|
İçerideki muhalif blok, gerçeklikten niçin koptu?

İçeride muhalif siyasî partilerin bir araya gelmesiyle oluşan blok, büyük küresel yer değiştirmelerle ilgili olarak açıkça Batı yanlısı bir tutum takındı. Böylelikle daha baştan ellerini açık etmiş oldular. Bu, onların, ABD-İngiltere hattında yer almak istediklerinin ilanıydı. Üstelik böylesi bir tavrı da Türkiye’nin bugünkü dış siyasetine açıktan karşıtlık oluşturarak geliştirdiler. Bütün söylemler Erdoğan karşıtlığı üzerine bina edildiği için hem küresel gelişmeleri görünmez kılmak kolaylaştı hem de Batı yanlısı bir konumu belirgin hâle getirdiler. Bu da onların genel olarak Batı’ya bağlılıklarının teyidi anlamına gelmekteydi. Peki, muhalif siyasî partiler niçin blok hâlinde Batı’ya bağlılıklarını teyit etme ihtiyacını duydu? Onlar Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi birlik hâlinde hareket etmeyen ama Batı’nın egemenlik sahasında olmaktan da hazzetmeyen devletlerin kaybedeceğine mi inanıyorlar? Hangi gerekçelerle Türkiye’nin Batı etkisinden uzaklaşmaya yönelik çabalarına omuz vermiyorlar veya bu çabaya açıkça tavır alıyorlar? Soruları çoğaltabilirim ama şimdilik bu soruların cevapsız kalacağını tahmin etmek de zor değil. En azından Batı değerlerini kutsayan yaklaşıma ağırlık vererek asıl soruları cevapsız bırakacaklardır. Hâlbuki bu sorulara ve benzerlerine bağımsız bir zihinle cevap verilmeli.

İçerideki muhalif siyasî partilerin, blok hâlinde hareket etmesinin en çarpıcı göstergelerinden biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında kullanılan ifadelerdir. Tek adam rejimi ve otokrasi gibi Batı merkezli dünya görüşünü yansıtacak kavramların özellikle seçildiği anlaşılıyor. Bilindiği gibi ABD ve İngiltere’de bu ifadeler Çin ve Rusya gibi ülkeler için kullanılmaktadır. İngilizce, Almanca ve Fransızca dergi ve gazetelerde, demokrasi ve otokrasi karşıtlığını belirgin hâle getirecek görseller bol miktarda kullanılmaktadır. Bu, on dokuzuncu yüz yılın kolonyalist ideolojisinin yenilenmesi anlamına gelir. Bu çerçevede Erdoğan’ı da Çin ve Rusya ile ilişkilendirmeye özel bir önem atfettiklerini söyleyebiliriz. Peki, bu, ABD ve İngiltere’nin Türkiye’yi ötelemek ve dışarıda bırakmak istediğini mi gösterir?

Türkiye ile Rusya arasında savaş çıkarmak istediklerini daha önce gördük. Hem uçak hadisesi hem de Karlof suikastı FETÖ eliyle Türkiye’nin nereye sürükleneceğini göstermişti. Bu hedeften vazgeçtiklerini söyleyemeyiz. Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirme ve hatta savaştırma istediklerini saklamaya bile gerek duymadılar. Türkiye-Rusya savaşı onlara büyük bir alan açacaktır. Dolayısıyla Türkiye’yi ötelemek ve dışarıda bırakmak istediklerini söylemek yanıltıcı olur. Biden’ın Erdoğan hakkındaki sözleri bunu doğrular. Erdoğan’ı dışarıda bırakmak suretiyle önlerinde geniş bir alanın açılacağına inanıyorlar. Bu sebeple seçimin kendi lehlerine sonuçlanması durumunda Rusya karşıtlığını körüklemek isteyeceklerdir. Erdoğan düşmanlığını yaymak istemeleri bundandır.

İçerideki muhalif siyasî partiler de Erdoğan için ısrarla tek adam ve otokrat gibi ifadeleri kullanıyorlar. Böylelikle onlar da gerçeklikten kopmayı da göze almış oluyorlar. Gerçeklikten kopmanın en önemli gerekçelerinden biri Batı’nın üstünlüğüne dair sarsılmaz inançlarıdır. FETÖ’cüler de Batı’ya sarsılmaz bir inançla bağlıydı. 15 Temmuz’dan önce FETÖ elebaşının, Erdoğan’ı kastederek, “İngiltere karşısında hiçbir şansı yok, kazanamayacak” dediği biliniyor. Bu inanca rağmen başta Gezi Parkı Kalkışması olmak üzere bütün yıkıcı saldırılardan başarısızlıkla çıktılar. 15 Temmuz’da da bağlı oldukları güçlerle birlikte mağlup oldular. Benzer bir durumu bir daha yaşayacaklardır.

ABD merkezli bir dünyanın sonuna gelindiği konusundaki görüşleri ciddîye almak gerekir. Çünkü esas sarsıntı, Batı merkezli dünyada yaşanıyor. Bu sarsıntının zihniyet biçimleri üzerindeki etkisi kısa bir zaman içinde ortaya çıkacaktır. Eğer aksi yönde bir inanç canlılığını korusaydı Erdoğan’ın 15 Temmuz’da yalnız kalması gerekirdi. Onlar bu değişimi görmek istemiyor. Önümüzdeki seçimlerde de benzer bir sonuç yaşayacaklar. 15 Temmuz’da ortaya çıkan fikri önemsemek gerekir. Bu fikir Türk halkı tarafından benimsenmiştir.

İçerideki muhalif siyasî partilerin Erdoğan karşıtlığı reelpolitik bir tutumun yansıması olarak görülemez. Onlar da ideolojik bir tavır sergiliyor. Rusya karşısında geliştirdikleri tutum için de aynı cümleleri kurabiliriz.

#Türkiye
#ABD
#Çin
#FETÖ
#Küresel
#15 Temmuz
1 yıl önce
İçerideki muhalif blok, gerçeklikten niçin koptu?
Sandık kokusu
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim