|
Sakın aldanma adı Fransa

"Bura çirkef bura bela/Hoş geldin kurtlar sofrasına/Sakın aldanma adı Fransa/Bakmaz gözünden akan yaşa" Çok değil birkaç ay önce Paris gettolarındaki Müslüman ayaklanmasının ateşi henüz geceleri aydınlatırken, Erhan Çelik'in sunduğu Kanal 7 Ana Haber Bülteni'nde, Fransa'da yaşayan Müslüman hip hop'çılarla yapılan nefis röportajdan kalmış aklımda bu dörtlük.

"Bu Mağribli çocuklar yakacaklar bir gün Paris'i" diyen Hakan Albayrak'ın geç keşfedilen muştusunu önümüze sermesi miydi... Yoksa hip-hop gibi "yabancı" bir müzikal dille, yerli duyguların başkaldırısının seslendirilmesinin, "yabancı" yerlerde, yerli yaşamların sürdürülmesiyle bilinçaltında benzeştirilmesi miydi bilemem bu sözleri hafızaya kazıyan. Bildiğim, bu şarkının, dünyayı havaya uçurabilecek tesirde, alaycı bir vazgeçmişliğin sesini temsil ediyor oluşuydu..

Fransa'da yine olaylar çıktı. Ancak bu kez ayaklananlar, Mağripli yoksul göçmenler değil, Paris'in öğrencileriydi. Genlerindeki isyan bilgisi, daha geçen aylarda gettolardan yakılan ateş sayesinde, yüzbinlerce Fransız'a hatırlatıldı sanki. Sorbonne'dan başlayan ve 84 üniversitenin 64'üne sıçrayan olaylar sonucu, geçtiğimiz hafta Fransa'da 1 buçuk milyon insan yürüdü.

Ama, isyancıların öğrencilerden teşekkül etmesi nedeniyle gösterilerin daha sinirli olacağı sanılırken, gettolardaki kadar yakıp yıkan, döküp saçan değil, polise taş atan, gündüz gözüyle sokakta birkaç çerçöp yakan, yürüyen ve bağırıp çağıran bir isyandı bu.

Türkiye de dahil, pek çok ülkede sık görülen cinsten bir "canımızı sıkmayın" isyanıydı, "canımızı alıyorsunuz" ayaklanması değil.

Bazı isyanlar can havliyle yapılır. O zamana dek hiç konuşmamış, ne derdi olduğu sorulmadığı gibi, anlatmaya da tenezzül etmemiş insanların isyanı, toplumun sürekli aşağılanan, çeşitli yollarla terbiye edilen, muktedir olamamış bir öfkenin kuytusunda yaşatılmış güçsüz kesimlerinden çıkar.

Korkulacak türden olanlar işte bunlardır.

Diğerleriyse, demokratik hak talebi şeklinde, canı fazla yanmamışların derdini dile getirmek için kırıp dökmeden lafa, söze gelir anlatımlardır.

Geçtiğimiz yıllarda köşe yazarlarının şaşkınlığının büyüklüğünden hatırda kalmış bir anketin sonuçları, Türk insanının yoksul ama halinden memnun, mutlu olduğunu ortaya koyuyordu. Önceki hafta açıklanan, 'muhafazarlık' anketi kadar olmasın ama, ciddi bir öfke uyandırmıştı gazetelerin sütun sahiplerinde.

Elbette yüzyıllardır ceberrut bir otoritenin sıkı gözetiminde, farklı, kişisel olabilecek bütün yanlarını törpülemiş, vasat dışına çıkmaya çekinen, hatta dışarıyı aklına bile getiremeyen bir toplum oluşumuzun payı büyük, bu araştırmaların önümüze serdiği verilerde.

Yoksa başörtüsü sorunlarında, 'İmam Hatip' okullarının kapatılmaktan beter edilmesi sürecinde, onu da geçtik Eğitim Fakültesi'nde okumadığı, bölümlerde eğitim aldığı için, öğretmen olabilecekken YÖK tarafından engellenen onbinlerce öğrencinin "kalifiye işsiz" olarak sokaklarda bırakıldığı dönemlerde, "çıtını çıkarmadan oturmak"tan daha farklı tepkiler geliştirebilirdi canı yanmışlar.

Hiçbirşeyi kalmayan insanlardan oluşana kadar tehlikesizdir kitleler. Türkiye'de olduğu gibi, az ya da çok hala kaybedecek şeyleri bulunanlar sevmez isyan etmeyi, edecekse de dili döndüğünce 'efendilikle' anlatır derdini. Şu aralar Fransa'da yaşanan tatlı isyanlar da her ne kadar 68 olaylarına benzetilse de, öğrencilerin iş imkanlarının düzeltilmesi taleplerinden öteye gitmeyen, çok da öfkeli olmayan bir hal var sanki görünüşünde. Çünkü o gençler ne olursa olsun o ülkenin, yabancıya karşı her durumda kayırılacak öz evlatları nihayetinde.

Koyu bir nihilizmden, yersiz yurtsuz, elinde parçalanmış insanlık onuruyla kalakalmış insanlardan çekinmeli dünyanın üstündekiler. Birilerinden korkulacaksa, elinde döviz taşımadan, insan diline tercüme edilmemiş sözünü örgütlemeden, kupkuru canlarıyla ortaya çıkanlardan korkmalı dünyanın muktedirleri. Filistin'dekiler gibi, Paris'in göçmenleri gibi ve daha bakalım kimler gibi...
18 yıl önce
Sakın aldanma adı Fransa
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet