Leb Rostens'a göre dünyada en güç iş, işsiz gezmektir.
De Laterne de “
” der.
Jacques Benigne Bossuet ise işin bizi can sıkıntısı, kötülük ve ihtiyaç gibi,
ten uzak tuttuğunu söyler.
ise başka bir boyuta dikkat çeker.
Ona göre yalnız işsiz adamlar değil, daha iyi işler yapabilecek olanlar da başı boştur.
*
Gelişmiş ülkeler
biz 27 çeyrekten bu yana yüzde 5 ortalama ile büyüyoruz.
Bu büyüme rakamı iyi mi?
Küresel ekonomiye göre iyi, Avrupa ülkeleri ve ABD'ye göre çok iyi. Ama bize göre kötü.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen İhracat Zirvesi'nin açılışında konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin ifadesiyle;
Türkiye yüzde 4,5'ler seviyesinde olduğu zaman yerinde sayan bir ülkedir.
Türkiye yüzde 4,5'ler seviyesinde olduğu zaman işsizliği düşmeyen bir ülke demektir.
*
Neden?
Birincisi nüfustan kaynaklanıyor; Her yıl iş aramaya çıkan insan sayısı yüksek.
İkincisi işsizlik stoku yüksek.
O yüzden de bu büyüme hızı bizi kesmiyor.
Bu büyüme hızı bize az geliyor.
Nüfus artış hızımız, yani net doğum oranı hariç… Türkiye olarak biz ortalama
*
Ağustos ayı işsizlik rakamları dün açıklandı. İşsizlik 1,2 puan artarak yüzde 11,3 seviyesine çıktı.
İşsiz sayısı 435 bin kişi artarak 3 milyon 493 bin kişiyi buldu.
Temmuzda işsizlik oranı yüzde 10,7 olarak gerçekleşmişti.
Ağustosta tarım dışı işsizlik 1,3 puanlık artışla yüzde 13,7 olarak tahmin edildi.
15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 1,6 puanlık artışla yüzde 19,9 olarak gerçekleşti.
Bunun bir çok anlamı var:
Her beş gençten biri başkasına muhtaç.
Her beş gençten biri veren el değil alan el.
Her beş gençten biri üretici değil tüketici.
Her beş gençten birinin iş-aş ve eş umudu az.
Her beş gençten biri kendini çöp gibi zannediyor.
Her beş gençten biri devletin kaybettiği milli değer.
*
Fiziksel olarak uykusuzluk, baş ve mide ağrıları, vücut direncinin düşmesi, vb. gibi çeşitli somatik rahatsızlıklara yol açar.
Çalışırken işsiz kalmak veya işgücü piyasasında iş bulamamak insan hayatında derin izler bırakan bir olaydır.
*
Ekonomik güvencenin ve hayatı idame ettirebilmek için gerekli gelir kaynağının kaybı
“Ailenin geçimini sağlayan kişi” rolünün sona ermesi
Zaman duygusunun ve buna bağlı düzen algısını kaybetme
Bireysel (kariyer) ve sosyal (kabul görme) mesleki perspektifin yok olması; bunun yerine sosyal açıdan dışlanmışlıkla karşı karşıya kalma.
İş ortamındaki ve sosyal çevredeki sosyal ilişkilerden yoksun kalma.
Bir yaşam ifadesi ve bir şeyler yapma veya işe yarama duygusunun tatmin yeri olarak işteki meşguliyetin yitirilmesi.
Topluma yararlı olma duygusunun kaybı.
*
İşyeri, işbirliği kurma, dayanışma ve paylaşma gibi sosyal yeteneklerin gelişmesine aracılık eder.
İş, çalışan insan ve ailesine bir sosyal statü sağlar.
İş, insanın kendisine saygısının, toplum için yararlı bir şeyler gerçekleştirme duygusunun önemli bir kaynağıdır.
İnsanda bir aidiyet ve kimlik duygusu oluşturur.
Çalışma yaşamı, insanın belirli bir düzen içerisinde yaşama ihtiyacına cevap verir.
İş, sağladığı gelir ile iş dışı yaşamın da maddi temelini oluşturur.
Bireyin kişisel saygınlığını geliştirmesine yardımcı olur.
Bu tatmin sadece iş yaşamıyla sınırlı kalmaz, genel yaşam tatmininin de artmasına neden olur.