|
Ekonomik modelde insan yok

Uluslararası dev şirketlerin “krize girdik” bahanesi ile bir anda 10 bin kişiyi işsiz bırakması ekonomi sayfalarında tek sütuna 10 cm yer alırken, başka bir dev şirketin yeni ürün haberi ile CEO''sunun parlak sözleri sayfanın manşetini kaplıyor.

Eğitimden spora, ekonomiden siyasete, skora bakılan bir dünyadayız.

Veliefendi''de koşan atların yarışı önde bitirmesi önemli, atın kendisi değil.

At sadece sonuca götüren bir araç.

Küreselleşen dünyadaki yeni ekonomi modelinde de öyle.

Siz bakmayın çalışanın ne kadar önemli olduğuna dair yapılan söylemlere. Başarıya götürdüğü oranda değerlidir çalışan, Veliefendi''de koşan at gibi.

Koşamıyorsan vurulur ve tasfiye edilirsin.

* * *

Tuzla tersanelerinde taşeronların eline bırakılan işçiler ayda ikişer ikişer feda ediliyor.

Ne için?

İhracattaki başarıların devam etmesi için.

Dünyada gemi üretiminde ilk 3 içinde olalım yeter.

İhracat kanlı mı kansız mı önemli değil, başarı önemli.

* * *

Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı''nın (UTESAV) hafta sonu düzenlediği sempozyumda değerleri merkeze alan, bütün insanlığı kuşatan yeni bir ekonomik modelin ortaya konulması gerektiği vurgulandı.

Akademisyenler ekonomik kalkınma sürecinde insanlık tarihini üç safhaya ayırıyor.

Geleneksel dönemde ekonomi ve ahlak içe içe olduğu için ekonomik davranışları ahlak yönlendiriyor.

Modern dönemde ahlak, din ve ekonomik davranış arasında uçurum ortaya çıkıyor. Buna sekülerleşme ya da dünyevileşme diyoruz.

Bu dönemde yegane amaç kâr haline geliyor.

Bu davranış kısa vadede kapitalistlere yüksek kâr sağlıyor gibi gözükse de uzun vadede, toplumun ve çevrenin tahribine yol açan büyük bir tehdit haline geliyor.

Üçüncü safhada ise ahlaki değerlerin rehberliğinde ekonomik kalkınmanın yeniden oluşturulması gerekiyor.

ABD''de başlayıp bütün dünyaya yayılan ekonomik kriz dalgası üçüncü safhanın aciliyetini ortaya koyuyor.

* * *

Değerler ışığında servetle ilişkimizi yeniden tanımlamak zorundayız. Servet bize emanet. Onun mülkiyeti her ne kadar bize ait olsa da, tamamını tüketme hakkına sahip değiliz.

Sadece ihtiyacımız kadar kullanıp geriye kalanı diğer insanlar için kullanmamız gerekir.

İnsanlık temelli bir ekonomik model gerekiyor.

UTESAV iş dünyasının arka planına ışık tutuyor

Erdemli İşadamı Projesi, Beyin Fırtınası Toplantıları, Haliç Buluşmaları gibi projeleriyle olayların ve olguların arka planlarını değerlendiren UTESAV''ın çalışmaları iş dünyasındaki gelişmelere ışık tutuyor. Milli ve manevi değerlerin Türkiye''de ikinci planda kaldığını vurgulayan UTESAV Başkanı İsrafil Kuralay, hızlı bir şekilde dünyaya açılırken yeni ekonomik kavram ve kuruluşlarla da tanışıldığını vurgulayıp şuna dikkat çekiyor: “Kavram ve kurumlar bütün boyutlarıyla irdelenirken, değerlerimiz açısından ne ifade ettikleri konusunda çalışma yapılmadı.”

Osmanlı para vakıfları bankalar gibi çalışmış

Osmanlı dönemindeki para vakıfları tıpkı bankalar gibi güçlü kuruluşlardı. Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hamdi Döndüren, Osmanlı''da Para Vakıfları adlı bildirisinde önemli açıklamalarda bulundu:

İlk para vakfı Fatih Sultan döneminde yeniçerilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş. 1456-1546 yılları arasında vakfedilen para 18 milyon akçeye ulaşmış. Bunlar esnafın tüccarın ihtiyacını gidermek için kredi olarak kullanılmış. 1539- 1878 yılları arasında 3951 para vakfı ortaya çıkmış. Para vakıfları banka gibi işletilmiş.

Tanrı, dolu ellere değil, temiz ellere bakar. Syrus
16 yıl önce
Ekonomik modelde insan yok
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu