|
Komplolar şeffaflaşmayla aşılır

Gündem her gün yeni bir olayla sarsılıyor. Bir hesaplaşma dönemine girildiği konuşuluyor ve yazılıyor. Ülkenin gündemine düşen her olay sınırları aşarak Batı"nın da gündemini oluşturuyor. Sadece Batı"nın değil, Türkiye"yi izleyen ve örnek alan her ülkenin.

Gündemi sarsan her olay iki açıdan ele alınabilir:

Birincisi, güçlü AK Parti iktidarı 2002"den 2013"e kadar Türkiye"yi; bir açıdan bölgesinde rol model ülke haline getirmiş, diğer yandan da Türkiye"yi küresel aktörler arasında rekabet eder hale dönüştürmüştü. Bu durum bazı ülkelerin bölgesel çıkarları üzerinde bir tehdit oluşturuyor. Siyasi, ekonomik gelişmeler Batılıların dikkatini çekiyor ve bu gidiş engellenmeye çalışılıyor.

İkincisi, Türkiye artık gelişmiş ülkeler arasında yer almaya çalıştığı için bu ülkede gündem oluşturan her olay uluslararası düzlemde de dikkate değer gözüküyor.

AK Parti 2002"de seçim sathında üç söz verdi. Milletimiz bunları dikkate alarak oyunu kullandı ve AK Parti"yi 3 dönemdir tek başına iktidar yaptı. Bu sözler; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklardı. 3 Y olarak adlandırılmıştı. İktidara gelindiğinde 3 Y ile mücadele edileceği ifade ediliyordu. Temsil ettiği düşünce ve kuruluş felsefesi itibariyle verdiği sözleri en rahat yerine getirecek siyasi oluşum AK Parti idi.

3 Y ile mücadele edebilmenin tek yöntemi demokratik reformların yapılması, adaletin ve şeffaflaşmanın sağlanmasıyla mümkün gözüküyordu.

AK Parti iktidara geldiği ilk dönemde 1959"dan beri devam eden AB sürecini de ele alarak gece gündüz yasama ve yürütme çalışmalarıyla hızlı bir şekilde reformların büyük bir kısmını gerçekleştirdi. Reform yapma isteği ve reformlar sayesinde dünyada örnek gösterildi. Reformların ilk karşılığı AB ile müzakere sürecinin başlatılmasıyla alındı.

Ülkede yıllara baliğ sorunlar hızla çözülmeye başlandı. Demokratikleşmeyle siyasetin üzerindeki vesayet yapıları kaldırıldı. Böylece Türkiye klasman yükseltmiş ve dünyada gelişmiş ülkeler safında yer almak için önemli engelleri aşmaya başlamıştı.

Siyasi istikrar ve değişim hamleleri ülkeyi yatırım yapılması konusunda dikkat çekici bir hale getirmişti. Türkiye"nin siyasi ve ekonomik alanda gelişmesi halkla bütünleşmiş güçlü iktidar dönemlerinde olmuştu. Adnan Menderes"in Demokrat Partisi ve Turgut Özal"ın Anavatan Partisi bunun ilk örnekleriydi.

O dönemdeki gelişmeler Türkiye"nin gelişmiş ülkelerin oluşturduğu ittifakların içinde yer almasını sağlamıştı. AK Parti"nin reformcu kimliğiyle, gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafe daha da kısalmış, siyasi ve ekonomik olarak dikkate alınan ülke olmuştuk.

Cumhuriyet tarihi boyunca 3. Dünya ülkeleriyle yarıştırılan Türkiye artık gelişmiş ülke klasmanında yer alanlarla rekabet etmeye başlamıştı.

Bu gelişmeler Türkiye"nin hinterlandına dönüşü olarak değerlendirildi.

Türkiye"nin siyasi ve ekonomik gelişimi tahammül edilebilir değildi. Bu durum engellenmeliydi ve bunun için de komplolar hazırlanmıştı. Son birkaç yıldır iç ve dış siyasetteki gelişmelerin büyük bir kısmı doğal olarak bu tür bir anlayışla okunmaya başlandı.

Türkiye ekonomik açıdan olmasa da siyasi olarak gelişmiş ülkeler safında değerlendiriliyor. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan"daki her olay dünyayı ilgilendiriyor. Türkiye"deki her gelişme de artık dünyada izlenmeye değer gözüküyor. Her alanda küresel bir rekabet var. İddianız ölçüsünde sınanırsınız. Dolayısıyla ülkemizde gelişen olayları her zaman bir komplo olarak değerlendirmemek gerekir. Düşman veya komplo algısı kendi eksiklerimizi ve hatalarımızı görmemizi engelleyebilir. Değişimci ve reformcu kimliğimizi akamete uğratabilir. Çetelerle mücadelenin tek yöntemi adaletin ve şeffaflığın sağlanmasıdır.

Gelişmeler derin bir komplo ise; her yönüyle ortaya çıkartılmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Başbakan bu konuda kararlı duruyor.

Son gelişmelerde Başbakan"ın da söylediği gibi "olay adliyeye intikal etmiştir ve sonucu beklemek" gerekiyor. Sosyal medya ve köşe yazılarına bakıldığında hiç kimsenin iddianameyi beklemeye tahammülü olmadığı ortaya çıkıyor. Özellikle sosyal medya kullanıcılarının peşin yargıya ulaştığını görüyoruz. Hiç kimse peşinen suçlu ilan edilmemelidir. Hukuk herkes için bir gün gerekli olabilir.

Son olaylarda her şey iddia edildiği gibiyse yani yolsuzluk varsa buna karşı en sert tavrı Başbakan almalıdır. Bu konuda tavizsiz olacağına dair halka söz vermiştir. Zaman zaman bunun örneklerini de göstermiştir.

Olay eğer birilerinin iddia ettiği gibi örtbas edilecekse ben her zaman bu milletin irfanına ve idrakine güvendim; onlar doğru karar vereceklerdir.

10 yıl önce
Komplolar şeffaflaşmayla aşılır
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu