|
Âh, elhamdülillah, eyvah…

Kork o mahkemeden ki hâkimin kendisi şahittir buyrulmuş. Öyle bir şahit ki; bırak elden gizlemeye çalıştığını, senin senden gizlediğinden dahi haberdar! Öyle bir hakim ki ne bir eksik ne bir fazla hardal tanesine varıncaya kadar her bir şeyin hesabının görüleceği din gününün sahibi!

Âh, elhamdülillah, eyvah!

Şahitsiz dava kazanılmaz; hakimin şahit olduğu mahkemede haklı olmalısın, temiz olmalısın, doğru olmalısın ki berat edebilesin. Ötesi sen senin aleyhinde şahitlik edeceksin o gün; dilinin yapmadım dediğine âzaların yaptım diyecek dile gelip, korkulmaz mı?

Gün gelir hâkimi hatırlar korku içinde âh derim. Gün gelir mahkemeyi düşünür umutla elhamdülillah derim. Gün gelir nice bir davacıyı ve davalıyı düşünür eyvah derim.

Ahvâlime bakar âh derim.

Amelim yoktur, olanda da hayır yoktur, bilirim. Emretti diye yapmaya çalışırım ama yapıp ettiğime güvenemem. Eksiğiyle, noksanıyla kabul etsin diye niyaz ederim, o kadar, güvenemem.

Günahım çoktur. Tövbelerim bile tövbeye muhtaçtır, bilirim. Nehy etti diye kaçınmaya çalışırım ama nefsime uyarım bazı, gaflete düşerim, hata ederim, günah işlerim, insanım. Affına sığınırım, boynumu bükerim, rahmetine güvenirim.

Amelimin yokluğuna, günahımın çokluğuna bakar, din gününü hatırlar, sahibinden korkar, âh derim.

Ama

Gün gelir o mahkemeyi düşünür, umutla elhamdülillah derim.

Bazı davalarım vardır çünkü, mahkemesi ahirete kalsın istediğim. Din gününde görülmedik hesabın kalmayacağına itimadım tamdır; boynuzlu koçun boynuzsuz koçtan hakkını alacağı günün geleceğine imanım vardır. O güne kalsın isterim burada muallakta kalan kimi davalarım.

Bilirim çünkü; bazı dertler burada anlatılmaz, burada anlaşılmaz bazı meseleler. Kelimeye muhtaçsındır burada dava halli için; sesini çok çıkartmaya, ikna etmeye, güce, ulaşmaya, daha bilmem nelere nelere. Bazen derdini anlatacağın kişiye ulaşamazsın, bazen ulaşırsın takatin yetmez derdini ifadeye, bazen o sebepten susarsın, bazen bu sebepten. Yorulmak da susmaya dahildir, ‘ben nefsimi temize çıkarmam’ diyerek O’na sığınmak da. Yorulursun, kalbin yorulur. Dinlenmesi olmaz kalp yorgunluğunun, mevzular gelir geçer de sızısı kalır orada öyle, taze bir ağaca zalim bir çakıyla atılmış koca bir çentik gibi. Yaralanırsın.

Sükutunu gören haksız sanır seni bazen, sesinin çıkmayışının nice sebebi vardır bilmezler, seni senin yapmadığınla döverler sen bizimsin diyenler de bir şey diyemezsin bazen. Burası böyle bir yerdir, yaraların büyütür seni, çentiklerle çiçeğe durur kalbin.

Dişimi sıkarım, lâ havle çekerim, dayanamam iki söz de ederim ama bakarım ki mazlumum hâlâ; bakarım ki işlemediğim suçların günahını yüklemişler sırtıma, o mahkemenin varlığını hatırlar elhamdülillah derim.

Gün gelir davalıları ve davacıları düşünür eyvah derim.

Davalı olduğum hususlardan korkarım herkes gibi. Bilerek yahut bilmeyerek birinin kalbini kırmış, birini incitmiş, birinin hakkına girmişimdir, korkarım. Hesapların görüleceği o çetin günde zaten elimde avcumda yokken, olan da kulların hakkına gider de orta yerde öylece kalakalırsam diye korkarım.

Davacı olduğum hususlar gelir aklıma umutlanırım ama doyasıya elhamdülillah diyemem yine de. Benim kazancım bir başkasının zararı olacaktır orada, sevinemem.

Mesele kul hakkı olunca alacaklılarım buradayken haklarını helal etsin isterim, ve alacaklı olduklarım varsa, onlara dünyadayken haklarımı helal etmek! Ne güzel olur böylesi.

Ama

Alacaktan, verecekten, haktan, hukuktan öte bir niyazım vardır bazı meselelere dair. Bilinsin isterim neyin ne olduğu. O bilir, bilirim elbet ama kulları da bilsin isterim din gününde. Hepsi bilmese de bilmeden haksız yere beni mazlum eden bir sevdiğim varsa o bilsin hiç olmazsa, isterim. Sevdiğimle kucaklaşmak için isterim bunu, ondan alacağımla ceplerimi doldurmak için değil! Burada yarım kalan muhabbetin acısını orada çıkartabilelim diye isterim. Güzeldir bu, hamd ederim.

Ha bazı meseleler de var ki, kullar bilsin isterim. Kimin ne olduğu, kimin neyi ne için yaptığı aşikar olsun da burada bizi mahzun edenin haksızlığı orada bilinsin isterim. Bu istek hüzünlendirir, utandırır ama çok da hoşuma gitmez.

Kendimle söyleşirim, çıkamam işin içinden, boynumu büker ona yakarırım: Senin bildiğin yetsin bana ne olur, seni bilmek yetsin bana. Bilmekte de bildirmekte de senden gayrına muhtaç etme beni!

#mahkeme
#davalı
#davacı
2 yıl önce
Âh, elhamdülillah, eyvah…
2024 yılı için memurların bilmesinde fayda olan pratik güncel bilgiler
Asya ülkeleri matematikte neden daha başarılı?
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…