70’li senelerde Erbakan Hoca, propagandalarında modernleşme azim ve kararlılığında olan milletimizin en hassas meselesi olan
sanâyi hamlesinin bayrağını
yükseltiyordu. Doğrusu o bayrak hanidir yerlerde sürünmekteydi. Kurucu modernistler, modernleşmenin en kalbî meselesi olan
sanayileşmeyi başaramamış; bu açığı da meseleyi kültürel bir savaşa tahvil ederek
kapatmak istemişti. Sanayileşmenin başarılamamasının yegâne sebebi, kültürel ve zihnî olarak buna hazır olmamamızdı. Sanayileşme nihâyetinde bir mühendislik meseleydi; ama bunun başarılabilmesi için esaslı bir zihniyet devrimine ihtiyaç vardı. O da, kültürel bir seferberlik ile sağlanabilirdi. Din, gelenek ve hurâfelerin zihniyet dünyâmızdan kovulması evveliyetli bir meseleydi. Hâsılı,
Mekteb-i Mülkiye ve Mekteb-i Harbiye modernistleri,
şu veyâ bu sebeple başaramadıkları bir ev ödevini başka bir evveliyete dayandırarak başlarında atıyorlardı. Beyaz Türkler olarak anılan bu çevrelerin günümüzde yaşadıkları kültürel kütleşmede esas rol oynayan da bu savsaklamadır. Anlayamadıkları husus,
Mekteb-i Mühendishâne’nin
târihsel-kültürel dünyâsıydı. Esâsen mühendislik âlemi başından beri
statik-dinamik dengesiyle düşünen
bir iklime sâhip olagelmiştir. Yâni
mühendislerin zihin âlemine, bir sevk-ı tabiî olarak içkin olagelmiştir. Bir mühendisin katıksız, radikal bir devrimci olması biraz da tuhaf bir durumdur. Muhtemelen onun bu durumu kendisini, arkadaşlarının pek çoğunun gözünde,
dinamik hesapların büyüsüne kapılmış, statik hesapları gözden kaçırmış bir fanatik;
daha mühimi aldığı tedrisâtın hakkını vermekte gaflete düşmüş bir kişi mertebesine düşürecektir. Yâni mesele şuydu:
Mülkiye ve Harbiye ittifâkına bağlı modernistler, modernleşmenin Mühendishâne cephesiyle derin bir çelişki içindeydiler.
Nitekim, Süleyman Demirel, Necmeddin Erbakan ve Turgut Özal gibi İTÜ’lü mühendisler nesli, modernleşmeyi bürokratik eksenden çekip, meşrebi ve mezhebi muhafazakârlık olan mühendisliğin potasına yerleştirmek için büyük bir mesâi ortaya koydular. (Hoş, devrimci ODTÜ mühendisleri ise ancak meslek odasını elinde tuttu; zaman içinde alabildiğine sekterleşti ve İTÜ’lülere karşı kategorik bir istemezükçü blok kurmaktan geri kalmadı).