|
Sayın Bidon Kafa"nın Erbakan kini

Sayın Bidon Kafa dünkü yazısında, Erbakan''ın cenaze namazına iştirak eden Fatih Camii avlusundaki “haziruna” vermiş veriştirmiş.

Fatih Sultan Mehmet''i uzun uzun anlatmış evvela.

Yunanca el yazmalarını yalayıp yutan, “Halieutika”yı hıfzeden, “Peripatosçuların” ilkelerini çatır çatır tartışan müthiş bir entelektüel, acayip bir tecessüs şeklinde tasvir etmiş.

Öyle ki, Enis Batur yanında halt etmiş.

Noam Chomsky ile Habermas arası bir şey diyeyim de anlayın.

Abartmıyorum; fazlası var, eksiği yok.

Hulasa, yere göğe sığdıramamış Fatih''i.

Bu iyidir.

Osmanlı padişahları denilince (şimdiye değin) kardeş katlinden, zevk-ü sefa içinde sürdürülen saltanattan dem vururlardı.

Veya…

Atatürk''ün Nutuk''undan şuncağızı zikrederlerdi: “Osmanoğulları zorla Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına el koymuşlardır. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini bildirerek, hakimiyet ve saltanatı isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor…”

Sayın Bidon Kafa mahut yazısında, bu mütecaviz Osmanoğulları''nın en görkemli padişahlarından Fatih hakkında, “İstanbul''un fethini Truva''nın rövanşı olarak görürdü. Tıpkı, Mustafa Kemal gibi…” diyor.

Nerden nereye, değil mi?

Erbakan''ın cenazesi herkese bir şeyler anlattı demek ki.

Sayın Bidon Kafa''ya bile.

Lakin daha öğreneceği çok şey var:

Fatih Sultan Mehmet tarikatçıdır. Şeriatçıdır. En az Erbakan kadar da takunyalıdır.

Yani…

Sayın Bidon Kafa''nın anlayacağı, “yobazın kralı”dır. Molla Gürâni''den Akşemseddin''e kadar bu böyledir.

Bir de diyor ki: “Din, millet ayırmazdı.”

Yok ya!

Fatih''in şair olduğunu belirtmeyi madem ihmal etmemiş, “Avnî” mahlasıyla yazdığı şu mısraları hatırlatalım: “İmtisâl-i ''câhidû-fi''llah'' olupdur niyyetim / Dîn-i İslam''ın mücerred gayretidir gayretim / Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullâh ile / Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim…”

Sayın Bidon Kafa, elalemi sigaya çekmekten evvel bu mısraları fehmetsin.

Bu kadar kelimeyi sırf onun için yakmadım elbette.

Ertuğrul Beyciğim de dünkü yazısında, Merhum Hocamızın mahdumu Fatih Erbakan''ın “cihat” kelimesini kullanmasından müthiş rahatsız olmuş.

Taha Akyol da öyle.

Bir televizyonda yaptığı konuşmada, “Hâlâ mı cihat?” yollu isyan ediyordu.

Evet, hâlâ cihat… hâlâ gazi… hâlâ şehit… hâlâ şahadet…

Çünkü hâlâ Kuran, hâlâ Allah var.

Yeryüzünde hangi ırk, hangi din, hangi dilden olursa olsun hiçbir mazlumun burnunun kanamasını istemeyen Erbakan Hoca''nın “cihat telakkisini” Muhterem Akyol bilmez değil ya!

Fatih Sultan Mehmet''in (mezkur şiirde) “Niyetim Allah için cihat etmek, gayretim İslam''ın gereğini yapmak; Allah''ın fazlı ve ''hak erenlerin'' inayetiyle kafirleri baştan başa bozguna uğratmaktır…” dediğini bilmez mi?

“Cihat” kavramını “Radikal İslam” veya “Siyasal İslam” gibi entegrist anlayışlara mal etmesinin mantığı var mı?

Son günlerde “İslam nereye?” gibi “oryantalistik” başlıklar attığı için mi böyle tuhaflıklar yapıyor, anlamadım gitti.

Hepsi bir yana da, Ertuğrul Beyciğimin, tanımadığım için Erbakan hakkında yazmadım demesi yok mu?!..

Hayatı boyunca itibarsızlaştırmaya çalıştığı Erbakan''ı (cenaze töreni vesilesiyle millettin ta kendisi olduğunu anlayınca) tanımazlıktan geliyor!

“Erbakan Vermiyor” şeklindeki o edepsiz, o şerefsiz manşetleri atarken pekâlâ tanıyordun kurnaz!

Ben sana ne diyeyim, bilmem ki.

İnşallah Gandi Kemal gibi yürüyen merdivene ters binesin desem, merdivene yazık, ben sana ne diyiim?!

13 yıl önce
Sayın Bidon Kafa"nın Erbakan kini
Orta yol doğru istikameti gerektirir
Korksak mı?!
Londra izlenimlerim, beklentiler ve riskler
Türkiye’nin enerjisi
Komprador entelektüel ve siyasi işlevi