|
Muhafazakâr muhalefet, genişleyen ilişki ağları içinde kendini yeniden inşa etmektedir

Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarmak için harekete geçtiği ilk günlerden itibaren Türkiye’de birçok kişi Rusya’yı merkeze alan yorumlar yaptı. Onlara göre Rusya, yeni bir durum meydana getirerek Kafkaslara tekrar inmek istiyordu. Savaşın daha başında Azerbaycan’ın bu defa çok farklı bir hazırlık sürecinden geçtiği anlaşılsa da onlara göre Rusya’nın kurguladığı bir oyun sahnelenmekteydi. Bu çevrelerin Rusya’yı ve Kafkasya’yı Birinci Dünya Savaşı’ndan önce geçerli olan şartlara göre değerlendirdikleri ve yorumlarının da bugünün şartlarına uymadığı açıktı. Buna rağmen aynı çevreler ateşkes anlaşmasını da aynı bakış açısından gördüler. Savaş meydanı ve masa çelişkisini gündeme getirerek sahadaki değişime bakmak istemediler.

Benzer bir körlüğün Amerika seçimleri dolayısıyla da ortaya çıktığını görüyoruz. Biden Amerika’sının Türkiye’ye daha sert müdahalelerde bulunacağını düşünerek sevinç gösterisinde bulundular. Hâlbuki dünya şaşırtıcı bir hızla değişiyor. Değişim salgın döneminde daha da hızlandı ve ülkelerin millî varlığını tehdit eder hâle geldi. Uluslar üstü yapıların işlevini yitirdiği bir siyasî düzensizlikte başının çaresine bakmak hayatî derecede öneme sahiptir. Bu açıdan Türkiye’nin yakın coğrafyasında, bir bakıma kader birliği içinde olduğu ülkelerle sıra dışı ilişkiler kurması anlık kararlarla açıklanamaz. Türkiye, yakın coğrafyasında kader birliği içinde olduğu ülkelerle birlikte güçlenecek. Bu, yeni bir sistemdir. Örneğin Güney Kafkasya’da Azerbaycan’ın güçlenmesi Türkiye için de olumlu sonuçlar üretecektir. Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesinin özellikle Batılı başkentlerde rahatsızlık uyandırması oldukça önemlidir. Bu açıdan belirli çevrelerin Türkiye ve Azerbaycan arasında geliştirilen ilişkilerden memnun olmadığını söyleyebiliriz.

Türkiye’de muhalefet cenahının muhafazakâr bir dünya tasavvurundan vazgeçmek istemediği açıktır. Hadiseler baş döndürücü bir hızla akıp geçiyor fakat muhalefet cenahından yeni bir görüş duyulmuyor. Aynı kavramlar sürekli tekrar ediliyor ve her yeni vak’a eski görüşlere göre yorumlanıyor. Bu da “muhafazakâr muhalefet” ağının genişlemesine yol açıyor. Bunun tahmin edilmeyen ve görülmeyen bir değişime yol açtığını özellikle belirtmek isterim. Muhafazakâr muhalefet ağı farklı ideolojik geçmişe sahip olan kesimleri bir araya getirerek genişliyor. Aynı kavramları sürekli tekrar ederek yeni vak’aları eski görüşlere göre yorumlayanlar farkında olmadan kendilerini dönüştürüyorlar. Millî varlığı tehdit eden unsurlar görülmediği için hayalî düşmanlarla boğuşarak gerçeklikten uzaklaşıyorlar. Bunun neticesinde şaşırtıcı birliktelikler ortaya çıkıyor. Muhafazakâr muhalefet ağının genişlemesi ile kast ettiğimiz bu şaşırtıcı birlikteliklerdir.

Amerika, İngiltere, Fransa gibi sömürgecilik döneminin güçlü ülkeleri Sovyetler dağıldıktan sonra Türk ve İslam dünyasında yeni bir işgal ve istilaya girişti. Bu işgal ve istila bağımlı devlet ve sivil yapılarının öne çıkmasına imkân verdi. Yeni liberal düzenin bir sonucu olarak Batılı ülkelerle kurulan ilişkiler yerel yapıların küreselleşmesini sağladı. Uluslar üstü kurumlar ve sivil toplum ağları yerel yapıların küreselleşmesini hızlandırdı ve gayr-i millîlik zihniyet biçimi hâlini aldı. Fakat 2008 küresel ekonomik krizinden küresel liberal düzenin sınırları da belli oldu. Yeni emperyalist düzenin sınırları yerel yapılar için de yolun sonuna işaret ediyordu. Uluslar üstü kurumların işlevsizleşmeye başlaması ve bölgesel işbirliklerinin artması ilk etkisini küreselleşen yerel yapılar üzerinde gösterdi. Fakat örgütlü varlıkları zarar görse de zihniyet biçimleri ayakta kaldı.

Bundan sonraki zamanlarda hadiseler baş döndürücü bir hızla akıp geçmeye devam edecek. Sovyetlerden sonra Amerika’nın öncülüğünde kurulan sistem çökmek zorundaydı. 1990-1997 yıllarında İngiltere’de başbakanlık görevinde bulunduğu zamanda yeni sistemin kurulmasını sağlayan aktörlerden biri olan John Major’ın sözleri de bu çöküşü doğrulamaktadır. Major “ulusal çöküşten bahsederek İngiltere’nin büyük bir güç olmadığını, küresel nüfuzunun geçmişe dayandığını” söylüyor. Elbette bu sözler yoruma açıktır ve söyleyenin kast ettiği ile bizim anladıklarımız arasında farklar olabilir. Zira bahsi geçen devlet kolonyalizmin ağababasıdır.

Türkiye ile birlikte coğrafyamızın temel sorunlarını, bağımlı devlet ve sivil yapılarının emperyalist merkezlerle kurulan ilişkileri üzerinden ele almamız gerekir. Gayr-i millî yapılar, farklı grupları içine alarak küresel ilişki ağları içinde kendini yeniden inşa etmektedir.

#İslam
#Azerbaycan
#Türkiye
#Rusya
#Kafkasya
#Amerika
#İngiltere
#Fransa
#Sovyetler
3 yıl önce
Muhafazakâr muhalefet, genişleyen ilişki ağları içinde kendini yeniden inşa etmektedir
Başarısızlık nerede başlar?
Sözde filozof
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı