|
Erdoğan’ı devirmek için milletin desteğini kırmaları gerekiyor
Gezi Parkı Kalkışmasının bütün bir ülkeye karabasan gibi çöktüğü bir anda üç beş delikanlı, kalabalığın arasına girerek Taksim meydanında ve bütün Türkiye’de bu işlerin böyle gitmeyeceğini gösterdi. Erdoğan’a muhaliflik bahanesi ile ülkeyi emperyalizmin müdahalesine açık edenler için ise saatler geriye işlemeye başlamıştı. Bu üç beş delikanlının çıkışı pek de alışık olduğumuz bir şey değildi,
siyasî gücün imkanlarını kullanarak semirenler Erdoğan’ı teslim olmaya zorluyor ama kenarda duranlar inisiyatif almaya başlıyordu. Bunu da sabrın taşmakta olduğunu söyleyerek göstermişlerdi.
Yeni bir durum vardı ve kenarda durarak yeni bir yüzyılı daha kaybedebilirdik.

Bir tarafta devlet, diğer tarafta eylemci gençler varmış gibi bir hava estiriliyor ve buradan da yeni bir ideoloji oluşturmaya çalışılıyordu. Eylemlerle “haksız ve yersiz bir rekabet” oluşuyor; demokrasi, özgürlük, hak ve hürriyetler gibi kavramlar havada uçuşuyordu. Yapay karşıtlıktan en çok, FETÖ adıyla tescillenen bağımlı yapı güç devşirmiş, yıllar içerisinde zihniyet dünyamız ABD ekseninde yeniden formatlanmıştı. Üç beş delikanlının meydana çıkarak sabrın sonuna işaret etmesiyle birlikte Gezi Parkı kalkışmasının nihayete ereceği anlaşılmıştı.

ERDOĞAN’IN ETRAFINDA ŞEKİLLENEN MİLLET DESTEĞİ
Gezi başarısız oldu, Türk milletinin Erdoğan’a verdiği desteği bir türlü kıramadılar.
Erdoğan’ın etrafında yeni bir fikir doğmaktaydı. Bu yeni fikir, geleneksel ideolojilerin üzerinde yeni bir duruma işaret etmekteydi.
Oyun bozulmuştu ve FETÖ gibi bağımlı yapılara alan açan yapay karşıtlıklar hükmünü yitirmeliydi. Bu sebeple 17-25 Aralık ve MİT Tırları operasyonlarında FETÖ’cüler ilk defa kendilerini açık etmek zorunda kaldılar. Gezi’de yeniden laik ve anti-laik gruplar arasındaki karşıtlıktan güç devşireceklerdi. Erdoğan pes etmedi ve kurulan bu yapay karşıtlığın hükmüne son verdi. İlk defa bir lider ile milleti arasında seçimleri de aşan doğrudan bir temas kurulmuştu. Bu da din üzerinden örgütlenmiş bağımlı
yapıların, yerli ve millî olan karşısında kaybetmesi anlamına geliyordu.
Türk siyasî hayatı üzerine çalışanların fark etmediği de bu çatışmanın mahiyetidir. 12 Eylül sonrasını bilenler muhakkak hatırlayacaktır, İslâmî hareketler içinde muazzam bir ayrışma vardı. 15 Temmuz gecesini o ayrışmanın da nihaî aşaması olarak görebiliriz.
BAĞIMLI YAPILAR, DİNİ VE MUKADDESATI
ARAÇ OLARAK KULLANDI
Din ve mukaddesatı bir araç olarak kullanan bağımlı yapılar, Erdoğan’a savaş açtı ama Türk milleti bu saldırıyı gördü.
Milletin Erdoğan’ı sahiplenme psikolojisini açıklayan birbirinden farklı yaklaşım biçimlerine tanık oluyoruz. Bu açıklamalarda
yerli ve millî damarın yeni bir düşünce olarak şekillenme sürecinin tam olarak izah edilmediğini söyleyebiliriz.
Tabandan gelen bir fikir, Türkiye’yi ve yakın coğrafyamızı değişime zorluyor. Bu, hakikaten, ideolojileri aşan bir gelişmedir. Erdoğan’ın sesinin önce yakın coğrafyamızın sokaklarında yankılanmasını başka türlü izah etmek mümkün değildir.
YERLİLİK VE MİLLÎLİK TABANDAN YÜKSELEN BİR FİKİRDİR
Tabandan gelen fikir Türkiye’yi ve coğrafyayı değiştirdikçe muhalif yapılarda büyük değişim yaşanıyor. Onlar da Gezi, 17-25 Aralık, MİT TIR’ları ve 15 Temmuz’dan sonra açık alanda kendilerini göstermek zorunda kaldılar. FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri ile teması üst seviye çıkardıkları gibi Türkiye’nin yükselişini önlemeye çalışan haricî devletlerle de açık işbirliğine gidiyorlar. Yukarıda da ifade ettiğim gibi Gezi sürecinde bağlantılar gizliydi ve deşifre olmaktan kaçınıyorlardı. Fakat onlar da açık alana çıkmak zorunda kaldılar. Taksim Meydanı’nda üç beş delikanlının meydana çıkıp bu işlerin böyle gitmeyeceğini göstermesi gibi sıradan vatandaşın siyasî sürece müdahil olması, hadiselerin seyrine uygundur. Erdoğan’a en etkili destek hâlâ sokaklardan gelmektedir.
Siyasî partilerin dâhil olduğu örgütlü bağımlı yapıların neredeyse tamamı Erdoğan karşıtlığında birleşiyor ve bunun karşısında Erdoğan’a gönül verenler sokaklardan sesini yükseltiyor.
Yaşlı bir Anadolu insanının Babacan’a davar bile güdemeyeceğini söylemesi gerçekten önemli bir gelişmedir.
MİLLET BOYUNDURUĞU KABUL ETMEYECEK

Mafya ilişkilerinin resmedildiği dizilerden fışkırmış tavırlarıyla sağa sola öfke kusan, vatandaşı boyunduruğa alıp küfreden ama herkese de ben yapmadım demeyi garantiye alacak kadar fütursuzca hareketlerle sokaklarda terör estirenlerin aşamadığı “barikatlar” tam da buradadır. Milleti aşamıyorlar. Eskiden bu işler çok kolaydı, bir emir gelir, her şey düzene konulurdu. Ama artık bu işler böyle gitmiyor. Karşılarında millet var.

#Taksim
#Gezi Parkı
#FETÖ
#Erdoğan
2 yıl önce
Erdoğan’ı devirmek için milletin desteğini kırmaları gerekiyor
Maalesef
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu
Terör örgütü elebaşı olarak İsrail portresi…