|
Hayriye Nine ve Türkiye algısı

Zaman hızla akıp gidiyor. 20. yüzyıl geride kaldı. Nerdeyse 21. yüzyılı da yarılamış olduk. Bu zaman dilimi içinde nice olaylara tanıklık ettik ve etmeye devam ediyoruz. Olmaz diye düşünülen ve 1000 yıl devam edeceğine inanılan eylemler yıl, ay ve gün içinde sona erdi. Her şey çağın diline uygun, baş döndürücü bir hızda gelişiyor. Sabahtan akşama veya akşamdan sabaha değişiyor. Bir an''da (one minute) verilen bir karar, yüzlerce hatta binlerce yıllık kanaatleri alt üst ediyor.

Uzun yıllar Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu coğrafyalarında gezindim. Gelişmeleri yerinde gördüm ve uluslararası sisteme muhalif birçok şahsiyeti tanıdım. Artık sınırların anlamını yitirdiği, iç sorun gibi söylemlerin karşılıksız kaldığı bir devri yaşıyoruz.. Her şey, herkesi ilgilendiriyor ve müdahale etme hakkı ortaya çıkartıyor; insan haklarından, ekonomik istikrara ve çevre sorunlarına kadar. Burada siyasi, ekonomik ve nüfus gücünüz, müdahale edilme ve iç işlerinize karışılma katsayınızı etkiliyor. Size yönelik müdahalenin, hafif atlatılması için tek etkili mekanizma sadece güçlü oluşunuzdur.

İnsanlığı etkileyen olaylar vardır. Bunlardan bazıları aynı zamanda dünya savaşlarına neden olmuştur. Hz. İsa''nın ve Hz. Muhammed''in (SAV) peygamber olarak gelişleri, Roma İmparatorluğu''nun bölünmesi, Doğu Roma''nın Hıristiyanlığı kabul etmesi, Haçlı Seferleri, Kudüs''ün geri alınması, Türklerin İstanbul''u fethi, Fransız İhtilali, seküler sürecin başlangıcı, sanayileşme, imparatorluk çağının sona ermesi, ulus devletlerin kurulması, Marksist ve kapitalist süreçler, demokrasi... ve Arap Baharı.

İçinde yer aldığımız coğrafya sancılı bir dönemi, bir alt üst oluşu yaşamakta. Bütün gelişmeler çağın diline uygun bir hızda olmakta, bir önceki gün bir sonraki güne benzememekte. Resmi ideolojiler değişmekte ve diktatörler devrilmektedir. 1989''da Sovyetler Birliği ve Yugoslavya''nın çözülmesi, soğuk savaş şartlarının ortadan kalkmasıyla başlayan bu süreçte, bazı ülkeler kısa bir zaman içinde istikrara yaklaşırken, bazıları istikrarsız bir duruma sürüklenmiştir. Şüphesiz bütün bu alt üst oluşlardan stratejik, politik ve kültürel konumu itibariyle en çok etkilenen ülke Türkiye''dir.

3 Ocak''ta Trabzon''a gitmiştim. Uçakta yanıma yaşlı bir kadın oturdu. Yolda sohbete başladık. Hayriye Nine Trabzonlu, merkeze bağlı Kisarna köyünde yaşıyor. Oğullarını, torunlarını ve torunlarının oğullarını görmek için İstanbul''a gelmiş ve köyüne dönüyordu.

-”Evlat, ben 100 yaşındayım” dedi.

Dile kolay 100 yıl. 1912''de doğmuş. 1912''de bu ülkenin sınırları Balkanlar''da; Sancak, Kosova, Arnavutluk, Makedonya, Batı Trakya, Girit, Ege adaları, Orta Doğu''nun tamamı; Irak, Arabistan, Yemen, Filistin, Lübnan, Ürdün, Suriye''den oluşmaktaydı. O zamanlar Libya''da Trablusgarp cephesinde İtalyanlarla savaşıyorduk. Balkan Harbi başlamak üzereydi. Orta Doğu''nun bugünkü siyasi önderlerinin dedeleri, Hayriye Nine ile aynı kimliğe sahiplerdi ve aynı ülkenin yurttaşıydılar.

Geçen zaman uzun değildir aslında. Yalnızca algılar değişmiştir. Bu ülke insanı, Saraybosna''nın, Priştina''nın, Üsküp''ün İstanbul''a Trabzon''dan daha yakın, Kilis''le Halep ve Hopa ile Batum''un arasındaki mesafelerin dakika ve saat dilimi içinde olduğunu daha yeni öğrendi. Yıllardır resmi öğretilerin ışığında Hayriye ninenin ülkesine yabancılaşmıştık. 2000''li yıllar, yürek coğrafyamıza geri döndüğümüz, uzaktakini yakın eylediğimiz yıllar oldu. Saraybosna''da, Kahire''de, Gazze''de, Şam''da, Tunus''da veya Bingazi''de karşılaştığınız herhangi bir kişi, sizinle olan tarihi ve akrabalık ilişkilerinden bahsedecek. Bugün bu ülkenin yurttaşı olarak, yeryüzünün hangi bölgesine gidersek gidelim, dün öykündüğümüz ülkelerin yurttaşlarından daha saygın bir konumdayız.

Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika''daki her gelişmeyle ilgilenmek zorundayız. Bugün Suriye''de olanların ilk muhatabı şüphesiz Türkiye''dir. Libya''da oluşan istikrarsızlığı çözmesi gereken de Türkiye''dir.

Tarihi görev ve sorumluluğunuz büyükse, yeryüzündeki her gelişmeyle sınanırsınız. Dolayısıyla Türkiye, Dünya''da olan bitene kayıtsız kalamaz/kalmamalı.

İnsan hayatında ilklerin büyük bir önemi var. İlk aşk ilk evlat, ilk yazı... İlkler, korku ve ümit arasındadır.

12 yıl önce
Hayriye Nine ve Türkiye algısı
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...