|
Sui misal emsal olmaz

İnsan ister istemez dağdakini indirmeye çalışırken şehirdekini tutuklamanın açılımla örtüşmediğini düşünüyor.

Ve tabiî ki ister istemez insanın aklına, ''Acaba önceki gün gerçekleşen gözaltılar demokratik açılımı provoke eden bir operasyon mu yoksa Ergenekon''la organik ilişkisi tespit edilen KCK''yı etkisiz hale getirme operasyonu mu?'' sorusu geliyor.

Koma Ciwaken Kurdistan''ın kısaltılmışı olan KCK, yani Kürdistan Topluluklar Birliği, PKK''nin şehir yapılanması olarak biliniyor.

KCK''nın Reşadiye baskınını dahi savunduğu ve hatta ayaklanmalar çıkabilir tehdidi savurduğunu görünce aslında bu göz altıların -zamanlama hatası dışında- demokratik açılımın bir parçası olduğunu tahmin etmekte zorlanmayız.

Çünkü KCK, terörün dağdan şehre inmesi anlamına geliyor.

Hücredeki 17 cm karelik bir daralmayı bahane ederek sokaklara dökülen, taş sopa ve molotoflarla terör estiren, araç yakıp masum insanların ölümüne kasteden bu yapılanma aslında demokratik açılımı baltalayan bir misyon üstlenmiş görünmektedir.

KCK Yürütme Konseyi üyesi ve Halk Savunma Merkezi Başkanı Duran Kalkan, Reşadiye baskınını mücadelenin bir parçası olarak değerlendirirken bu yapılanmanın terörü şehirlere taşımakta tereddüt etmeyeceğini açıklamaktadır.

Bu durumda demokratik açılım yapılıyor diye şiddeti ilke edinmiş bir örgüte karşı devletin eli kolu bağlı vaziyette beklemesi gerekmez.

Bu süreçte silah bırakması gerekirken PKK''nın silahı ve şiddeti şehirlere indirmek üzere KCK yapılanmasına gitmesine elbette ki göz yumulamaz.

Öte yandan İkinci Ergenekon İddianamesi''den PKK''nın ''Türkiye Meclisi'' örgütlenmesi Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK)''nın Ergenekon bağlantılarını da ortaya çıkardığı anlaşılıyor.

Panzehir isimli belgelerden KCK''nın asıl hedefinin şehirlerde kaos oluşturmak ve özerk yasama, yürütme ve yargı sistemi kurmak olduğu da anlaşılmaktadır. Hatta kurduğu özerk yargı sisteminde bazı belediye başkanlarını yargıladığı ve ceza verdiği de gelen haberler arasındadır.

Şimdi bütün bunları görüp devlet içinde devlet kurarak inşa edilmek istenen milli birlik ve beraberlik hedefini fiilen baltalayan bir örgüte karşı devletin sessiz mi kalması gerekir?

Sokaklarda şiddete son vermek için bu operasyonlar bence geç kalmış ama zamanlaması da çok isabetli görünmeyen operasyonlardır. Keşke gelinlik giyecek kızlar kefen giymeden önce bu operasyonlar başlasaydı. Keşke onlarca çocuk bu eylemlerin içine itilip tutuklanmadan önce yapılsaydı bu operasyonlar. Hoş gidenin yerine yenisi görevlendirildiği için bu operasyonların ne fayda sağladığı da tartışılmalıdır!

Ben demokratik açılımı başından beri savundum, bu konuda DTP''nin dışlanmaması gerektiğini açık açık yazdım. Hatta bu köşede gerektiğinde dolaylı da olsa PKK ile bile görüşülmesinin mümkün olacağını belirttim. Yeter ki akan kan dursun. Ama bunun için tek şartım vardı, silahların susması, başta DTP olmak üzere siyaset üretenlerin şiddet dilini bir kenara bırakmaları.

Maalesef özgürlük ortamı genişledikçe bırakın şiddet dilini kullanmayı, ayaklanmadan tutun ayrılmaya ve milyonların dağa çıkmaya hazır olmasına varan tehditler savruldu. Demokratik açılımı destekliyor gibi görünerek en büyük engeli DTP oluşturdu.

Bu üsluptan hala da vazgeçmiş değiller. Önceki günü Diyarbakır Büyükşehir belediye Başkanının savurduğu tehditler ve tekrarlayarak ettiği küfür DTP gibi DBP''nin de süreci baltalama eğiliminde olduğunu gösteriyor.

Ettiği küfürden dolayı özür dilemesi gerekirken kendisinin küfür etme hakkına sahip olduğunu ısrarla vurgulaması kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Başkası etmiş onun da küfretmeye hakkı varmış.

Çirkin. Çok çirkin.

Sui misal emsal olmaz diye bir kural vardır.

Operasyonun mahiyeti ne olursa olsun Baydemir''in yüksek sesle savurduğu tehditler ve okkalı küfürün demokratik açılıma zarar verdiği kesin.

Demokratik açılımın, şehirlerde kaos oluşturmayı, özerk yasama, yürütme ve yargı sistemi kurmayı hedefleyen KCK''ya izin vermek anlamına gelmediğini kabul etmek gerekir.

Sudan bahanelerle sokaklarda şiddet gösterisi sergilenir, masum insanlar yakılırsa, huzur ve istikrarı sağlamanın devletin temel görevi olduğunu kimse unutmamalıdır.

Karar verenlerin de daha büyük kargaşaya sebep olacak şekilde zamanlamadan kaçınmaları gerekir. Büyük zararı def etmek için küçük zarar ihtiyar olunur kuralı da akıldan çıkarılamamalıdır.

14 yıl önce
Sui misal emsal olmaz
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli