|
Sütunlar ağır kubbeler taşıyor üstümüze

Sorunların arttığı bir anda umudu diri tutmak için sıkça kullandığımız bir atasözü vardır: ''Su bulanmadan durulmaz''. Buna benzer nitelikte bir başka söz : ''Her kışın ardı bahardır.''

2011 yılından itibaren İslam dünyasında yaşananların ''bahar'' olarak adlandırılması da bundandır. Bahar, çiçeklerin açması ve meyveye duracak bir sürecin başlangıcıdır. Bahar bir umuttur yarına dair.

Bizler mevsim olarak sonbahardayız. ''Sonbahar ardı kıştır'' realite de doğrudur. Mevsimler bu şekilde birbirini takip eder.

İnsan hep bir umudu barındırdığı için, umutsuzluğa dair sözleri genelleştirmemiştir. Hatta olumsuz bir söz söylendiğinde karşılık olarak ''şom ağızlılık'' yapılmaması etrafında onlarca ifade üretilir.

İnandığımız değerler bize ''ümitsizliği haram'' kılmış. Ümitli şeyler düşünmeliyiz, lanet okuma yerine iyiliği, kurtuluşu ve merhameti önceleyen dualar etmeliyiz.

''Umutlu şeyler yazmalıyız/bir yaprağın düşüşünü değil/ bir çiçeğin açışını/umutlu şeyler yazmalıyız...'' Sözün kime ait olduğunu bilmiyorum, belleğimde kalmış ama sevdim.

Merkezinde yer aldığımız coğrafya sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Bu ilk değil ama diliyorum ki son olsun. En azından son olması için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Yaprakların düşmesine değil çiçeklerin açmasına katkı sağlamalıyız.

Bilirim sonbaharda her şey zordur. İlkbahar gibi yeni bir başlangıcı muştulamaz. Daha çok tükenişe veya sona erişe doğru gidişin ifadesidir. Ben mevsim olarak bu mevsimi severim. İlkbahar ve yazdan biriktirdiğiniz her ne varsa son demidir bu mevsim, ardı kıştır. Kıymetini bilmek gerekir ve bu son bir bahardır.

Evet, sonbahar, kaotik bir dönemde geldi. Bunu fırsata çevirmek gerekir. Gecenin derin siyahlığı şafağın sökme anıdır.

Tüm umutları yeşertme adına yeniden düşünmeliyiz. Bize yapılanlara karşılık öfkemizde haklı olabiliriz ama öfkemize yenilmemeliyiz. Bilmeliyiz ki hepimiz bir sınavdan geçiyoruz.

Bu son bahar, ardı kış. Bu mevsimde her şey zor gelir insana, Bu mevsimde aşk, ayrılık ve ölüm de zordur. Adı üstünde bu ''son'' bahardır.

Bizim yeryüzü serüvenimizin bir anlamı var. Biz O''nun elçisine indirilenlere eksiksiz tâbi olduk, teslim olduk. O bize ''Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun'' diye buyuruyor.. (Maide: 8)

Hacı Bayram-ı Veli ''Hiddet ve kin, hakîkatleri gören gözleri kör eder. Öfke, iyi düşünmeyi daraltır, yanıltır'' diyerek nasihat ediyor.

Biz yürüyüşümüze Horasan Erenlerinin ilhamıyla başladık. ''En sevgiliye'' ulaşmanın yolu O''nun elçisinin ayak izlerini takip etmekledir.

Horasan Erenleriyle Anadolu''yu yurt tutmuş milletin manevi önderi Şey Edebali ''insanı yaşat ki devlet yaşasın'' der. O milletinden yetkiyi almış önderlere nasihat eder. Biz onun nasihatlerini yol azığı olarak aldık.

''Ey Oğul! Beysin, bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül alma sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Acizlik yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...''

''Ey Oğul! Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...

Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı.. Allah (c.c.) yardımcın olsun...''

Her soluk aldığımızda damarlarımızda bu sözleri dolaşmakta, her adım attığımızda yüreğimizde bu sözler ilham olmaktadır.

Sütunlar ağır kubbeler taşıyor üstümüze.

12 yıl önce
Sütunlar ağır kubbeler taşıyor üstümüze
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle