|
Bayram ve endişeli modernler

Bir Kurban bayramını daha hayırlısıyla idrak ettik. Bayram hayatın ayrıştırıcı temposuna verilen bir fasıla... Bu fasılda insanların hayatları mucizevi biçimde birbirine ulanıyor, ayrıştırıcı bütün unsurların bir bayram havası içinde birbirine katışmasına şahit oluyoruz.

Mutlaka bayrama katılım farkı yine de bir fark bırakıyordur.

Bayrama ne kadar katıldığımıza bağlı olarak, bayram, kendi kurduğu sahne içinde herkese önceden belirlenmiş ve her yıl tekrar tekrar dağıttığı rolü tazeliğinden hiçbir şey kaybetmeksizin yeniden dağıtır. Kimse kendi rolünde en ufak bir acemilik çekmeksizin bir yıl önce kendisine tevdi edilmiş rolü yeniden üstüne alır. Bir yıl içinde ortaya çıkan farklar bir defalığına da olsa aradan çekilir ve varlığın anlamına iade olunuruz. Onun için adına iyd denir. Her şeyin aslına avdetini, tarihin başladığı yere dönüşünü, insanın zihninin ve bilincinin formatlandığı noktaya avdetini, her insanın bir İbrahim olarak kendi İsmailini bulacağı, her Adem''in Havva''sını tanıyacağı Arafat noktasını ifade eder.

İnsanın kendi benliğinin, ulusallığının, etnisitenin hatta dar dindarlığının zindanlarından çıkıp başka insanlarla başka varlıklarla buluşmasının yollarını en işlek haliyle açan bayramlar Allah''ın insanlığa en önemli lütuflarındandır. Kuşkusuz bu yollara ne kadar çıkıyor olduğumuz, bayrama ne kadar katılıyor olduğumuz ayrı bir konudur. Ancak yine kuşkusuz, bayramların muhteşem tarafı biz ne kadar katılmakta dirensek de bizi içine çeken, bizi dışında bırakmayan bir işlevi de kendiliğinden deruhte ediyor olmasıdır. Gelip kendi zamanını ve kendi atmosferini hâkim kıldığında kimsenin başka bir zamanda yaşamasına imkân olmuyor.

Ancak öyle de olsa, bütün bu bayramlar da insanın iradesini elinden alan şeyler değil. Hele insanın siyasal farklılaşmasını insanın iradesini bağlayacak şekilde gideriyor değil. Kaldı ki bayramların birlik-beraberlik söylemlerini siyasi sorunları örtbas etmek üzere kullanmak gibi bir tehlike de her zaman var olmuştur. Var olan sorunları önemsizleştirmek ve çözümsüzlüğüne teolojik bir muhteva ve zorunluluk atfetmek gibi bir akla da hizmet etmesi mümkündür.

Bu sakıncanın farkında olarak KONDA Araştırmadan Bekir Ağırdır''ın Mehtap TV''de Tersi ve Yüzü''nde “endişeli modernler” üzerine söylediklerini dinlerken Türkiye''de bu kadar güçlü bayram geleneklerine rağmen yaşam tarzı farkından oluşan bu kadar birbirine yabancı dünyaların nasıl mümkün olabildiğini düşünmekten kendimi alamıyorum.

“Endişeli modernler” deyimi KONDA araştırmanın bellibir sosyal grubu ifade etmek üzere ürettiği bir deyim. Bekir Ağırdır KONDA''nın bütün araştırmalarını bizzat yürüten ve sahadan özenle topladığı veriler üzerinde olağanüstü nitelikli derin ve ufuk açıcı değerlendirmeleriyle göze çarpan bir araştırmacı. Son zamanlarda yoğunlaştığı alan “endişeli modernler”. Belki tam olarak yüzde 42 denen kesimin tamamı değil ama o kesim içinde eğitimli, merkezinde içki ve yüksek tüketim bulunan bir yaşam tarzıyla temayüz eden insanlar. Bu insanlar hakkında yaptığı tahliller onları anlamaya çalışanlar için çok aydınlatıcı. Burada tespitlerini ayrıntılarıyla anlatmak mümkün değil ama yaptığı bir tespitin özellikle altını çizmek gerekiyor.

Endişeli modernler arasında her biri mesleğinin zirvesinde olan, yaptığı işle ilgili dünyadaki bütün gelişmeleri en son güncelleşmiş haliyle takip eden ve bunu mesleklerine olağanüstü bir hızla yansıtan bir kesim var. Bu kesimler meslekleriyle ilgili terminoloji ve anlayış konusunda alabildiğine gelişmelere açık iken, mesailerini bitirip sosyal hayata katılarak bir siyasi değerlendirme yaptıklarında kullandıkları dil ve terminoloji altmışlı ve yetmişli yılların ötesine geçemiyor. Bu konuda alabildiğine yavaşlar. Bir yanlarındaki aşırı açıklığa mukabil bir yandaki aşırı kapalılığın oluşturduğu çelişkili durum başlı başına ciddi sosyal ve psikolojik analizler gerektiriyor.

Bu tespiti kuşkusuz “endişeli modernler” hakkında bir klişe bilgi üretip zaten var olan mesafeleri artırmak için yapmıyor. Aksine bu mesafeyi anlamak veya anlamak isteyenlere yardımcı olmak istiyor Ağırdır. Bunu özellikle önemsiyor çünkü bu insanların eğitim seviyelerinden dolayı sahip oldukları son derece güçlü ve zengin know-how aradaki bu mesafeler yüzünden toplumun genel faydasına açılamıyor.

Sadece bu da değil tabi, başka vesilelerle yapılan başka araştırmalarda da teyit edilen bir ilişki, bilginin bugünkü mahiyeti ve gerçeği üzerine de yeniden ve yeniden düşünmemizi gerektiriyor. Soru şu: İnsanların eğitim düzeylerinin artışı ile demokrasi, insan hakları, diğergâmlık gibi değerlere uzaklaşmaları arasında neredeyse görünür bir doğrusal ilişki nasıl var olabiliyor? Bu çelişkiyi aşmanın bir yolu olmayacak mı?

13 yıl önce
Bayram ve endişeli modernler
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık