|
Yine hakemler, yine hakemler...

Hakem camiamız bana çok kızıyor. Nedeni durmadan, “Yabancı hakem, yabancı hakem” diye bas bas bağırmam. Haydi buyurun buradan yakın. Bir hakem skandalı daha. Her hafta aynı dert, aynı problem. Olmuyor, yürümüyor, gitmiyor.

Hep şunu diyorum: “Hakemlerimizde yürek yok.” Derbi sonrası Mustafa Denizli de aynı şekilde haykırdı. Adam haklı, her hafta birkaç takımımız cayır cayır yanıyor. Artık bardak doldu taştı. Trabzonspor maçında tüm spor camiasının üzerinde mutabakat sağladığı Beşiktaş lehine verilmeyen penaltı için Oğuz Sarvan ne dedi: “Baktım, baktım karar veremedim.” Çok güzel! Gözleri iyi göremeyen bir MHK başkanımız var. Düşünün artık siz gerisini.

Lugano''nun el planjonuna takım arkadaşı Volkan Demirel bile, “Evet penaltıydı” dedi. Yine herkes penaltı görüşünde birleşti. “Hayır” diyen sadece Hüseyin Göçek. Eh yani ne söylenir, ne denir bilemiyorum.

Aynı hakem Bilica''yı, Emre''yi, Tello''yu oyunda tutuyor. Aynı hakem Ernst ile Toraman''ı çok komik kırmızı kartlarla oyundan atıyor. Selçuk''a anlamsız bir sarı kart gösteriyor. Hangi birini sayayım…

Beşiktaş maçtan önce bu hakemi istemedi. Ben, “Şunu isterim, şunu istemem” diyene anormal kızıyorum. Ancak görüyorum ki haklıymışlar. Hüseyin Göçek son derece zayıf bir hakem olduğunu ne yazık ki belgeledi.

Tam final haftaları ve Beşiktaş''ın son iki maçta kan doğranan puanları. Bunların hesabını kim nasıl verecek?

Federasyonumuz kulüplerimize ceza vermesini iyi biliyor. Tamam, güzel peki bu hakem rezaletleri ne olacak? Bunun için hiç mi kafa yormazlar. Çözüm için uzun vadeli yol, tam profesyonel hakemler yetiştirmekten geçer. Bu gerçekleştirilmediği sürece aynı sıkıntılar hep yaşanır. Kısa vadede çözüm ise özellikle kritik maçlarda yabancı hakem getirmektir. Ne yazık ki hakemlerimiz kötü değil, çok kötüler. Bu hakemlerle zor, çok zor.

NOT: Haksız yere oyundan atılan Ernst ve Toraman''a birer maçtan fazlası gelirse PFDK, bu işten ne kadar anladığını göstermiş olur.

Arda''ları koruyun!

Adnan Polat taraftar protestolarıyla ilgili, “Takımı kendine getirir” açıklamasını yaptı. Vay be yeni bir şey öğrendik! Haydi taraftar protestoya! Peki kime? Arda nasıl olsa alıştı! Atış serbest!

Zaman zaman hayret ediyorum. Başkanlar bile inanılmaz açıklamalarda bulunuyorlar. Bu yönde çok dikkatli olmazlarsa olayların boyutu daha da kötü noktalara gider.

Arda''yı Manisaspor maçında izledik. Çocuk belli ki uykusuz geceler geçirmiş. Ruh gibiydi. Yaralanmış, fena yaralanmış. Kendi taraftarı tarafından vurulmanın acısı kolay kolay geçmez. Ardacık başı önde oynadı. Manisa''daki sağ duyulu taraftarın çağrısını, o kırgınlığı, o burukluğu içinden atamadığı için karşılıksız bıraktı. Futbolcuların son derece duygusal olduğunu lütfen aklımızdan çıkarmayalım.

Elbette bu böyle devam etmez. Elbette Arda ve taraftar yine el ele gönül gönüle olacaktır. Ancak bütün kulüp taraftarları artık bir gerçeği öğrenmeli. Islıklayarak, küfür ederek, kalp kırarak hiçbir sonuca ulaşılamaz. Protesto sadece takımı sabote etmektir.

Derbi fatihi Fenerbahçe

Derbinin hakemi Göçek''le yattık, Göçek''le kalktık. Bu arada Fenerbahçe''nin galibiyetini göz ardı ettiğimiz sakın düşünülmesin. Sarı-lacivertliler son yıllarda mükemmel derbi başarılarına imza attılar. Beşiktaş ile oynadıkları son 10 lig maçından 7''sini kazanıp 2''sinde berabere kalırken sadece bir kez kaybettiler. Galatasaray ile oynadıkları son 11 lig maçından ise 9''unu kazanıp birinde berabere kalıp yine sadece birini kaybettiler. Yani iki ezeli rakibiyle oynadıkları 21 lig maçındaki bilanço şöyle: 16 galibiyet, 3 beraberlik, 2 yenilgi. Sezar''ın hakkı Sezar''a. Büyük iş başarmışlar.

İstanbul''un üç büyüğü arasındaki maçlar camiaları için büyük önem taşır. Şampiyon olunmasa bile ezeli rakip karşısında alınan bir galibiyet bazen acıları önemli ölçüde azaltabilir. Rakamlar şunu gösteriyor: Son yıllarda Fenerbahçe iki rakibinden daha güçlü kadrolar oluşturmuş. Ve demek ki daha iyi transferler yapmış. Böyle olmasa 16 galibiyet-3 beraberlik-2 yenilgi tablosu ortaya çıkar mı? Güç farkı özellikle takımların birbirleriyle yaptıkları maçlarda netleşir.

“Şans tutmuyor” lafı bir iki maç için söylenebilir. Hakem mazereti karşılıklı olarak ortaya konulabilir. “O maçta öyleydi ama şu maçta da böyleydi" denilebilir. Ancak tüm bunlar "Kadrolar arası farklılık” gerçeğini değiştirmez.

Güzel adam!

Sempatik, sevimli, saygılı. Mükemmel bir profesyonel. Dört dörtlük müthiş biri. Güzel, çok güzel bir adam. Elbette Alex''ten söz ediyorum.

“Koşuyor, koşmuyor” tartışmalarına hep gülümsedim ve “Ben Alex''in teknik direktörü olsam saha kenarına istediği zaman gelip uzanıp yatması için bir şezlong koyarım” dedim.

Evet Alex böyle biri. Boş işle uğraşmıyor. Kafasındaki radarlar hep gol için çalışıyor. Durmadan atıyor ve attırıyor. Hey gidi hey. Düşünüyorum da bu Alex''i bile taraftarı ıslıkladı, protesto etti. Ancak o olaylarda Aziz Yıldırım dev gibi ayağa kalktı ve “Hey durun bakalım” isyanında bulundu. Futbolcusunu alkışladı, ona tam destek verdi. Ve Alex tekrar dönüş yaptı. Bizlere sunduğu her güzellik için Alex''e binlerce teşekkürler.

Agresif adam!

Emre Belözoğlu''nun futboluna şapka çıkardığımı defalarca dile getirdim. Çok özellikli bir oyuncu. Tekniğiyle, fiziğiyle hep ön planda. Hücumda var, savunmada var, organizasyonda var.

Bu yönlerini elbette ellerimiz kızarıncaya kadar alkışlıyoruz. Ancak agresifliğini onaylamamız olanaksız. Tam bir provokatör gibi davranıyor. Durdurulması çok güç bir saldırgan. Hep isyan ediyor, hep kafa tutuyor. Hep o haklı.

Gücünü; zayıf iradeli, ürkek, korkak hakemlerimizden alıyor. Onların zaaflarını kullanıyor. İtirazlarıyla baskı yaratıyor. “Nasıl olsa bunların bana dokunmaya cesareti yok” mantalitesiyle iyice çılgınlaşıyor, maçı yönetmeye kalkışıyor. Diyecek bir şey yok, hakemler düşünsün. Böyle başa, böyle tıraş.

Çirkin adam!

Bilica''nın çukuru nedeniyle Bobo''nun penaltıyı golle sonuçlandırmadığını kimse düşünmesin. Çukur bahane, Bobo kötü vuruş yaptı. Gerçek bu kadar net. Bir kesim de diyor ki: “Volkan kurtardı.” Hayır penaltı kurtarılmaz, kaçırılır. Tam köşeye sert plaseyi, dünyanın en iyi kalecisi o köşeye gitse de kurtaramaz.

Gelelim işin diğer yönüne. Bilica yaptığı sondaj nedeniyle ne denli övünse azdır! Aferin ona! Bir dakikada dört hakeme göstermeden nasıl da kazdı o çukuru! Sportmen adam işte böyle zekidir, akıllıdır, çeviktir. Çaktırmadan işi bitirir!

Bilica bu tür işlerde çok mahir! Eline kimse su dökemez! İki arada bir derede Toraman''ı saçlarından ne de güzel çekti! İbrahim Kaş''ı kulağından nasıl da yakaladı! Ayrıca muazzam bir kabadayı! Herkese nasıl kafa tutuyor ama! Erkek adam işte böyle olur! Kodumu oturtur!

Bir de Bilica''ya "Çirkin adam!" diyorlar. Yok canım size öyle geliyor! Adam dayı!

14 years ago
Yine hakemler, yine hakemler...
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle