|
Türkiye’nin diplomasi karnesi: Antalya Diplomasi Forumu
Türkiye’nin son dönemde çeşitlendirdiği dış politika adımlarına daha yakından bakıldığında, bu girişimin arkasında devasa bir diplomasi trafiğinin olduğu görülmektedir. Özellikle 2010’lar ve sonrasında yoğun biçimde ittifaklarını çeşitlendiren Türkiye’nin bölgesel gelişmelere dair geliştirdiği perspektif küresel diplomaside Türkiye’yi pozitif ayrıştıran bir husus. Son günlerde kamuoyunda sıklıkla tartışılan Avustralya merkezli Lowy Enstitüsü’nün raporu, Türkiye’nin diplomasi alanında kat ettiği mesafeyi somut biçimde göstermektedir.
Küresel Diplomasi Endeksi başlıklı raporda
Türkiye, dünyada diplomatik ağı Çin ve ABD’nin ardından en geniş 3. ülke konumunda. 2002’de 163 temsilciliği bulunan Türkiye’nin 2024 itibarıyla bu sayıyı 261’e yükseltmesi önemli bir başarı. Hiç kuşkusuz sayısal verilerle desteklenen bu tablo, Türkiye’nin dünyadaki farkındalığını artıran bir etki de yaratmaktadır.

Son dönemde Rusya-Ukrayna savaşı, Libya iç savaşı ve Azerbaycan-Ermenistan gerginliğine kadar birçok konuda önemli roller üstlenen Türkiye’nin Gazze konusundaki hassasiyeti de önemli ölçüde sorun çözücü bir yaklaşım içermektedir. Garantörlük başta olmak üzere birçok konuda diplomatik kanalların işletilmesi gerektiğini ifade eden Türkiye’nin bu konudaki çabası, birçok kriz ve gerginliğe rağmen diplomasinin işletilmesi gerekliliğini savunmaktadır.

Antalya Diplomasi Forumu
Türkiye’nin diplomasi trafiğini en iyi şekilde yansıtan ve yıllar geçtikçe önemli bir kurumsal tecrübeye dönüşen Antalya Diplomasi Forumu, bu alandaki gelişimin en iyi gözlemlendiği yerlerden birisi. Cuma günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açılış konuşmasını yaptığı forumun en dikkat çekici başlıklarını Cumhurbaşkanı Erdoğan attı. Erdoğan’ın İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze topraklarında yaptığı soykırımda, uluslararası toplum ve kurumların acziyet içerisinde olduklarını ifade etmesi dikkat çekti. Bu konuda nihai ve mutlak adımlar atılamadığı gerekçesiyle mahcubiyetini de ifade eden Erdoğan’ın her hal ve şartta diplomasiyi kullandıkları ve sorunları çözmek için çaba sarf ettiklerini söylemesi önemli idi. Erdoğan’ın, küresel sistemin geldiği noktada uluslararası düzenin anlamını yitirdiğini ifade etmesi ise aslında konuşma içerisindeki en çarpıcı ifadelerden birisiydi. 21. yüzyılın refah, huzur ve barış açısından beklentileri karşılamadığı aksine bir buhranlar çağına dönüştüğü gerçeğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyan Erdoğan’ın haykırışı,
Filistin konusunda da gelinen noktayı bütün çıplaklığıyla göstermektedir.
Bölgesel Denklem ve Türkiye
100’e yakın ülkeden katılımın olduğu forumun en dikkat çeken panellerinden birisi de Hakan Fidan’ın başkan-lığındaki Mısır ile Filistin Dışişleri Bakanlarının olduğu paneldi. Panelde temel konu, İsrail terörünün sonlan-dırılması ve Ramazan ayı öncesinde bölgede bir ateşkes ilan edilmesi için gerekli koşulların oluşturulması idi. Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki’nin Gazze’deki gerçekliği bütün çıplaklığıyla resmettiği konuşması, içinde bulunduğumuz dramatik durumu gösteriyordu.
Maliki, Netanyahu’nun yardım bekleyen sivilleri katlettiği bir dünyada Batılı devletlerin çifte standardı
na dair eleştirileri, durumun bu noktaya gelmesinde Batı’nın ne denli
etkili bir aktör olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlattı.
Bütün dünyanın ateşkes ilan etme konusunda yetersiz olduğu bir durumda, adaletten bahsetmenin ne denli anlamsız olduğu da görülmüş oldu. Maliki’ye göre Netanyahu’nun sorunun çözümü bir yana savaşı bölgeye yayarak kendisini iktidarda tutmaya çalıştığını ifade etmesi, dikkat çekiciydi. Birkaç hafta içerisinde ateşkesin ilan edilememesi durumunda telafisi olmayan insani krizlerin yaşanmasının kaçınılmaz olduğu gerçeği de Maliki’nin temas ettiği hususlardandı.

Benzer çağrı ve eleştirileri dile getiren Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri de Türkiye ve Mısır arasındaki pozitif ilişkilerin Gazze sorununu çözmede büyük önem arz ettiğini ifade etti. Şukri’ye göre iki ülke arasındaki kültürel ve siyasi bağlar, sorunların çözümü noktasında irade göstermeyi kolaylaştırmaktadır. İsrail’in saldırılarının durması adına diplomatik kanallara işaret edilmesi ve bölgedeki etkili ülkelerin bir araya gelmelerine yönelik vurgu ve beklentiler, panelin ana temaları arasındaydı.

“Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak” başlığı ile yapılan üçüncü Antalya Diplomasi Forumunda, Filistin’in yanı sıra birçok başlığa işaret edilen paneller de yapıldı. Gıda güvenliği ve iklim krizi gibi akut gündemlerin dışında bölgesel ve küresel krizlere yönelik yeni yaklaşımlar da tartışma başlıkları arasında idi. Çağın güncel gelişmelerine bigâne kalmayan forumda dikkat çeken panel başlıkları arasında “uzay diplomasisi” ve “yapay zekâ ve diplomasi” gibi bağlamların da yer alması bu alandaki farkındalıkların boyutunu gösterme adına önemli idi.
Terörle mücadele ve göç gibi acil gündem başlıklarının da tartışıldığı forumdaki en önemli çıktı, kriz dönemlerinde diplomasinin her halükarda işletilmesi gerekliliğinin vurgulanmasıydı.
Bu anlamda forumda hem bölgesel hem de küresel örgütlerin rolü üzerine yeniden düşünülmesi yönündeki kuvvetli vurgular, sorunun tespiti ve çözüm haritası anlamında da önemli bir yol haritası ortaya koymaktadır.
#Diplomasi
#politika
#Turgay Yerlikaya
2 ay önce
Türkiye’nin diplomasi karnesi: Antalya Diplomasi Forumu
Suriyeliler konusunda “büyücü”nün söylediklerini sorgulamaya çalışmak (1)
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi