|
Türkiye’nin mücadelesi niçin anti-kolonyalisttir?

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yol açtığı sorunlardan biri muhtemel gıda krizi idi. Uzun uğraşlardan sonra Türkiye, BM Genel Sekreteri ile birlikte Ukrayna ve Rusya’yı bir araya getirmeyi başardı ve Ukrayna tahılının dünya pazarlarına çıkarılması hususunda anlaşmaya varıldı. Anlaşmanın daha mürekkebi kurumadan Rusya’nın Ukrayna limanlarını vurması yürekleri ağza getirdi. Rus yetkililer, önce, limanların kendileri tarafından vurulmadığını söyleseler de kısa bir zaman sonra sorumluğu kabul ettiler. Bu da aslında tahıl anlaşmasının taraflarının gözümüzle gördüğümüzden daha fazla olduğunu gösterdi. Rusya’nın da kendi içinde ciddî problemlerinin olduğu anlaşılıyor fakat asıl görünmeyen taraflar emperyalist Batı ülkeleridir. Tahıl krizinin çözülmesini istemedikleri çok açıktır.

Türkiye yaklaşık on yıldır “dünya beşten büyüktür” diyor ve adımlarını da buna göre atıyor. Bu adımların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” adıyla yayımlanan kitabında ana hatlarıyla ifade edilen görüşlerin yansıması olduğunu özellikle belirtmemiz gerekir. Dolayısıyla Türkiye’nin Ukrayna savaşında takındığı tutumu da bu görüşler doğrultusunda ele almamız gerekir. Savaşın çıktığı ilk günden itibaren Türkiye her iki tarafla ilişkilerini kesmedi ve böylelikle tahıl krizinin çözümüne giden yol açılabildi. İngiltere ve ABD gibi ülkeler krizin çözülmesi bir tarafa sorunun gittikçe derinleşmesini bekledi. Türkiye’nin tahıl krizinin çözümünde aktif rol oynaması geçiştirilecek bir gelişme olarak görülemezdi. İngiltere ve ABD’nin beklentilerinin aksine Türkiye’nin bu tutumunu tarafsızlık olarak tanımlayabilir miyiz, emin değilim. İngiltere ve ABD’nin savaşın çıkması için gereken her şeyi yapması karşısında Türkiye’nin tarafları bir araya getirerek barışı temin etmek gibi bir görev üstlenmesi oldukça önemlidir. Bunu da “dünya beşten büyüktür” sözünün bir yansıması olarak görmemiz gerekir. Herhangi büyük bir gücün yanında yer almayıp kendi iradesini sahaya yansıtabilmek yeni bir bakış açısına sahip olmak anlamına gelir. Bu da farklı coğrafyalarda Türkiye’ye duyulan güveni her geçen gün artırmaktadır.

Türkiye’nin yakın coğrafyamızdan başlayarak dünyanın birçok bölgesinde güven duyulan ülkelerin başında gelmesi sıradan bir gelişme olarak görülemez. 19. yüzyılın kolonyalist ülkeleri 20. yüzyılda kaybettikleri kolonilerini yeniden kazanmak istiyor. İngiltere ve Fransa’nın coğrafyamızın yeniden kaosa teslim olmasını istemelerinin sebebini burada aramamız gerekir. Bu, Fransa’nın saldırgan tutumunda da açıkça görülmektedir. Fransa Batı ve Kuzey Afrika’da, Doğu Akdeniz’de eski günlerin ihtişamını yeniden yakalamak istiyor. Yabancı basında Türkiye’nin Batı ve Kuzey Afrika’da, Sahil bölgesinde Fransa’yı gerilettiğine geniş yer veriliyor. Somali ve Sudan’dan başlayarak neredeyse bütün Sahil bölgesinde, Batı ve Kuzey Afrika’da Türkiye’nin anti-kolonyalist oyun kuruculuğundan bahsedilmektedir. Türkiye’ye duyulan güvenin sebepsiz olmadığını söyleyebiliriz. Bu durum Türk ve İslam coğrafyasının neredeyse tamamı için geçerlidir. Fransa ile sınırlı olmayan bir durumdan bahsediyoruz.

Ukrayna Savaşının başladığı günlerde içeride belirli çevreler Türkiye’yi ABD ve İngiltere’den yana tavır koymaya zorlamıştı. Bu çevrelerin Türkiye’nin yükselen bir değer olmasıyla ilgilenmediklerini hatta karşıt tutum takındıklarını görebiliyoruz. “Ne işimiz var orada” cümlesi, bu çevrelerin hadiselere bakışını özetler mahiyettedir. Muhtemelen bunun da bir neticesi olarak Türkiye’nin anti-kolonyalist mücadelesi, içeride, gündeme getirilmemektedir. Liberal muhafazakârların kolonyalist ve emperyalist devletlerin yanında saf tuttuğu bir ortamda Türkiye’nin anti-kolonyalist mücadelesinin gündem oluşturması da beklenemezdi. Fakat buna rağmen kolonyalist mirasın farklı açılardan incelenmesine büyük önem atfedilmelidir. Daha kolonyalizm kelimesinin yanlış çevirisinden dahi kurtulabilmiş değiliz.

Hem içerideki hem de genel olarak yakın coğrafyamızdaki büyük krizler Türkiye için büyük mücadele anlamına geliyor. Yaklaşık on yıldır Türkiye her alanda bekâ mücadelesi veriyor ve her badireden, biraz daha güçlenerek çıkıyor. Bu, bölgesel sorunlar için de geçerli bir durumdur. Türkiye, adeta zincirlerini kıra kıra yükselmektedir.

Biz, bu coğrafyada tarihin en büyük devletlerinden birini kurmuş ve âleme nizam vermişiz. Şaşıracak bir durum yok.

#Rusya
#Ukrayna
#BM
#Türkiye
2 yıl önce
Türkiye’nin mücadelesi niçin anti-kolonyalisttir?
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu
Terör örgütü elebaşı olarak İsrail portresi…
Hamas’ın ateşkesi kabulü ve İsrail’in Refah Operasyonu