi içinde çirkinliğin payandası kılmak…

"Otoriteden otoriteye fark var" dedirtecek estetik bir tutumu sağlamak, korkutmaksızın bir uyarıyı gerçekleştirmek sahiden çok mu zor?

Porno üretmekten daha kolay olacağını sanıyorum bunun.

Arayan bulacaktır.

14 yıl önce
Cebinizdeki porno
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu
Terör örgütü elebaşı olarak İsrail portresi…
Hamas’ın ateşkesi kabulü ve İsrail’in Refah Operasyonu