Ekonomik gelişmelerin, göstergelerin ve eğilimlerin yoğun olarak tartışıldığı mart ayı yerel seçimleri ve seçmen davranışlarını gölgede bırakmaya devam ediyor. Seçmen eğilimleri yerine tüketici ve tasarruf sahibi konumundaki vatandaşların ekonomik beklentilerini şekillendirmeyi konuşmayı sürdürüyoruz.
Enflasyonun varlığını artan oranda hissettiriyor olması, vatandaşın satın alma gücünü korumak adına tasarruflarını altın ve dövize yönlendirmesi, emeklilerin promosyon müjdesine tam olarak sevinememesi yerel seçim penceresinin açılmamasına neden oluyor.
“Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” atasözünün ayın son kış fırtınalarını getirme potansiyeline atıfta bulunan bir söz olduğunu biliyoruz. Küresel iklim değişikliği ile birlikte bu atasözünü son yıllarda kullanamıyor olsak da Merkez Bankası’nın bu ay devreye soktuğu sıkılaştırma hamleleri vatandaşı kapıdan baktırmaya zorluyor. Bu ay içerisinde özellikle kredi kartı faizlerinin artmasına yönelik düzenleme ve seçim sonrası yapısal bir önlem sinyali sabit ve orta gelirlinin vazgeçilmez satın alma aracı kredi kartı ile olan duygusal bağını koparmaya zorluyor.
Faiz artışlarına rağmen kredilerin büyüme ivmesini gösteriyor olması Merkez Bankasını kredi sınırlaması noktasında düzenlemeye itiyor. 15 Mart haftasında tüketici kredi faizleri %76 seviyesine, ticari kredi faizleri %58,5 seviyesine çıkmasına rağmen tüketici ve taşıt kredilerinde miktarsal büyüme sürüyor. Merkez Bankası’nın politika faizini %50’ye çıkarmasının ve kredi sınırlaması uygulamasının olası etkilerini irrasyonel davranışların öne çıktığı bu atmosferde öngörmek açıkçası kolay olmuyor.
Dahasını saymadığımız bu kadar yoğun ekonomik gündem içinde sıra seçime bir şekilde gelecek ama o da 31 Mart sabahı olacak gibi duruyor. Her ne kadar her akşam konvansiyonel iletişim kanallarında saatlerce İstanbul seçimleri üzerinden bir seçim tartışması dönse de seçmen nazarındaki etkisi sınırlı kalıyor. Oy verme davranışı en yüksek olan Baby Boomer’s kuşağı (60 yaş üstü) dahi artık dijital platformların daimi misafiri konumunda. İftar ve teravih sonrası soluğu sosyal medyada alan tiryakilerin kararlarını saatler süren tartışma programları ile değiştirmek biraz gerçeklikten uzaklaşmaya doğru gidiyor. Dijital teknoloji etrafında büyüyen kuşakları oy vermeye motive eden duyguyu yakalamak son düzlükte seçmeni yerel seçim minderine çekmek adına önem taşıyor