|
Şok şok şok: Kılıçdaroğlu"ndan ne istediler!

İhaneti, kahpeliği, vatan hainliğini, işbirlikçiliği, hokkabazlığı, ve self oryantalizmin sefaletini gördük.

Kimlerle kol kola ne yapmaya çalıştıklarını gördük.

Yalancıları, yüzümüze gülüp arkamızdan tuzak kuran aşağılık sahtekârları, millet iradesi hırsızlarını gördük.

Abromowitz, Edelman ve Misztal gibi Irkçı Siyonistlerle, Erdoğan düşmanlığında nasıl senkronize olduklarını gördük.

"Yeniden büyük Türkiye"nin önünü kesme ihalesi"nin azat kabul etmez "yüklenicilerini" gördük.

Bütün Türkiye gördü.

Onun için de kenetlendi.

Güvenlik toplantısını dün faş edenlerin esas maksadının Türkiye Cumhuriyeti"nin güvenliğine saldırmak olduğunu artık herkes gördü.

Daha dün Adana"da MİT"in TIR"larına saldırıldığında alkışlayanların, Türkiye"yi teröre destek veren ülke olarak gösterebilmek için her yola başvuranların bugün, "Bu dinlemelere biz de karşıyız, sorumlular bulunsun, savaş sırlarımızı dinlemişler, dinleyen hesap versin" yollu manşetlerle arzı endam etmelerinin riyakârlıktan, iki yüzlülükten, çakallıktan öte hiçbir anlamı yoktur.

Saldırı ve ihanet yeni değildir.

17 Aralık, maskeli ihanetti. Dünkü ihanet, bütün maskeleri düşürdü.

Nasıl ki dün "vatanı savunma maskesi" altında köyler yakıldıysa, beyaz Toroslarla faili meçhullere kurbanlar taşındıysa, velhasıl, sürgit vesayet için vekaleten yürütülen kontrollü bir savaş kurgulandıysa, 17 Aralık"ta da "yolsuzluk maskesi" altında "post-modern vesayet" yerleştirilmek istendi.

Mahut vesayetin yerleşmesi için kaç zamandır düşman orduları gibi savaşıyorlar.

Bir savaş çıktığında düşman nerelere saldırır bir düşünün.

En stratejik noktalara değil mi?

Yani, bu ülkenin köprülerine, hava alanlarına, ekonomisine ve istihbarat ağına.

Bunlar da onu yaptılar işte.

7 Şubat 2012"de bu ülkenin milli istihbaratına saldırdılar.

Gezi"de idari mahkemenin kararını saklayan Taksim "gerici" dayanışma grubu da köprü ve hava alanını hedef seçmişti. Tıpkı 25 Aralık"ta yapılmak istenen operasyonda olduğu gibi. 17 Aralık"ta da Halkbank üzerinden bu ülkenin ekonomisine saldırıldı.

Dün de topyekûn güvenliğimize saldırıldı.

Kimsenin kuşkusu olmasın; Türkiye yoluna devem edecek, işbirlikçiler bu milletin eğilmeyeceğini, Türkiye"nin yenilmeyeceğini görecekler.

Kemal Kılıçdaroğlu da 30 Mart"tan sonra artık bir siyasi figür olarak değil, bir "eğlence figürü" olarak hizmet vermeye devem edecektir.

Sayın Başbakan, "İsviçre"de hesabım olduğuna dair iddianı ispat et, Züğürt Kemal"sin ya, o paraları sana vereyim.. Böyle adi iftira olur mu?.." diyerek meydan okudu ya, ne cevap verdi biliyor musunuz?

"Başbakan, İsviçre"de hesabı olmadığına dair yazı alsın..." dedi valla.

Boşuna eğlencelik demiyorum.

Mademki, Kemal Bey"e göre, müddei iddiasını ispat etmekle mükellef değil, şöyle bir varsayım üzerinden gidelim.

Diyelim ki, bir gün bizzat kendisi başbakan oldu, ve diyelim ki bir muhalefet partisi lideri de, "Kemal Kılıçdaroğlu"nun İsviçre"de 8 büyük bankada hesabı var..." iddiasında bulundu.

Ne yapmalı sizce?

Bugün sergilediği zihniyetine uygun davranmalı, İsviçre"de hesabı olmadığına dair bir yazı almalı değil mi?

Hadi, alsın bakalım:

İSVİÇRE"DE, 8 BÜYÜK BANKADAN BİRİNDE

BANKA MÜDÜRÜ: "Türkiye Başbakanı Kılıçdaroğlu"nun tam olarak derdi ne anlamadım?!"

BANKA OPERASYON YÖNETMENİ: "Arz ettim efendim. Bankamızda hesabı olmadığına dair bir yazı istiyor..."

BANKA MÜDÜRÜ: "Nasıl yani? Hesabı olmadığını bilmiyor mu?"

BANKA OPERASYON YÖNETMENİ: "Sanırım biliyor..."

BANKA MÜDÜRÜ: "E"ee, olmayan şeyi mi istiyor?"

BANKA OPERASYON YÖNETMENİ: "Korkarım evet..."

BANKA MÜDÜRÜ: "Ah şu çılgın Türkler! Olmayan şeyin belgesini isteyen bu başbakanı nereden buldular?.."

BANKA OPERASYON YÖNETMENİ: "Efendim, araştırdım biraz. Böyle tuhaf huyları varmış..."

BANKA MÜDÜRÜ: "Nasıl yani?"

BANKA OPERASYON YÖNETMENİ: "Bir defasında da, Almanya"ya gitmediğini ispatlamak için THY"den bilet almadığına dair belge istemiş!"

BANKA MÜDÜRÜ: "Eğlenceli birine benziyor. "Bankamızda hesabınız var" diye bir yazı gönderelim. Eğlenceyse eğlence, neşemizi bulalım..."

BANKA OPERASYON YÖNETMENİ: "Aman efendim, ya hesabını çekmeye kalkarsa!!!"

BANKA MÜDÜRÜ: "Saçmalama! Olmayan hesabı nasıl çekecek?!"

BANKA OPERASYON YÖNETMENİ: "Olmayan hesabın belgesini isteyen, olduğunu söylediğimiz hesabı haydi haydi çeker efendim!"

BANKA MÜDÜRÜ: "Yeter! Böyle manyaklıklarla beni paralize etmeyin. İstediği yazıyı gönderin."

TÜRKİYE"DE, BAŞBAKANLIKTA

BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI: "Sayın Başbakanım, İsviçre bankalarından yazı geldi. Çok şükür, hiçbir bankada hesabınız yokmuş."

KILIÇDAROĞLU: "Elbette, ne sandınız! Bu belgeleri ivedilikle düzenleyin. Basın toplantısı yapacağım..."

BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI: "Affedersiniz ama küçük bir sorun var!"

KILIÇDAROĞLU: "Sorun? Ne sorunu?"

BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI: "Hesabınız olmadığına dair 8 büyük bankadan yazı istemiştik; 5"inden geldi."

KILIÇDAROĞLU: "Olmaz; hepsinden gelmesi lazım. Diğer 3"ünden de gelsin, ondan sonra basın toplantısı yapalım."

BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI: "İmkansız efendim. İsviçre"de 8 tane değil, hepi topu 5 tane büyük banka varmış."

KILIÇDAROĞLU: "O halde derhal İsviçre"ye yazı yazıp, sadece 5 büyük bankaları olduğuna dair yazı isteyin..."

İSVİÇRE"DE, FEDERAL KONSEY"DE

İSVİÇRE KONFEDERASYON BAŞKANI: "Böyle saçma sapan istek olmaz. İçişlerimize karışmak demek bu... Nota verelim..."

İSVİÇRE DIŞİŞLERİ BAKANI: "Bize bir şey anlatmaya çalışıyor olabilir. Yoksa ne diye 8 büyük değil 5 büyük bankamız olduğuna dair yazı istesin. Bence öncelikle amacı ne öğrenelim, sonra nota veririz..."

İSVİÇRE KONFEDERASYON BAŞKANI: "Hayır, amacını sonra öğreniriz. Önce misilleme yapalım..."

TÜRKİYE"DE, BAŞBAKANLIK BİNASINDA

BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI: "İyi hal kağıdı istiyorlar sayın Başbakanım."

KILIÇDAROĞLU: "Neee? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı"ndan böyle şey istenir mi? Bu ne densizlik "

BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI: "Göndermezsek, sadece 5 büyük bankaları olduğuna dair yazıyı vermeyeceklermiş!"

KILIÇDAROĞLU: "Neyse, tamam, hadi... Savcılıktan iyi hal kağıdı alın gönderin..."

BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI: "Sayın Başbakanım söylemeye bir türlü dilim varmıyor ama..."

KILIÇDAROĞLU: "Yine ne var?!"

BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI: "İyi hal kağıdını savcılıktan değil, tam teşekküllü bir devlet hastanesinden istiyorlar!.."

NOT:
Kılıçdaroğlu"nun İsviçre macerasını, "Türkler bu başbakanı nereden buldu" (08. 12. 2010, Yeni Şafak) başlıklı yazımdan minik değişiklikler yaparak iktibas ettim. İftira eski olunca, dalgası da haliyle ona uygun oluyor.
10 yıl önce
Şok şok şok: Kılıçdaroğlu"ndan ne istediler!
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli