Şimdinin 20-25 yaş jenerasyonunun bir zamanlar en favori programlarından biri Susam Sokağı''ydı.
''Ya kaçırırırsam'' diye okul çıkışı koşarak eve gelip ekrana başına oturan, gözünü bile ayırmadan saatlerce ekrana takılıp kalan bir Susam Sokağı jenerasyonu var Türkiye''de.
Eğlenceliydi Susam Sokağı ve çocuklara domatesin rengi dışında bir şeyler de öğretiyordu. Bu öğretim tarzı, Konfüçyüs''ün Platon''un, Cicero''nun Locke''un ya da John Dewey''in eğitim söylemlerinin çok dışındaydı. Eğlendirerek öğretiyordu Susam Sokağı... Programda şirin kuklalar, farklı kahramanlar, kulağa hoş gelen ezgiler, (Program her ne kadar anaokulu çocukları için hazırlansa da) ortaokul çağındaki çocukları bile cezbedecek ''popüler espriler'' vardı.
Geleneksel öğretim tarzını yerle bir ediyor, alegorik bir tarzda eğlendirerek enformasyon veriyor, güldürerek eğitiyordu. Küçük izleyenleri tv''nin başat özelliği ''eğlence'' ile avlıyordu.
Susam Sokağı ile televizyonların haber bültenleri birbirine çok benziyor aslında... Nasıl mı? Haber bültenleri de eğlendirerek, ekran başına bağlayarak veriyor haberleri, kanalın yayın politikasına uygun gelen doğruları ''öğretiyor'' izleyenlere... İlgi çekici özellikleri bulunan baş aktörlerle, heyecan dozunu artıran tekrarlarla, tıpkı Susam Sokağı gibi bağımlılık oluşturarak vazgeçilmez bir öğretim aracı haline dönüştü haber bültenleri...
''Merve Kavakçı''nın evliliği'' haberi de bunun son örneği... Televizyonlarda izleyiciye haber vermek yerine ''O''nun aslında hülle yaptığı''nı öğretmek ister gibi hava oluşması, haber bültenlerinde suçlayıcı ve yönlendirici yayın yapılması artık şaşılası bir durum değil. "Haber verin yeter" diyesi geliyor insanın, "Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamak işini izleyiciye bırakın."
Enformasyon çivisini izleyenlerin kafasına ses ve görüntü çekiçleriyle vura vura çakmaya çalışan haber bültenlerinin, anaokul çocuklarına enformasyon veren Susam Sokağı''ndan tek farkı var. Susam Sokağı genel geçer doğruları, çocuklara faydalı bilgileri tv yoluyla öğretmeye çabalıyor, televizyonlar ise kendi ''hüsn-ü kuruntu''larını "doğru" diye toplumun önüne sunuyor, hem de haber bültenlerinde... Objektiflik mi? Hak getire...
