|
İbn-i Fadlan"ı AB"ye sokmuşlar

AB''ye hazırlanırken, 13. Savaşçı gibi ''Father'' demeye başlamasak bile, ciddi bir tahavvül geçiriyoruz.

Filmin adı 13. Savaşçı. İbrahim Karagül bu filmden biraz bahsetmişti. Önceki akşam, Levent Gültekin''le bu akşam bir yere gidelim mi, gitmeyelim mi diye düşünürken, İbrahim Karagül 13. Savaşçı''nın Tarık Zafer Tunaya''da gösterildiğini söyledi. Kalktık gittik.

Ben, İbn Fadlan''ın Risale''sini daha önce okumuştum. Kültür dünyamıza büyük hizmetleri geçen Mehmet Şevket Eygi Bey, bu seyahatnameyi, başka bazı âsâr-ı atîkayı da dercederek Bedir Yayınları arasında neşretmişti.

İbn Fadlan, Abbasi Halifesi Muktedir''in Miladi 921 yılında İdil Bulgar Hükümdarı''na gönderdiği heyette bulunan ve seyahatle ilgili hatıralarını ''Risale'' adlı eserinde ölümsüzleştiren bir diplomat.

Aynı zamanda, kutuplara yakın yerlerde namaz kılma problemiyle ilk karşılaşan müslümanlardan biri. Seyahatnamesinden anladığım kadarıyla, yılın belli dönemlerinde Doğu Avrupa''nın kuzey kesimlerinde geceler çok kısa sürdüğü için, akşam, yatsı ve sabah namazlarının tamamını bir-iki saat içinde kılmak zorunda kalıyor.

İbn Fadlan, bu diplomatik seyahatinde dolaştığı Kuzey bölgelerinde yaşayan Rus, Türk, Bulgar ve muhtemelen İskandinav kavimleriyle ilgili çok kıymetli ve çok ilginç bilgiler veriyor.

Ruslar''ı anlattığı bölümde sabahları ev halkının aynı leğendeki suya hem sümkürüp hem de aynı suyla ağız çalkalamalarını ve yüz yıkamalarını hayretle tasvir ediyor.

Seyahatnamede, Bulgar Kralı''nın da müslüman olduğu söyleniyor. Bu görüşe, İbn Fadlan Seyahatnamesi''nden esinlenilerek çevrilen 13. Savaşçı filminde de itibar ediliyor.

13. Savaşçı, ortaçağ Avrupası ile ilgili en önemli ve en eski müslüman belgelerinden biri olan İbn Fadlan seyahatnamesinden aynen aktarılmış bir film değil.

Senarist, seyahatnamenin bazı bölümlerini ve İbn Fadlan''ın adını kullanmış. Ondan sonra, seyahatnameden aldığı ilhamla bir hikâye uydurmuş.

Filmin seyahatnameye uyması tabii ki zorunlu değil. Ama ben, filmi seyrederken bir iki noktaya ''takıldım.''

Filmi uslu uslu seyretmek dururken, film ile Türkiye-AB ilişkileri arasındaki tesadüfi bir bağlantıyı, Türkiye''nin 12 üyeli Avrupa Birliği''ne girmeye hazırlanan 13. ülke oluşunu kafamda dolaştırdım.

İki ilginç nokta buldum.

Hikâyeye göre, kuzey ülkesinin kralı, komşu ülkenin zor durumda olan kralına 13 tane savaşçıyla yardım edecek.

13 savaşçıdan 12 tanesi belirlendikten sonra büyücü kocakarı (Herhalde 13 rakamının uğursuz olduğunu düşünerek) 13. savaşçının kuzeyli olmaması gerektiğini söylüyor.

Büyücü bunu söyleyince herkes İbn Fadlan''ın gözüne bakıyor. Böylece İbn Fadlan, kralın da aralarında bulunduğu bu savaşçı grubuna 13. Savaşçı olarak ve istemeyerek katılıyor.

Bu birinci noktaydı. İkinci nokta da şu: 13. Savaşçı -veya İbn Fadlan- hikâyenin kritik bir noktasında, herkes için hayat memat meselesi olan bir savaş öncesinde, namaz kılıyor ve dua ediyor.

Dua ederken, Allah''a ''Father'', yani hıristiyanlarda olduğu gibi ''Baba'' diye hitap ederek yalvarıyor.

Şimdi tabii ki, bu filmin, Türkiye''nin AB''ye aday olmasıyla ilgili bir film olduğunu iddia etmiyorum.

İbn Fadlan''a, pagan bir Kuzey kavminin içinde namaz kılarken ''Father'' dedirtmek olsa olsa bir senarist dalgınlığı veya bilgisizliğidir.

Ama, Avrupa Birliği''ne yöneliş sürecimizde bu filmdekine benzer durumlar yakalayabiliriz.

Bizim, AB''ye girecek 13. ülke olma ihtimalimiz, tıpkı İbn Fadlan''ın 13. savaşçı oluşundaki gibi, doğal bir süreçle gündeme gelmiyor; bir bakıma zarurete dayanıyor.

Ve, AB''ye hazırlanırken, 13. Savaşçı gibi ''Father'' demeye başlamasak bile, ciddi bir tahavvül geçiriyoruz.

Küçük bir not daha düşmek zorundayım: ''Father'' deme ihtimaliyle karşı karşıya olanlar, sadece ''dinî'' ve ''milli'' bilinçlerinin yüksek olduğunu düşünenler değil.

Dinî ve milli bilinçleri yüksek olanların varlığından müthiş rahatsız olanların da ''father'' deme ihtimalleri var.

Bir kitap, bir dergi

Az önce, postadan, her kitabı ''Ahir zaman ateşi''nden bir parça olan üstad Nuri Pakdil''in "Çarpışan Sesler"i geldi. Otel Gören Defterler''in 1. kitabını saygıyla selamlıyorum.

***

Ardından, şair İbrahim Tenekeci, elinde yeni bir dergiyle girdi içeri. Hayırlı olsun. İki-üç gün önce ''derginin adı belli değil'' diyordun. Kaşla göz arasında nasıl çıktı bu Kırkayak İbrahim?

24 yıl önce
İbn-i Fadlan"ı AB"ye sokmuşlar
Hevâ ve hevesin sanatla ilişkisi üzerine
Nasıl olacak bu sokak hayvanları işi?
Mourinho’dan iyisi Şam’da kayısı, ama…
Katılım finansın fenomenolojik ontolojisi üzerine; Dünya için bir çıkış
İstişare ve müzakere yapıyor muyuz?