Sadece yerle bir edilen evlerde değil, Gazze'nin okullarında da ölüm sessizliği hâkim. İsrail işgali olmasaydı 24 Ağustos'ta öğrenciler ders başı yapacaktı. Aralıksız devam eden bombardıman nedeniyle eğitimin ne zaman başlayacağı da belli değil. Çocuk cıvıltılarıyla dolu olması gereken sınıflar, şimdilerde İsrail'in attığı bombaların gürültüsüyle sarsılıyor. Şuana kadar 141 okul bombardımandan zarar gördü, bunlardan 22'si tamamen yıkıldı. 500 bine yakın çocuk, yaşadıkları ağır travmaya rağmen belki de tek sığınakları olan okullarından da mahrum bırakıldı.
İsrail'in 7 Temmuz'dan bu yana devam ettiği saldırılarda yaklaşık 600 çocuk hayatını kaybetti. Ölüm kimisini parkta oyun oynarken buldu, bazılarını da aileleriyle yemek yerken. Ama içlerinden en çok da sahilde can veren 4 çocuğun katledilişi hafızalara kazındı: Ahid Bekir (10), Zekeriya Bekir (10), Muhammed Bekir (11) ve İsmail Bekir (9). İsrail saldırıları hayatlarını kâbusa çevirmeseydi ablukaya ve işgale rağmen okullarına devam edip gelecek hayali kuruyor olacaklardı. Ancak olmadı. Güvenli diye gittikleri sahilde İsrail füzesiyle can verdiler. Çocuklarını kaybeden ailenin feryatları ise hâlâ kulaklarda, Gazze'de birçok anne-babanın yaşadığı gibi.
Acılı Bekir ailesinden Layan ile Gazze'deki son durumu konuştuk. 25 yaşındaki Layan Bekir, bir kız çocuk annesi. Uluslararası Amerikan Okulu'nda ikinci sınıfa giden 7 yaş grubu öğrencilere İngilizce dilde eğitim veriyor. Bir yandan korku saçan bomba seslerini dinlerken diğer taraftan da Gazzeli çocukların yaşadığı travmayı anlattı genç kadın.
Kızım Sema'nın okulda ilk günü olacaktı. Okula gitmek için çok heyecanlıydı. Yeni çanta, ayakkabılar istedi. Ancak bomba sesleriyle sarsılmaya başladığımız günden bu yana evde 'hapis' kaldı.
Kucağıma koşuyor. Elleriyle kulaklarını kapatıyor. Yüzünü bana gömüyor. Patlama sesi duyulduğunda sallanıyor. Her bomba sesi duyuşunda camların düşüp düşmeyeceğini soruyor.
Kesinlikle. Benden çok büyük bir yardıma ihtiyaçları olacak. Ancak ben de travma halindeyim.
Normal okul hayatına geri dönmenin, 'savaşta ölme beklentisinin sona ermesinin', bombalar ve ölüm dışında başka şeyler hakkında konuşmanın hepimize yardımcı olacağını düşünüyorum. Öğrencilerimden herhangi birini bulamama korkusu içindeyim. Hepsinin iyi olması için dua etmeye devam ediyorum.
Bazılarıyla iletişime geçebildim. Ancak hepsiyle değil. 7 yaşındaki öğrencim Judy'nin evinin çok yakınına bomba düşmüş. 14 katlı bir bina yerle bir olmuş. Her şeyi görmüş, evlerinin toz bulutu içinde kalmasını, camların parçalanmasını, eşyaların düşmesini. Barut dumanı ciğerlerini doldurmuş. Yardım için yalvaran yaralı insanların feryadını duymuş. Ancak korkusundan camdan dışarı bakamamış. Çok özel bir çocuk Judy. O günden beri travma halinde, artık kimse ile konuşmuyor. Amcasının Mısır'da düğünü olacaktı. Yeni bir elbise almıştı, bana göstermişti. Mısır'a gitmek ve amcasını damat olarak görmek istiyordu. Ancak artık bundan bahsetmiyor. Çünkü sınırların kapanması nedeniyle burada sıkışıp kaldılar, gidemedi. Düğün yerine şu an savaşta yaşıyor.
Bunu henüz düşünmedim. Ancak onların Filistinli olmanın nasıl bir onur olduğunu bilmelerini isterim. Bu kadar güçlü oldukları için dünyanın onlara nasıl imrenmesi gerektiğini, onları umursayan ve daha iyi bir hayatları olmasını isteyen insanların var olduğunu ve savaşı bitireceklerini bilmelerini isterim. Onlara söz verirdim, bir daha savaş olmayacağına dair.
Evet. Yapacak başka bir şey yok. Kızımı sürekli meşgul etmeye çalışıyorum. 50 gün geçti. Her şey tükendi. Tüm gün evlerimizde kalıyoruz. Yaşadığımı düşünmüyorum. Hayat sadece yemek, içmek ve nefes almak değildir. Hayaller, umutlar, fırsatlar… Bende hiçbiri yok ya da pek çoğu var. Fakat şansım yok. Gazze'de mahpus haldeyiz. Elektrik yok, temiz su yok. Hava ve su kirli. Yüzemeyiz, su mikrop dolu. İşletme yönetimi mezunuyum ancak kendim seçtiğim ve sevdiğim işimi yapamıyorum. Gazze dışında yüksek lisans yapmak istiyorum. Kızımın geleceği için de endişeliyim. Eğer günümüz böyleyse, daha kötüsünden korkuyorum. Mutlu bir hayatım olsun istiyorum.
Ailemden 6 kişi şehit oldu. 4'ü sahilde top oynarken öldürüldü. İsrail savaş botlarından atılan füzelerle öldüler. Diğer iki akrabam da komşularının evine düşen bombadan çıkan şarapnel parçalarıyla can verdi.
Ahid, Zekeriya, Muhammed ve İsmail. Kuzenlerdi. Birlikte büyüdüler, birlikte okula gittiler. Babaları mütevazı bir balıkçı. Olaydan bir önceki gece İsrail'in düzenlediği saldırıdan sonra teknesini kontrol etmek için sahile gitmişti. Çocuklar da kendileriyle gelmek için izin istemişti. Saldırılar başladığından beri sahile gidememişlerdi. Babaları işlerini bitirene kadar onlar da sahilde futbol oynuyordu. O anda İsrail hücum botları onları hedef aldı. İlk füzenin atılmasıyla birlikte çocuklar var güçleriyle koşmaya başladılar. Fakat ikinci saldırı ölümcüldü. Birkaç dakika önce keyifle oyun oynadıkları kumlara kanları damladı. Hayatını kaybeden çocuklardan biri ailesinin tek çocuğuydu. Ailesi çocuk sahibi olmak için yıllarca uğraşmıştı. Saldırıdan sonra taziye çadırı kurdular. Ancak savaş uçakları onu da vurdu. Akrabalarının taziye mesajlarını bile alamadılar. Ben de durmak bilmeyen saldırılar yüzünden evimden çıkıp taziyemi iletemedim.
Gerçeği anlatırdım. Mazlumlara karşı ayağa kalk. Gazzeli çocukların öldürülmesinde kullanılan İsrail silahlarına yardımı kes. 500 çocuğun kendi çocuğun olduğunu hayal et. Enkazdan çıkarılıp morga kaldırılan çocuk cesetleri 'iyileşebilir mi?' İsrail işgalci. Kendini savunma hakkı yok. Direniş 'terör' değildir. Bu, işgalcilere, hukuksuz yerleşimlere ve ablukaya karşı yasal bir haktır. Gazze'nin çocukları, dünyadaki diğer çocuklardan daha az önemli değil. İyi bir hayatı ve geleceği hak ediyorlar. Öldürülmeden, hatta doğma şahsından bile önce, yaşamayı hak ediyorlar. Kamuoyunu yalanlarla doldurmayı bırakın. Önyargılı olmayı bırakın ve dünyanın Filistinlilerin ne gibi şartlar altında yaşamak zorunda bırakıldığını görmesine izin verin. Evet, bedenlerimiz hayatta kalmayı başarmış olabilir. Ancak kalplerimiz ölü, artık acı çekmiyor.
Yıkılmış, travmatize haldeler. İyileşebilecekler mi, bilmiyorum. Pek çoğu inkâr halinde. Ailelerini soruyorlar, kardeşlerinin kendilerini ziyarete gelmesini bekliyorlar. Evlerine dönmek ve odalarında, bahçelerinde oynamak istiyorlar. Tam anlamıyla bir uzman desteğine ihtiyaçları var. İyileşebilmeleri için her şeyden önce kendilerini güvende hissetmeleri gerekiyor. Eğer şimdi tedavi edilmezlerse ruhsal, psiko-sosyal bozukluklar ortaya çıkabilir.
Evet ama çok az. Gazze Akıl Sağlığı Merkezi var. Ancak maddi destek gerekiyor.
Gazzelilerin ihtiyacı nedir? Hayat… Normal, saygın bir hayat. Ablukasız, seyahat ve hareket özgürlüğümüzün olduğu, evlerimizi yeniden inşa edebileceğimiz bir hayat. Daha fazla savaş olmayacak bir çözüm istiyoruz. İnsanlar usandı artık.