|
Gel seni bi öpeyim

Bertolt Brecht"in "Bay Puntila ile Uşağı Matti" (Herr Puntila und sein Knecht Matti) adlı çok güzel bir oyunu vardır.

Bay Puntila geniş arazileri olan oldukça zengin bir adamdır. Uşağı Matti ise adı üstünde uşak.

Puntila sert mizaçlıdır.

Sert mizaç da laf mı; ceberrutun, mendeburun önde gidenidir. Astığı astık, kestiği kestik derler ya onlardan.

Uşağı Matti"''ye yapmadığını bırakmaz.

Lakin kafayı bi güzel çekip iyice kelle paça oldu mu, yani ayyaşlığın dibini buldu mu hamur gibi olur.

Öyle halim selim bir adama dönüşür ki, ceketinizin üst cebine koyasınız gelir.

Uşağı Mutti"yle kanka olur; sarılır, öper bir daha öper. Puntila içti mi o kadar güzelleşir ki, ayıkken kazandığı parayı pulu, sarhoşken dağıtmak ister.

Sınıf ayrımıymış; efendiymiş köleymiş, ağaymış kahyaymış dinlemez. "Hepimiz kardeşiz bu öfke ne diye dağlar oy oy oy" moduna girer.

Levent Kırca"nın "Kendini hükümetiyle birlikte Adnan Menderes"e benzeten Tayyip Erdoğan"ın neredeyse artık finali de, Adnan Menderes"e benzeyecektir. Bu açıkça görülüyor... Tayyip Erdoğan akıbetine koşuyor…" şeklindeki akıl almaz sözlerine muttali olunca aklıma Bay Puntila geldi.

Levent Kırca sarhoşken böyle kin dolu, böyle zalim, böyle korkunç, böyle müstekreh konuşur muydu?

Hiç zannetmem. Hatta "Olacak O Kadar"daki o sevimli "sarhoş" gibi olabilir.

Türkiye halklarının özgür iradesiyle seçtiği Başbakan"ı idamla tehdit edeceğine keşke matine-suare içse…

Bu tiplerin sarhoş halleri değil, ayık halleri insanlık için, barış için, kardeşlik için tehlikeli.

Aynı şeyi bizim tertip (aynı dönemde aynı yerde askerlik yaptığımız için diyorum) Can Dündar için de söyleyebilirim.

Sarhoş olsaydı, o gece o televizyon kanalına bağlanıp, "Katliam hazırlığı bu. Annelerin kucağından çocuklarını alıyorlar…" şeklinde o alçak provokasyonu yapar mıydı?

Türkiye Cumhuriyeti"nin polisini işgal kuvvetlerinden daha aşağılık gösterme gayretinin ardında nasıl bir kin, nasıl bir hesap, nasıl bir plan var?

Hiçbir sarhoş böyle iğrenç yalanlara tenezzül etmez. Hiçbir sarhoş kinini nefretini böyle psikolojik harp şeklinde dışa vurmaz. Hiçbir sarhoş bir yerden emir almışçasına böyle hayasız bir kampanyanın "askeri" olmaz.

Aynı şeyi "2"nci 28 Şubat"ı başlatan Hürriyet gazetesi" hakkında da söyleyebiliriz.

İyice kafayı bulan hiçbir sarhoş bu gazetenin internet sayfaları kadar hesaplı planlı bir şekilde iç savaşa davetiye çıkarmaz.

Demem o ki, bu kafalar ayık olunca millet iradesi de, hukukun üstünlüğü de, kardeşlik de, barış da tehlike altında demektir.

Alkolün hep zararları anlatılır ya, böyle faydaları da var işte.

Gerçekten de bunlar ayık kafayla gezdiler mi çok fena. Bay Puntila gibi kendilerini efendi, millete de Matti gibi köle muamelesi yaparlar.

NOT: Ağaç için çevre için duyarlık gösteren Mustafa Keser"in askerleri CNN"in askerleri olmamak için meydanlardan çekildiler. Onlara binlerce selam olsun.

28 Şubat öncesi Susurluk kazasında, gladio-mafya devletinin ortalığa saçılan kirli çamaşırlarını protesto etmek maksadıyla, "sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" eylemi yaptıktan sonra, eylemlerinin, Sincan"da demokrasiye balans ayarı yapan tanklara meze yapılmasına müsaade etmeyenler kadar saygın bir şekilde hafızalarımıza kazındılar.

11 yıl önce
Gel seni bi öpeyim
Epik ve patetik siyasetler
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi