|
Yapay Zeka ve Sanat

Teknoloji artık o kadar hızlı gelişiyor ki benim gibi dijital yerlilik ve dijital göçmenlik sınırında olanlar için bazı şeylerin hızına yetişmek ve bunları anlayabilmek zaman alıyor.

Yapay zeka teknolojileri son dönemde özellikle ChatGPT 4 ile yaptığı büyük atılımı herkesle buluşturdu.

Yapay zeka alanında dünyadaki en önemli uzmanlardan biri Geoffrey Hinton. Mayıs ayı başında, yapay zekanın iklim krizinden daha büyük bir tehlike barındırdığını söyleyerek Google’daki üst düzey görevinden istifa etti. Tam olarak nasıl bir tehlikeden bahsediyor bilemiyoruz. Ama aralarında Twitter’ın sahibi Alan Musk’ın da olduğu çok sayıda yapay zeka öncüsü, çalışmalara altı ay ara verilmesi gerektiğine dair bir bildiri imzaladı. ABD başkanı Joe Biden, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen gibi kişilere çağrı yaparak bu konuyla alakalı global bir zirve düzenlenmesi çağrısında bulundular.

Sanat dünyasıa da yapay zekanın gelişimine kayıtsız kalmıyor. Artık sadece yapay zekayla çalışarak eserler “üreten” sanatçılardan söz etmek mümkün. Buna geçmeden önce teknoloji ve sanatın tarih boyunca ilişkisine değinmekte fayda var.

Teknoloji ve/veya teknik ilerlemeler bir günde ortaya çıkan süreçler değil. Sanatta yeni tekniklerle alakalı bir konuyu dğerlendirirken bu çoğunlukla gözardı ediliyor.

Ressamlar söz konusu olduğunda eskiden hazır boyalar yoktu. Hazır boyalar olmadığı için geneleksel yöntemlerle boyalar ressamın atölyesinde çırakları tarafından, ressamın tarifiyle üretiliyordu. Boyaları üretmek de sanatçının ustalık alanlarından biriydi. Ilerleyen zamanlarda ise hazır boyaların ortaya çıkması, bunların tüplerde satılması ve bu boyaların daha uzun ömürlü olması sayesinde sanatçının atölyesinden dışarı çıkışı kolaylaştı. Böylece İzlenimcilikle başlayan dönemde doğrudan doğadan yapılan eserler üretilebildi.

Ya da ressamların kullandıkları fırçaları ele alırsak bunlar da aynı şekilde elde büyük bir ustalıkla at kılı kullanılarak yapılıyordu.

Bazen de sanatçılar kendi geliştirdikleri teknolojik aletleri resim yapımında kullanılıyorlardı. 17. yüzyılda eserler veren Johannes Vermeer’in yapılan araştırmalar neticesinde mercekler kullanarak görüntüyü tuvale renkli olrak yansıttığını ve bu yüzden son derece fotoğrafik resimler ürettiğini artık biliyoruz. Vermeer’in kullandığı bu metodu yaşamı boyunca saklamasının iki nedeni olabilir. Birincisi sanatına dair gelebilecek eleştirilerden sakınmak ikincisi ise kullandığı tekniğin “rakipleri” tarafından taklit edilmesi riski.

2019 yılında sanatçı Mario Klingemann’ın Memories of Passersby 1 isimli eseri Sotheby’s müzayede evinden 40 bin Sterline satılarak yapay zeka tarafından üretilmiş müzayedede satılan ilk eser oldu.

Bugün artık yapay zeka kullanarak üretilen sanat eserleriyle heryerde karşılaşabiliyoruz. Hatta yapay zeka yazılımını da bizzat geliştiren sanatçılardan söz etmek mümkün.

Dall-E ve benzeri platfromlarda üretilen eserlerle karşılaştığımızda geleneksel anlamda sanatçıların üretimlerine ne kadar süreyle devam edebileceklerini merak ediyorum. Fotoğrafın icadıyla ortaya çıkan İzlenimcilik akımı gibi bugün yapay zekanın ortaya çıkması nedeniyle farklı bir sanat anlaşının ortaya çıkacağını düşünmek için kahin olmaya gerek yok. Bugünün görsel dünyasının en geç 20 yıl içinde bambaşka bir hale bürüneceğini söyleyebiliriz.

#Yapay Zeka
#Sanat
#Sergi
#Aktüel
#Samed Karagöz
1 yıl önce
Yapay Zeka ve Sanat
Enflasyonun önceliği
Kamu yönetiminde pandemi ile öğrenip sonrasında unuttuğumuz kritik bilgiler
Uluslararası hukûkun üzerine düşen gölge
Emperyalizmin küresel hegemonyasının anahtarı: Türkiye’de laik devrim, İran'da “İslâmcı” devrim 
27 Mayıs: Demokrasi sürecinde kara bir leke