|
Kurban Bayramı ve "ay çok vahşi" geleneği

Bir Kurban Bayramı"nı daha geride bıraktık. Her yıl olduğu gibi, Kurban ibadetine muhalefet edenlerin memnuniyetsizlikleri eşliğinde...

Bu yılın başrolü şarkıcı Leman Sam"daydı. Sam, sanki onlarca mistik dizeyle bezeli, ruha değen yumuşaklıktaki şarkıların sahibi O değilmiş gibi, milyonlarca inananın ibadet telakki ederek huşuyla yerine getirdiği Kurban"ı IŞİD"in kafa kesme vahşetiyle bir tuttu: "Benim için IŞİD ile bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan aynı duygudadır."

Vahşet sadece bir hayvanı ya da insanı boğazlamaktan ibaret değildir oysa; benzetmenin bizzat kendisi, kıyası kabil olmayan iki benzemezi eşitleyen, adaletsiz bir zihnin çıkarımı, ve bana sorarsanız büyük haksızlıktı. Milyonlarca inananı, inandığını yapıyor olmaktan ötürü yargılamak, bunu kamusal alanda da açıktan ifade etmek, "hayvanlara şefkat" postuna bürünmüş ayrımcılıktı; İslam"a duyulan nefreti İslam"ın inananlara farz kıldığı bir ibadet üzerinden açığa vurmaktı. Leman Sam"ın ettiği, Batılıların en İslamfobiklerinin bile kamusal alanda telaffuz etmeden önce iki kez düşündüğü "İslam vahşet dinidir", algısıyla beslenmiş bir dünya görüşünün izdüşümüydü.

Kan akıtmadan da cinayet işleyebilirsiniz ama; Leman Sam"ın hiçbir ölçekle, hiçbir kriterle tartılamayacak iki örneği eşitlemesi, -bırakın canlıları- eşyaya bile merhametle muameleyi teşvik eden bir dinin müntesiplerini kafa kesen katillerle eşitlemek ve İslam"ı vahşet dini olarak gösterme amacını matuftu. Adalet kriterlerini gözetmeyen bir zihnin Aristo mantığıyla vardığı pedantik sonuçlar, sadece algı çarpılmalarına yol açmaz ama, sonuçta gerçeği de boğazlar.

Geçelim.

Bu noktada, "Sığırların canı can da hindilerinki patlıcan mı? kötü esprisini yapacak değilim. Ancak, şunu söylemeliyim; verili bir ideolojiyle yetiştirilmiş insanların; gazetelerin, TV"lerin yemek kuşaklarının yayınladığı "Kobe eti" reklamlarından ya da hemen her haftasonu ekinde rastlayabileceğiniz "En İyi 10 Steakhouse" ya da "Butcher" temalı tanıtım sayfalarından rahatsız olup "masum hayvanı boğazlıyorlar" diye öfke nöbetine tutulmazken, her kurban bayramını "ay çok vahşi" bulmalarının bir nedeni, İslam gösterenlerinin onlarda uyandırdığı anksiyete ise bir diğer nedeni de, önlerine hazır gelen nar gibi kızarmış etin bir canlının hayatına mal olduğunu kanlı canlı "görmek", sanırım.

Öyle tabii. Bazen tuzundan, pişirilme oranından, şuyundan, buyundan şikayet edip mızıklandığınız o bifteğin masanıza gelebilmesi, siz beslenin diye bir canlının boğazlanmasıyla mümkün oluyor. O et o masaya gelmeden, kesilen hayvanın litrelerce kanı akıyor, o "masum hayvan"ın bedeni kasaplarca parçalanıyor, ama kimse bu durumun ne kadar vahşi olduğundan filan sözetmiyor, çünkü bu "tiksindirici" işler göz önünde yapılmıyor. Oysa Kurban Bayramı, insanlara parasını ödeyip aldığı "ürünün", canı alınmış kanı akıtılmış bir canlı olduğunun resmini sunuyor. Sonra gelsin, kurban kesenleri kafa kesenlerle eşitlemeler, gelsin iğrenme seansları, şikayet etmeler...

Doğrusunu söylemek gerekirse, bendeniz yine de bu yazıyı okuyan bazılarının ne demek istediğimi anlayacağından emin değilim. Zira Leman Sam ve mebzul miktarda örnekten de görüleceği üzere, bu ülkede onyıllar boyunca insanlar, İslam"ın ve O"na dair her şeyin, ilkel, geri, vahşi olduğu kabulüyle yetiştirildi.

Ama, insan bir ömür boyunca inandığı şeyleri, en azından o ömrün sonlarına yaklaşmışken olsun sorgulamaz mı? Kurban"ın vahşiliği hakkında atıp tutmadan önce, konuyu kaynaklarından öğrenmeye zahmet etmez mi? Sözkonusu ibadetin itikadi ve ameli mahiyetini geçiyorum ama, Kurban dediğimiz pratiğin bir yıl boyunca evine et girmemiş yoksulu gözetmeyi de simgelediğini; aslında yardımlaşmanın, merhametin, şefkatin de adı haline geldiğini akletmez mi? Hiçbir canlıya eziyet etmemeyi salık veren bir dini, kurban üzerinden vahşi ilan ederek İslam adına insan öldüren katillerle eşitlemeden önce bir kez olsun düşünmez mi?

Hayvan şafkatiyle dolu bu insanların Suriyelileri Türkiye"de istemeyenler olması da ilginçtir. Kurbanı vahşi bulan ama İsrail"in Filistinleri, Esad"ın kendi halkını (250 bin kişiden sözediyoruz) boğazlamasını insiyakla karşılamayan, -o bir yana- neredeyse destekleyen bu insanların, "masum hayvanın boğazına bıçak dayanmasını- bu kadar dert etmesi sadece bana mı bu kadar tuhaf gözüküyor, bilmiyorum.

Bildiğim, Kurban ibadetini Allah"a yakınlık yolunda infak etme, en sevdiğinden vazgeçebilme, nefsini imtihan etme gibi kalemlerden, akaid noktasından anlayamayacak insanların, Kurban"ın insana neden yaratıcının bir lütfu olduğunu da hiç bilemeyecekleri. Bırakın hayvanları, insan hayatını bile ideolojik ayrımcılıkların nesnesi haline getirmeye devam edecekleri ve bir sonraki Kurban bayramında yine merhamet yıldızı kesilecekleri.

Ne diyelim; seneye, yeni bir Kurban bayramında, yeni "ay Kurban kesmek çok vahşiiiii" vakalarında buluşmak üzere...

10 yıl önce
Kurban Bayramı ve "ay çok vahşi" geleneği
İfâde hürriyeti
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler