Dünyaca ünlü Filistin asıllı modeller Gigi ve Bella Hadid her fırsatta, işlerini, sözleşmelerini kaybetmeyi hiç düşünmeden İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma karşı seslerini yükseltiyorlar. Ablaları Alana Hadid ise “Filistinlilere ait bağımsız bir film dağıtım, yapım ve finansman kuruluşu” olan Watermelon [Karpuz] Pictures adlı bir şirket kurdu.
İlk yapımları 5 Mayıs’ta yayınlanacak olan “Walled Off” [Duvarlarla Çevrili] isimli belgesel. Belgesel’de işgal altındaki Batı Şeria’nın Beytüllahim kentinde yer alan ve iç tasarımının yanı sıra duvar resimlerini dünyaca ünlü ve aslı kimliği bilinmeyen İngiliz sokak sanatçısı Banksy tarafından yapıldığı “Ayrım Duvarı” manzaralı Walled Off Hotel’in hikayesi anlatılacak. Banksy’nin yıllardır İsrail’in uyguladığı politikalara karşı duruşunu da bir kez daha hatırlamak gerek.
İsrail ve Batı dünyası yaşattığı soykırımla ahlaki üstünlüklerini yerle bir etti. Bugün artık Batı medeniyeti diye bir şeyden söz etmek imkansız. Bu yaşananların yansımalarını ilerleyen yıllarda İsrail’in yalnızlaşmasıyla tekrar göreceğimizi düşünüyorum.
Bir Holokost filmi olan The Zone of Interest’in yönetmeni Jonathan Glazer’ın Oscar töreninde yaptığı konuşma Hollywood’daki Yahudi lobisi tarafından şiddetli bir şekilde “anti-semitizmi cesaretlendirdiği” ve “antisemitik” olduğu için eleştirildi. Glazer’ın kendisinin de Yahudi olduğunu burada hatırlatmakta fayda var. Ama bir yandan da ona destek veren başka birçok Yahudi sinemacı ortaya çıktı. Joaquin Phoenix, Elliott Gould, Chloe Fineman, Debra Winger, Todd Haynes, Lenny Abrahamson listede ilk dikkatimi çekenler. Aynı zamanda Glazer “Gazze İnsani Yardım Müzayedesi”ne The Zone of Interest’in imzalı iki posterini hediye etti. Spike Lee, Olivia Colman, Paul Mescal, Tilda Swinton gibi isimler de ya bu müzayedeye ya da başka yerlerde Gazze’ye yardım toplanması için çaba sarf ediyorlar. Gazze’ye yapılacak maddi yardımlar tabi ki önemli ama bu isimlerin İsrail’in yaptıklarına karşı çıkıyor olması, Batı ülkelerinde kamuoyunda daha sert protestoların olmasına ve bu protestolar da er ya da geç İsrail’i yalnızlaştıracak
Bu yıl Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’ndan Gülsün Karamustafa ülkemizi temsil ediyor. 17 Nisan’da eser bienalin açılışıyla birlikte görücüye çıkacak. Ama öncesinde eseri tamamlayacı olan ve eserle aynı adı taşıyan kitap yayımlandı: Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli.
Kitabın bir cildinde Ezgi Alkan, Ersin Altın, Sevince Bayrak, Melis Cankara, Hasan Cem Çal, Alev Erkmen, Furkan Keçeli, Gökhan Kodalak, Aren Kurtgözü, Emre Özgüder, Waseem Ahmad Siddiqui, İpek Yürekli’nin metinleri yer alıyor. Diğer ciltte ise sanatçının önceki üretimlerinden “ilişkili işler” yer alıyor. Böylece sanatçıya ve eserlerine pek aşina olmayanlara ya da bilip de unutanlara bir hatırlatma yapılıyor. 50 yıldan fazladır üretim yapan Gülsün Karamustafa savaşlar, çevre felaketleri, göçler, depremler gibi konuları eserlerinde işliyor. Umarım Venedik’te bu yerleştirmeyi görme şansım da olur.
Çağdaş Türk sanatının bir diğer usta ismi İpek Duben’in 2021’in son günlerinden açılan Ten, Beden, Ben başlıklı sergisiyle aynı adı taşıyan kitap Salt tarafından yayımlandı. Sergi Duben’in şimdiye kadar düzenlenen en kapsamlı retrospektif sergisi olması açısından son derece önemliydi. Ayrıca Gülsün Karamustafa ve Handan Börüteçene sergileriyle birlikte Salt’ın Türk sanat tarihindeki çok önemli bir boşluğu doldurmasıyla da dikkate değerdi.
Kitabın editörlüğünü Vasıf Kortun yapıyor. Kitapta Kaelen Wilson-Goldie, Marianne Hirsch, Işın Önol’un yazıları, Uden’in 191’de Maçka Sanat’ta açılan sergisi vesilesiyle yapılan toplantının dökümü ve belki hepsinden de önemli olan Vasıf Kortun’un sanat ve dönem Türkiyesine ve Türk sanatına bakışının da yer aldığı sorularla yapılmış uzun bir söyleşi yer alıyor.
İpek Duben’i tanımak ve sanatını anlamak için hazırlanmış bu kitapla birlikte sanatının arşivinin de Salt’ta dijital olarak erişime açıldığını belirtmek isterim.
