Sağlıklı insanın özlediği toplum düzeniyle gerçeğin yaşandığı toplumsal düzen arasında her zaman bir açıklık bulunuyor. İnsan, bir uçtan bu açıklığı kapamaya çalışırken, bir yandan da bu açığın sürüp gitmesini sağlayan toplumsal gerçeklik “ben buradayım, burada duruyorum” demeye devam ediyor. Bu durum, insanoğlunun kadim gerçekliğidir ve kıyamete değin de sürüp gidecektir. Kadim retoriğin jargonuyla söylersek, durum, hayır ve şer çatışmasıdır. Hayır da, şer de kendi var olma hikmetini, varlık nedenini korumaya, kendi varlığını sürdürmeye kararlı olduğunu toplumsal değişimin ve dönüşümün her evresinde kanıtlamada ısrarlı olduğunu gösteriyor.
İnsan bir yandan kendini bir halden bir başka hale doğru değiştirirken ve bu değişmeyi ya da dönüşümü kendi esenliği için daha düzgün ve elverişli bir ortam diye öngörürken, içinde yaşadığı her evrede gene de suçun, suçlunun çıkmasını önlemeye güç yetirememiştir. İnsanın kendisi için mutluluk dönemi saydığı günlerde de suç işlenmiştir. Her türden suç... İnsan teki değilse bile insanoğlu suç işleyen ya da suç işlemeye istidatlı bir ıra üzere var olmayı sürdürüyor.
Bu tiplerin zaman zaman çılgınlık ve cinnet nöbetlerine bakarak ortalığa salt bunların egemen olduğunu düşünmek ve karamsarlığa düşmek yanıltıcı olur. Dünyayı kötülere teslim etmemeye, iyiliğin egemenliğini sağlamaya azimli bir başka kümenin savaşımını da göz ardı etmememiz gerekiyor. Başka bir söyleyişle, sürmekte olan hayır ve şer çatışması... Hep var oldu ve var olmaya devam edecek... Her zaman, her yerde...