“Amerikan İç Savaşı’na 186 bin siyah katıldı. Özgürlük vaat ettiler. Alamadık…
İkinci Dünya Savaşı’nda ise 850 bin siyah savaştı. Özgürlük vaat edildi. Alamadık…
Şimdi, Vietnam’da yine aynı teraneler…
Bunca zamandır, elimize geçen tek şey ırkçı polis zulmüdür!”
*
7 Nisan 1968’de sarf edilen bu sözler, Kara Panter Partisi’nin kurucularından siyasi aktivist Bobby Seale’a ait…
O günden bu yana geçen 52 yıl boyunca da, ABD’de “siyahların eline geçen tek şey” ırkçı polis zulmü olmaya devam ediyor!
Minneapolis’te Siyahî George Floyd’un ırkçı bir polis tarafından öldürülmesiyle patlak veren devasa hadiseler sürüyor.
Öyle ki, protestolar sadece ABD ile sınırlı kalmadı, yerküremizin birçok yerine yayıldı.
*
Bütün yaşananlara rağmen, Amerikan polisi siyahları öldürmekten vazgeçmiyor!
Üç gün evvel, bu kez Atlanta kentinde…
Rayshard Brooks adlı Amerikan vatandaşı siyah adam, aracında uyuduğu sırada gözaltına alınmak istendi:
Direnen Siyah Amerikalı, olay yerinden kaçarken polis tarafından vurularak öldürüldü!
Atlanta karıştı; Emniyet müdürü istifa etti.
Irkçılık, ABD’nin genlerinde var.
Günümüzdeki ırkçılığın temelleri, Amerikan İç Savaşı’ndan sonraki yıllardan itibaren atıldı.
Amerikan Devleti’ni yöneten hanedanların veyahut seçkinlerin devasa servetleri; Afrikalı-Amerikalıların yani siyah kölelerin “emeğinin sömürülmesine” dayanıyor…
Amerika’daki ırkçılık; bu ülkedeki kölelik döneminde kurulan ekonomik, sosyal, kültürel düzenin farklı tarih dilimlerinde farklı maskeler, makyajlar, illüzyonlarla devam ettirilmesi isteği ve hedefiyle birebir alakalıdır.
Mesela…
Derin Amerika; yakın geçmişte Obama’nın başkanlığı ile siyah halkının ağzına bir anlamda “bir parmak bal çaldı!”
Hepsi, o kadardı: Yani, “görüntüden” ibaret bir siyasetten bir aldatmacadan bahsediyoruz…
Faşist, gaddar, zalim, katil Amerikan Polisi; Obama’nın iki dönemlik başkanlığı süresinde de yüzlerce siyahî Amerikan vatandaşını kasten öldürdü!
Dahası var: Barack Obama döneminde ırkçı polislerin katlettiği siyahların sayısı artmıştı!
ABD’deki son Siyah İsyan, dip dalganın ne denli kuvvetli olduğunu gösterdi.
Faşist Amerikan devletinin ırkçılığına karşı, çok uzun yıllardır biriken öfke, nefret ve kin…
Bundan sonrasında azalmaz, daha da artar!
*
Amerika’daki ırkçılık karşıtı ısrarlı ve dahi tutkulu protestoların, kölelik ve sömürgecilikle simgeleşmiş isimlerin heykellerine yönelmesi de fevkalade manidardır.
Boston’da Kristof Kolomb heykelinin kafası kopartıldı!
Floyd’un katledildiği Minnesota eyaletinin başkenti St.Paul’de Kolomb heykeli göstericiler tarafından devrildi. İsyancılar yıktıkları heykeli tekmelediler!
Malum heykeller, İngiltere’de de hedefte…
Kraliçe Elizabeth’in ülkesinde protestocular köle taciri Edward Colston’un heykelini nehre attılar!
Bir başka Köle Taciri Robert Milligan’ın Londra’daki heykeli de, imza kampanyasının sonucunda sökülmek zorunda kaldı…
Oxford’ta binlerce kişi sömürgeci Cecil Rhodes’un heykelinin kaldırılması için eylem yaptı.
Bitmedi: D’İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı dönemindeki Başbakanı Winston Churchill’in heykeli, Londra Belediyesi’nce korumaya alındı.
*
Churchill mi; İngiliz sömürgecilik tarihinin başat portresidir.
Heykelini koruma altına almasalar; Kraliçe, Taştan Churchill’ini yitirecek!
*
Velhasıl…
En başta ABD ve İngiltere olmak üzere bazı Batılı ülkelerde heykellerin yıkılması; çok farklı gelişmelerin başladığını işaretliyor!
