|
Gündoğdu Meydanı’na yansıyan hangi İzmir?

2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi CHP tarafından bir rejim meselesi hâline getirildiğinde Türkiye, 28 Şubat Dönemi›ni hatırlatan bir siyasî gerilim yaşamıştı. O döneme damgasını vuran “cumhuriyet mitingleri” hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Mitingler birçok şehirde düzenlenmiş olmakla birlikte İzmir’de toplanan kalabalık, CHP tabanında sürükleyici bir siyasî atmosferin varlığını işaret ediyordu. Dönemin koşullarını göz önünde bulundurduğumuzda kitlelerin coşkusunun, siyasî olayları yönlendirebilecek bir seviyeye ulaştığını düşünebilirdik. Bu coşkunun, muhakkak, siyasî sonuçları olmalıydı ve bu da parti aklını temsil eden kadroların üretkenliğine bağlıydı.

CHP’nin siyasî aklına yönelik bir değerlendirme yapacak değilim fakat o dönemde yakaladıkları siyasî heyecanı boşa harcadıklarını söyleyebilirim. Dönem, Türkiye’nin genelini kucaklayan sonuçlar çıkarmaya müsaitti. Fakat onların böyle bir niyeti yoktu. Zaten yakaladıkları siyasî heyecan da Türkiye’nin tamamını kucaklayıcı bir fikirden doğmuyordu. Tam aksine yeni cumhurbaşkanının eski alışkanlıkları devam ettirecek bir kimliğe sahip olmasını istedikleri için meydanlara dökülmüşlerdi.

Kısa bir zaman sonra AK Parti meydanlara inmiş, İzmir’in sokaklarında ve meydanlarında bambaşka bir hava oluşmuştu. Sayın Erdoğan, Gündoğdu Meydanı’na çıktığında o zaman da İzmirlilere seslendiğinin farkındaydı. Erdoğan, meydandaki kalabalığı görünce sevincini gizleyemedi. Hâlbuki Philip Mansel’in “Levant Akdeniz’de İhtişam ve Felaketler” adlı kitabında dile getirilen ikilik tam da böyle bir durumu işaret ediyordu. İzmir, bir taraftan kozmopolit eğilimleri bünyesinde barındırırken diğer taraftan millî hislerin en güçlü temsilcilerini de bağrından çıkarır. Bu şehrin kimliği böyle bir ikiliğin üzerinde oluşmuştur.

2007’nin cumhuriyet mitingleri kendi karşıtını hareketlendirmişti. Bu, sandığa da yansıdı ve AK Parti’nin oyları ciddî bir şekilde artış gösterdi. Fakat bu yükselişe muhalefet CHP içinden çıkmayacaktı. FETÖ’nün İzmir çıkışlı dinî bir hareket olması, bu hareketin kozmopolit kimliğini anlamak açısından önemlidir. Bu kimlik bir günde ortaya çıkmadı. Uzun zaman içinde şekillenen FETÖ’cü kimliğin kozmopolit doğasını anlamak geleceğimiz açısından da önemlidir. 2007’nin en önemli hadiselerinden biri FETÖ’nün Erdoğan’ın karşına çıkacak gücü kendisinde bulmasıdır. Bahsettiğimiz kozmopolit kimlik bu dönemde açıkça ortaya çıkmadı fakat onlar Erdoğan karşısında mevzi kazmaya başladılar. 2013’te Gezi Parkı olaylarının en güçlü yansımaları İzmir sokaklarında ve meydanlarında görülmüştü. Bunda FETÖ’nün etkisi görünenden çok daha fazladır. Bu açıdan o günleri salt CHP zihniyeti ile izah edemeyiz. Meydanları şekillendirenler arasında gayr-i millî yapılar vardı ve bunlar, arka planda, çok daha etkili idi. Artık Türkiye bir karar aşamasına gelmişti.

2013’te Türkiye’nin karar aşamasında olduğunu herkes görebilirdi. Karşıtlığı belirleyen temel meseleler değişmiş, ABD ve Avrupa devleri vekâlet savaşları çerçevesinde gayr-i millî yapıları açıkça desteklemişti. Bu yapılar açık kimlikleri ile meydanlarda savaş veriyordu. Milyonlar sokaklardaydı fakat çok kısa bir zaman sonra Erdoğan yine İzmir sokaklarında ve meydanlarında coşkulu kalabalıklara seslenebildi. Her zaman olduğu gibi İzmir’in iki ayrı ucu bünyesinde barındırdığı bir daha anlaşıldı.

14 Mayıs 2023’e asrın felaketinin gölgesinde yaklaşıyoruz. Seçim maratonunun başladığı günlerde Türkiye bu felaketin acısı ile boğuşuyordu. Bu sebeple seçim sath-ı mâiline girildiğinde sokak ve meydanlarda alıştığımız görüntüler ortaya çıkmadı. Açıkçası bunun İzmir’de de böyle olacağını düşündüm. Fakat cumartesi günü Gündoğdu Meydanı’nda tam aksi yönde bir hava vardı. İzmir, iki ayrı siyasî tutumu birbirine olan mesafesine göre yeniden şekillendiriyordu. Bu, yaklaşık on yıldır devam eden siyasî gerilim veya çatışmanın İzmir’de de nihaî bir aşamaya ulaşmadığını gösterir. Siyasî heyecanın bu kadar yüksek oluşunu başka türlü izah etmek zordur. Erdoğan’ın “Ben bugün bu muhteşem kalabalığı görünce inanıyorum İzmir kararını vermiş” demesi de boşuna değildir.

Oy oranlarıyla ilgili bir tahminde bulunmak kolay değil fakat Gündoğdu Meydanı’ndaki coşkunun İzmir’de hareketli ve dinamik bir siyasî gündemi işaret ettiği çok açıktır. Sayın Erdoğan’ın “İzmir bu masayı sandığa gömer” şeklindeki

sözünü de bu çerçevede anlamak gerekir. Bu hareketli ve dinamik gündem yeni fikirlerin önemini ortaya koyar.

#Politika
#Siyaset
#Recep Tayyip Erdoğan
#FETÖ
#CHP
#Gezi Olayları
1 yıl önce
Gündoğdu Meydanı’na yansıyan hangi İzmir?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu
Terör örgütü elebaşı olarak İsrail portresi…