|
yahya kemal gözüyle ali kemal"in dili

15-20 sene evvel, gerek ikdam ve peyamısabah gazetelerinde, gerekse damat ferit kabinesinin maârif ve dahiliye nazırı olarak, milil mücadelenin aleyhinde bulunduğu gerekçesiyle 14 haziran 1922''de izmit''te linç edilen ali kemal''in yazdığı bir kitap elime geçmişti.. kitabın başlığı “ricaliihtilâl” idi.. 1789 fransız ihtilâlcilerinden dördünün hayatını hikâye ediyordu.. nefis bir türkçesi vardı.. adamın diline hayran olmuştum.. o günlerde, henüz hayatta bulunan oğlu zeki kuneralp''le görüşürken kendisine bu kitaptan bahsetmiş ve lisanının güzelliğini dile getirmiştim...

cuma günü öğleden sonra “atatürk kütüphanesi”nde kitapları karıştırırken yahya kemal''in siyasi ve edebi portreler isimli kitabında ali kemal başlıklı bölümle karşılaştım.. büyük şair 29 sayfa içinde ali kemal''in o kadar mükemmel bir portresini çizmiş ki, yazıyı bir solukta bitirdim.. ve kendimi az erişilir bir edebi hazza garkolmuş hissettim.. asıl şaştığım taraf ise ali kemal''in üslubu hakkında büyük şair ile aramızda husule gelen teşhis, tesbit ve görüş birliği idi.. yahya kemal''in söylediklerine aynen katılıyordum.. ve üstelik ben o yazıyı okumadan çok evvel bu kanaate varmış bulunuyordum.. eskiler ne güzel söylemiş: “akıl için tarik birdir”

sevgili okuyucularıma o portreden bir parçayı sunarsam eğer bana hak vereceklerine eminim; cumhuriyet devri şiirinin en büyüğü olan kişi bakın neler söylüyor:

“en iyi ve kuvvetli bildiği şey konuştuğumuz ve yazdığımız türkçe idi.. konuştuğumuz ve yazdığımız türkçeyi sarfünahiv''de emsalsiz bir istidat ve mümareseyle bilirdi.. ömrünün son senelerinde türkçe bir lügat yazıyordu.. bu eserin yazılmış kısmı birgün intişar ederse ali kemal''in türkçedeki kudreti belli olur.. eski şiirimizle olan alakası lisan dolayısıyle idi.. bunun için de muallim naci''yi türk şiirinin son peygamberi gibi görürdü.. türkçeyi eski istanbul lehçesiyle çok iyi söylerdi.. pürgû (çok söyleyen) idi.. çok müsellem (teslim edilen) bir hakikat olmak üzere ali kemal''in kendine hâs bir üslubu vardı.. denilebilir ki hiçbir türk muharriri onun kadar üslup hususiyeti göstermemiştir.. kolay, çabuk, bol, sürekli ve tashihsiz yazardı.. kavgalı, dağdağalı, buhranlı bir matbaa hayatı ortasında, başmakale, tarihi makale, kitap faslı, mücadele fıkrası, hasılı bu kabilden dört beş yazıyı bir kaç saat içinde çıkarıverirdi.. kalemi garip bir tarzda iki parmağını kırmaksızın, hafif tutar ve kağıda fazla basmaksızın, cümleler üzerinde tevakkuf etmeksizin (durmaksızın), cümlede gelişigüzel nahiv (sentaks) kıvraklıkları yapar, ıtnab''dan (fazlalıklardan), girizgâhlardan, tekrarlardan çekinmezdi.. yazısı sathi olmakla beraber açıktı.. muallim naci''nin (istimali osmani) kaidesini türkçenin esası telakki ederdi.. böyle düşündüğü için de halid ziya bey''den ve bütün edebiyatıcedideden müteneffirdi (nefret ederdi).. türkçülerin yazışını da sevmezdi.. sadeliğin en hararetli bir mürevviciydi (taraftarıydı)..

sülayman nazif, ali kemal''i tehzil (alaya alma) sadedinde derdi ki: bu adam dâhîdir, çünkü şark ve garbin sarfiyyûnu (gramercileri) müttehiden (hepberaber) derler ki: bir cümlenin terekkübü (yapılması) için lâakal (en az) iki kelimeye ihtiyaç vardır, halbüki bu adam bir kelimeyle iki cümle vucuda getiriyor, meselâ (oldu da oldu...) gibi..

ali kemal''e birgün hüseyin cahid''in bir makalesini uzattım; eline alır almaz: “ hah hah ha! ilk cümlesinde türkçe hatası var: bahse girmezden önce... diyor, iyi ki bahse girerden önce... dememiş, (bahse girmeden önce...) demek lazım, buradaki girme hafif masdardır.. muzari (geniş zaman) değildir dedi.. namik kemal''de cevdet paşa''da, ziya paşa''da türkçe yanlışları görürdü; hatta muallim naci''nin bile bir iki yanlışı olduğunu naklederdi.. istanbul''un yarattığı “sünepe, zibidi, düttürü leyla” gibi sıfatları çok kullanırdı.. ikdam sahibi cevdet bey''e: “ilahi cevdet bey, ilahilerle güvey giresin...” hitabiyle âdetâ söyler gibi yazı yazardı..

* * *

yahya kemal''den alıntımız bu kadar.. ne hikmettir bilinmez bu “kemal”li çifte isimler hiçbir zaman sıradan alelâde kişiler olmamıştır.. mustafa kemal, namık kemal, yahya kemal, yusuf kemal ve de ali kemal.. daha da bir çok kemal''imiz olsa gerektir.. yoruma ve görüşe göre yükseklerden aşağılara doğru dalgalanan çizgılarda yer alan şahsiyetler.. tarihimiz ve edebiyatımız ne kadar zengin ne kadar bereketlidir...

15 yıl önce
yahya kemal gözüyle ali kemal"in dili
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli