|
Hibrit savaşın ABD’den ithal ideolojik iktisatçıları

CHP’nin ABD’den ithal etmek için çaba harcadığı iktisatçıları “teknokrat” kategorisinde ele alıp yetişmiş insan, ehliyet ve liyakat sahibi iktisatçı-yönetici olarak görmekle yetinmeli miyiz? Elbette teknokrat hükûmetler bağlamından hareketle eleştirel bir yaklaşım sergilenebilir fakat bundan daha önemlisi ithal edilmek istenilen kadronun, CHP ile birlikte altılı masa bileşenlerinin ortak iktisat görüşünü yansıtmış olmasıdır. Özellikle liberal ekonomi anlayışının hararetli savunucuları olmaları bakımından, kabaca, masanın sağında yer alanların, ithal kadronun iktisat anlayışı ile daha çok örtüştüklerini söyleyebiliriz. Bu da öne çıkan şahısları hem ideolojik hem de ehliyet ve liyakat bakımından değerlendirmeyi zorunlu hâle getirmektedir. Adları öne çıkan ithal şahısların liberal dünya görüşüne sahip olmaları en az ehliyet ve liyakat bahsi kadar önemlidir. Böylelikle bir dönemin en karakteristik özelliklerini hem tespit edebiliriz hem bunların anlaşılmasına katkı sağlamış oluruz.

CHP’nin seçim sürecini başlattığı toplantıda bahsi geçen ithal şahısların Türkiye açısından ifade ettiği anlam üzerinde duranlar oldu fakat birtakım özellikler yeterince açıklığa kavuşturulmadı. Hâlbuki Türkiye açısından Daron Acemoğlu ve Jeremy Rifkin gibi şahıslar ehliyet ve liyakat bakımından taşıdıkları değerden ziyade sahip oldukları görüşlerle öne çıkmaktadırlar. Bu görüşler, birtakım niteliklerin anlaşılması açısından önemlidir. Türkiye’nin Batı emperyalizminin baskılarına boyun eğmeyeceğine ve kendi yolunda kararlılıkla yürüyeceğine dair oldukça kuvvetli bir inanca sahibiz. O hâlde iki dünya arasındaki farklar bariz bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır. Geçen on yıllık dönemde hibrit stratejinin bütün unsurlarının sahaya sürüldüğünü yaşayarak gördük. Dolayısıyla temel niteliklerin izah edilmesi oldukça önemlidir. Seçim sürecinde aynı stratejinin dönemsel manevralarına muhatap olacağımız çok açıktır. Bu da ithal şahıslardan ziyade ithal fikirlere odaklanmayı zorunlu kılar.

İngiltere ve ABD merkezli bir dünyanın kendini yenileyebilmesi için zorunlu olan araçlardan biri, çevrede yaşayanların bu dünyaya olan inançlarını kaybetmemesidir. Aksi yöndeki bir gelişme, tam manasıyla emperyalist ideolojilerin çökmesi anlamına gelecektir. Daron Acemoğlu gibi iktisatçı-tarihçilerin Türkçe’ye çevrilmiş eserleri, İngiltere merkezli küreselleşmenin ideolojik savunusu bağlamında değerlendirilmelidir. Kuşkusuz bu yönde eleştirel değerlendirmelerin özellikle sol çevrelerden gelmesi gerekirdi. Aynı şekilde milliyetçi ve İslâmcı çevrelerden yükselen eleştirel bir değerlendirme hiç de şaşırtıcı olmazdı. Bu yöndeki beklentilerin boşa çıkması hibrit olanın stratejik düzeyde kalmadığını gösteriyor. İdeolojilerle birlikte grupların da hibrit ilişkilerle malul hâle geldiği anlaşılıyor. Eğer öyle olmasaydı Anadolu Kaplanları olarak yükselen sınıfların Türkiye ile savaşa tutuşacak bir cesarete sahip olmaması gerekirdi. Fakat marketler üzerinden yaşanılan hadise tam da buna bir örnektir. Emperyalist ideolojiye olan inancı ayakta tutabilmek için sahneye koşmakta sakınca görmediler. Bu, onlarla ilişkili entelektüel çevreler için de geçerlidir. Türkiye, açıkça, emperyalist ülkelere ve ilişki ağlarına dikkat çekerek İngiltere ve ABD merkezli bir dünyaya inancı derinden sarstı. Bu, Fransa merkezli dünya için de geçerlidir. Onlar da Türkiye’nin kararlılığından etkilendi. Bu da Batı merkezli bir dünyanın ideolojik savunusunu çok daha önemli hâle getirdi. Fakat Türkiye için bahsi geçen hibrit savaşın ideolojik alandaki yansımaları ciddî bir zaaftır. Bu zaafın önemi seçim sürecinin kırılganlığı ile ilişkilendirdiğinde daha iyi anlaşılır.

Türkiye’nin iktisadî hamlelerinin başarılı olmaya başladığı bir dönemde dışarıdan ithal edilen kadronun “ehliyet ve liyakat” bakımından öne çıkmayacağı gayet tabiî bir durumdur. Ortaya koydukları fikirler onların öne çıkmalarının ideolojik gerekçelerini oluşturuyor. Emperyalist ideolojilerin temsilcisi olmalarıyla şöhret bulmaları oldukça önemlidir. İthal kadronun emperyalist ideoloji ile ünsiyetine önem vermeyen entelektüel kesimlerin duyarsızlığını dikkatle takip etmek gerekir. Fark etmediler mi yoksa önem mi vermediler? Fark etmemeleri körlüğün sonucudur. Öyleyse hangi konuda konuşabiliriz? Eğer önem vermiyorlarsa bu ülkeye dair söylediklerini ciddîye almanın bir anlamı yok.

#CHP
#ABD
#İngiltere
#Ekonomi
1 yıl önce
Hibrit savaşın ABD’den ithal ideolojik iktisatçıları
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!