Ortaokul yıllarından beri kendi sözlerini ve bestelerini yapıyorsun. Müzisyen olmaya ne zaman karar verdin? Müzik çocukluğumdan beri hayatımda... Evde yüzbinlerce ses kaydım var. Üniversitede grafik okumaya karar verdim ve çocuk kitapları yazdım. Fakat bir süre sonra müzik bana kancayı taktı.
Üniversitenin son senesiydi. Bitiş projem için hazırlanıyordum. O sırada birileriyle tanıştım. Arabada kendi kendime şarkı söylerken "Sesin çok acayip" dediler. O zamana kadar okulda gruplar kurmuştum, hocalarımın gruplarında şarkılar söylüyordum. Benim de aklıma yattı, İstanbul'a geldim stüdyoya girdim. İlk defa stüdyoda sesimi duydum çok hoşuma gitti. Fakat iş profesyonelliğe gelince çok çalışmak gerekiyor.
Tabi ki... Çünkü yardım almadan mümkün değil yapamazsın. Müzik okyanus gibi... Yüzmeyi bilmezsen boğulursun. Başta onları dinlemek de zordu. Çünkü kafanın dikine gidiyorsun. Sen aslında uçuyorsun, yere bastırıyor ayaklarını. Bir şekilde o dengeyi kurdum. İyi bir şan hocam var.
Onlar çok memnun. Aklım fikrim sanat... Kimse beni durdurmaya çalışmadı, aksine desteklediler. Ablam da müzik tutkunudur. Arşivini benimle paylaştı. Babam klasik müzik hastasıdır. Evde keman, piyano konçertoları dinlenir, Cumartesi günleri operaya gidilir. Müziğin büyük bir sanat olduğunu ve onunla her şeyi yoğurabileceğimi düşünüyorum.
Seyircimle kurduğum bir bağ var. Onlar benim ne demek istediğimi anlıyor. Polemik sevmiyorum. Bütün düşüncelerde insan özgür olmalı. Herkesin beni anlaması da gerekmiyor. Sanatçıyım, işime gücüme bakıyorum, konserler veriyorum, arada sürçü lisan ettiysem af ola. Ama kimseyi üzmek, acıtmak istemiyorum. Aksine insanlara şifa olmak istiyorum. Konserlerimde çok saygısızlaşanlar da iyi dinleyenler de var. Benim için hepsi değerli. Geçen ki konserime Lale Müldür'ü çağırdım. Tanımadılar, o da tepki gösterdi. Anlaşılmasam da özgür olmak istiyorum.
Oluyorum. Kimse beni özgürlüğümden alı koyamaz.
Tabi. Şöhretlerin hiçbir gerçeği yok. Artık beni kimse yıldıramaz. Deli Bando yavaş yavaş kavranacak bir albüm. Böyle bir albüm yaptığım için alnım ak ve yerim sağlam.
Aslında bu dünya çok güzel... Savaşların, cinayetlerin, ölümlerin olduğu bir dünya haline geldi. İyi düşünen, güzel şeylerden beslenen değerini bilenlerin susturulduğu bir dünya... Bu anlamda bu dünyaya ait hissetmiyorum.
Bu dünyaya geldim çünkü söyleyeceklerim var. Kopuk bir ruh olarak yaşıyorum. İyilik ve sevgi için bu dünyada olduğuma inanıyorum. Bu sistemden alabileceğim bir şey yok benim. İnsanların hırsları ve egolarıyla uğraşmalarını bebeklik olarak algılıyorum. Paylaşamamak bütünü görememek gibi küçük engellerle buraya geldiklerini düşünüyorum. Ben kendimi öyle hissetmiyorum, benim gerçeğim bu değil.
Benim zaafım aşk ve meşk. Onun dışında maddesel bir beklentim yok. İnsanları hayvanları korumak istiyorum. Ağaçlarım var onları besliyorum. Kendi merkezinden çıktığında maddeye karşı zaafın olmuyor.
Kısmen öyle. Hayvanlar saf varlıklar, insanlar gibi düşünmüyorlar. Çok daha özgürler. Elbette insan en yüce varlık. İnsanlar daha zor sınav veriyor. Sistem insanları uyuşturuyor. İnsanın özü iyiliğe çok yakın aslında. Kentte yaşamayanlar daha temiz kalıyor. Kalpleri, inançları, muhakeme yetenekleri çok güçlü...
Böyle gitmeye devam ederse bu sistem çökecek. İnsanların ruhuna hitap etmesi lazım, ekolojik dengeye dikkat edilmesi gerekiyor. Herkes o ruhu geri almak istiyor. Hasıraltı edilen, unutulmak istenen her şey bir gün yeniden ortaya çıkacak. Çünkü kaybolmadılar. Dünyanın bir dengesi var.Albüme büyük emekler verildi. Gerçek bir ortamda, ağaçların altında yapıldı. Çok özendim. İnsanların benliğinden çıkarak hareket ettik. Umarım bu insanlara ulaşır. Deli Bando coşkuyla ne demek istediğini söyler.
Herkes ikinci albümü sorup duruyordu. Çok zor zamanlar geçirdim. Hiç kolay değil bütün sisteme arkanızı dönüp bir şeyler yapmak. Maddi değil manevi bağlarla bir şeyler yaptım. Hiçbir maddi destek olmadan ayakta kaldım. Ben bunu yapmayı başardım herkese de tavsiye ederim. Çünkü istenirse yapılabiliyor.
Çünkü herkes kapitalizm karşısında çok korkak davranıyor. "Ben bu oyunda yokum" dediğinizde inanın yolunuz açılıyor. Olduğu gibi kabul etmek zorunda değiliz. Ailemin maddi durumu iyiydi fakat ailemden yardım almadım. Kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başardım, herkes başarabilir. Kendim için ve insanlar için iyi bir şey yaptığıma inanıyorum.
Asu Maro hakkımda böyle bir yazı yazdı. Ben o sırada hiç ciddiye almadım ve işin doğrusu bana ağır da geldi. Bir tane albüm yaptım ne şehir ozanı? diyordum. Sonra fark ettim ki gerçekten gittiğim yol öyle bir yol. Çünkü ben insanları çok hisseden biriyim. Özgürce, sistemin getirdiği yanlış kalıpların kırılmasını istiyorum. İnsanların daha iyilerini hak ettiğini düşünüyorum.
Yaşadığım şehrin kaosundan etkileniyorum ve ondan besleniyorum. Kendi dünyamı kurup insanlara oradan seslenmek istiyorum. Bunun için en alttan başladım. Ezilenleri hissederek, söz sahibi olamamışları, kapitalizmin yüceltmediği insanları önemsedim.
Kapitalizmi asla sanatıma bulaştırmam. Parayı önemsemiyorum.
Hayır, diliyorum. Sonuçta ben de bu gerçekliğin içinde yaşıyorum. Kendimi öldürmeden gidebildiğim yere kadar gidiyorum. Benim için müzik ve insanların kalbi benim tek motivasyonum... Para benim için asla bir motivasyon aracı olmadı. Para olsaydı çok daha farklı şeyler yapabilirdim. İlk albümüm çıktığında çok ilgi görmüştü. "Bu kız tamamdır" dediler. Beni hemen bir yere konumlandırdılar. Ben dedim ki: 'Bir dakika benim yapmam ve öğrenmem gereken çok şey var'.
Popüler olmak, peş peşe albüm ve insanlara daha kolay ve basit bir dille ulaşmam. O yoldan gitmek istemedim, daha derine inmek istiyordum. O zamanlarda da "Deli Bondo" diye adlandırdığım bir evren vardı. Oraya gitmek öyle kolay değil. Yüzlerce reklam teklifi geldi ve birçoğu bir milyon dolarlık işlerdi. Fakat benim gözüm görmedi, "Hayır müziği bulmam lazım" dedim. Kendimi sıkıp istediğim yolda yürüdüğüm için çok mutluyum.