|
Jackson Hole ve yabancı paraya eksi faiz

FED’in yıllık toplantı sıklığı ve sayısı dinamik zamanlardan geçerken biraz seyrek ve az görünür. Mesela TCMB gibi her ay toplantı düzenlemez. Yılda 8 olağan toplantı planlar. O yüzden iletişimi biraz daha etkin kullanması gerekir. Mutad olan ve FED temsilcilerinin katıldığı etkinlikler de bu nedenle önem arz eder. Jackson Hole bunlardan birisidir.

Her yıl fikir alış-verişi için FED yöneticileri, ABD ekonomisi idarecileri, birçok ülke merkez bankacısı, ekonomistler ve diğer ilgililer 1982’den beri bu Ağustos etkinliğine katılır. Jackson Hole’un 1990’da Sovyet Bloku merkez bankacılarının katılımıyla soğuk savaşta sona gelindiği gibi önemli çıkarımlara da vesile olmuşluğu vardır.

Özellikle Powell’ın değerlendirmelerinden bir çıkarım yapmak adına piyasaların öngörüsünü artırmaya en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçerken bu yılki toplantı da önem arz ediyordu. Üzerine epey senaryo yazıldıktan sonra nihayet bu hafta toplantı gerçekleşti.

Powell, 30 dakikalık beklentinin 10 dakikasını kullanarak kısa bir konuşma yaptı. Sonunda bir alkış kıymet olduysa da hikmeti nedir, gerçekten bilmiyorum. Çünkü açıklamaları piyasaları allak bullak etti. ABD borsaları sert düşüşlerle sınandı.

Konuşması beklentileri değiştirdi. ABD ekonomisi yeterince dara girdiği için FED’in sürdürdüğü faiz artışlarından Eylül’de geri duracağı düşünülüyordu. 25, 50, 75 baz puan derken FED hızlı bir faiz artışı kararlığı sergiliyordu. Fakat son artışla beraber artan resesyon endişelerine rağmen devam edemeyeceği düşünülmeye başlandı ve beklenti anketlerine yansıdı. Toplantıda Powell’ın açıklamalarından tam aksine faiz artışlarının devam edeceğine işaret etmesi denklemi senaryoyu değiştirdi. Piyasalardaki düşüş de senaryodaki bu değişimin bir yansımasıydı.

Powell’ın düşünce dünyasındaki referanslar piyasanınkinden farklı. Powell, ekonomideki küçülmeyi kabul etmiyor. Gayrısafi yurtiçi hasıla gelişmelerine dış alem ilişkilerinin, yani ithalat ihracat farkının, negatif etkisi hariç bakıyor. İşsizlik de sorumluluğu altında olduğu halde odağına sadece enflasyonu alıyor. Enflasyonla mücadelenin neden olacağı işsizliğe katlanılmalı diye düşünüyor. Çünkü buna değeceğine inanıyor. İletişimine bilanço küçültmeyi fazla sokmayıp faizler üzerinde duruyor. Çünkü asıl stratejisi dünyadan ucuza mal çekerek yurtiçi enflasyonu kontrol altına almak.

Neyi kastettiğimle ilgili Türkiye’nin ihracatında ABD’nin ikinci sıraya yerleşmiş olması yeterince fikir verebilir. AB ülkeleri, Irak, Rusya dururken geldi ikinci sıraya yerleşti. Şimdi bu yönlendirmesiyle birinci olmaya doğru ilerlediği anlaşılabilir.

Yani kararlarının ve yönlendirmelerinin bir biçimde Türkiye’ye etkileri oluyor, olacak. Bunlara değinmek istiyorum.

İlk evvela EUR/USD paritesi artık 1 eşitliğinin de altında kalıcı olacaktır. Türk işletmelerin Avrupa’ya ihracat tarafında parite kaynaklı avantajı kalmayacaktır. Ancak AB ülkeleri ile ticarette Türk işletmelerin pazarlık gücü artabilir. Avrupa’ya ihracatta en azından vadeliden peşine dönülebilir. EUR’dan USD’ye dönmek de önemli bir strateji olarak görülebilir. Ya da Avrupa, yerli paralarla ticaret başlığında adım atılabilir.

İkinci olarak emtia fiyatları düşecektir. Bu girdi maliyetlerini azaltabilir. Böyle bir dezenflasyonist etkinin ortaya çıkması ise üçüncü muhtemel etkisinin şiddeti tarafından belirlenecektir. Çünkü üçüncü etki olarak dolar kuru küresel ölçekte yukarı doğru ivmelenecektir. Dolardaki yükseliş emtiadaki düşüşten fazla olursa dezenflasyon oluşmayacaktır.

Tam bu bağlamda TCMB’nin yabacı para mevduata TL cinsi menkul kıymet karşılığı kararına paralel olarak SWAP ihalelerinin açılmasıysa dengeleri değiştirebilir. İhaleler kuru Türkiye’de dengede tutabilir. Eğer bankalar yabancı para mevduata karşılık TL menkul kıymet ayırmak yerine yabancı para hesapları, yurt dışı yerleşiklerin hesaplarını, vatandaşlık için açılan hesapları falan kovmazsa.

Kovmak akıllıca olmayacağından
belki bankalar, yabancı para mevduatta eksi faize geçmeyi değerlendirebilir.
Bu bir korku senaryosu değil, belki KKM için epey enerji ve kurda daha fazla istikrar demek.

Tüzel kişi mevduata güvence

TMSF mevduat güvencesinin gerçek kişiyle sınırlı olan çerçevesini genişletti. Finansal kurumlar ve kamu varlıkları dışındaki tüzelkişilikleri de kapsama aldı. Bu kapsam genişlemesi, döviz cinsinden mevduat güvencesinin küçük olması, bankalar üzerine bir endişe bulunmaması gibi nedenlerle asıl etkisini bankaların daha fazla mevduat sigortası primi ödemesi şeklinde gösterecektir.

Bankalar, Haziran verileriyle hesaplanırsa kabaca %30 civarı daha fazla prim ödemesi yapacak olmalıdır. TMSF prim hesabı 15 günde bir çalıştırılır ve eksik kısım bankadan tahsil edilir. Şimdi, ilk hesaplamada TMSF’ye yüklü bir giriş olacaktır.
TMSF varlıklarını
büyütecek bu düzenleme ile
piyasada kredi maliyetini artırıcı bir etki de oluşacaktır.
Ancak Merkez Bankası’nın krediye zorunlu karşılık ilişkisinde kredi oranını denkleme sokmuş olması bu etkinin gerçekleşememesine neden olacaktır. Bankalar karlılıklarının bir bölümünden daha böylece vazgeçmek durumundadır.

TMSF tahsil ettiği primleri işlettiğinden, artan varlıklarının DİBS piyasalarında ve kamu bankaları mevduatları üzerinde yapacağı etki ise hissedilecektir.


#FED
#TCMB
#USD
#ABD
2 yıl önce
Jackson Hole ve yabancı paraya eksi faiz
Tiyatroya karşı çadır tiyatrosu
Memur ticari taksi ortağı olabilir mi ya da işletebilir mi?
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu