|
Cumhurbaşkanı ile Moskova’da
Önceden, “Komünistler Moskova'ya” derdik.

Şimdi biz cami açılışı için Moskova'daydık.

Hacılarımızın Arafat'ta Teşrik Tebrikleri getirdikleri saatlerde biz de Moskova'nın ortasında tekbir getiriyorduk.

Hem de Putin'in de yer aldığı cami açılışında.

Başımızda Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanımızda bakanlar, danışmanlar ve bir grup gazeteci Perşembe günü Moskova Camii'nin açılışı için Rusya'daydık.

Sovyet döneminde Kızılordu'nun tanklarıyla, füzeleriyle resmi geçit yaptığı Moskova'nın geniş caddelerinden geçip, Moskova Merkez Camii'nin açılışına gittik.

Moskova sokaklarından tekbirler getirerek ilerlediğimizi düşünmeyin. Ağırlıklı bir heyetle birlikte Moskova'daydık. Çünkü bir yardan cami açılışı diğer taraftan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Rusya Devlet Başkanı Putin'in Suriye ve Türk Akımı başlıklarını taşıyan önemli görüşmeleri vardı.

Eski adıyla Tatar Camii… Mütevazı küçük bir cami. Yeni yapılan ise tek kelime ile muhteşem. Bir dönemler komünizmin simgesi olan Moskova'da, Kur'an okunarak, tekbir getirerek cami açılışı yapmak zaten başlı başına büyük bir olay ama cami, hem dış mimarisi hem iç tasarımı ile “Muhteşem” demeyi hak ediyor.

Caminin kubbesi altın sarısı rengiyle Kudüs'teki “Kubbet-Üs Sahra”yı, küçük kubbeler ise Kremlini andırıyor. Minareler, Kazan Camii'nin minareleri. Caminin iç dekorasyonunu Diyanet İşleri Başkanlığı yaptırmış. Tek burukluğumuz camide sadece dini bayramlarda ve Cuma namazında dışarıdan duyulacak şekilde ezan okunması, diğer vakitlerde ise sadece caminin içinden okunmasına müsaade edilmesiydi. En azından açılışın hürmetine Moskova semalarında ezan sesleri yükselir diye bekledik ama olmadı.

Cami açılışında Putin de vardı. Putin, İslam kartının farkında. Açılışta Bilal Abdulaziz i isimli bir genç nefis bir Kur'an okudu. Putin de dikkatli bir şekilde dinledi. Açılışa Putin-Erdoğan ve Filistin lideri Mahmut Abbas birlikte geldiler. Tören alanına girerken başlarında yeşil örtüler olan genç kızlar liderler geçerken salavat-ı şerife getirdiler

Türkiye'ye dönerken uçakta Cumhurbaşkanı Erdoğan'la camiyi konuştuk. Belli ki başından beri caminin yapımıyla yakından ilgilenmiş. İlginç ayrıntılar verdi. Bu vesile ile hat sanatının üstatlarından Hüseyin Kutlu hocayı buradan gönül dolusu tebrik etmek gerekir. Elleri dert görmesin.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'la aramızda yaşanan diyalog:

-Cami çok güzel olmuş.

-Mermerler bizim Marmara mermeri. Bütün hat yazıları Hüseyin Kutlu Hoca'nın. Bir de dikkat ettiyseniz kubbe hatlarını çok çok farklı işlemiş. Yedi vav'la tepe noktayı, onun altında da vavların tekabül ettiği bütün ayetleri ona göre yapmış. Zannediyorum Hüseyin Hoca'nın ilk denemesi.

-Dışı da çok güzel olmuş içi de.

-Kubbe aynı kubbe onu yerleştirmesi, tasarımı orada farklı olarak ele almış. Zannediyorum yine Hüseyin Kutlu Hoca'nın olsa gerek Marmara İlahiyat'taki caminin de yüz metre boyunda Esma-ül Hüsnaların olduğu bir hat çalışması var. Bayrama yetiştiremedikleri için açılmıyor. Zannediyorum iki Cuma sonra açılacak. Onda da çok faklı bir tasarım olduğunu söylüyorlar. Marmara İlahiyat'taki caminin de tasarımı çok farklı. Minareyi kimse anlamadığı için, (anlayanlar müstesna) hemen 'nereden çıktı garip garip minare' diyorlar. Çok da saygı duyduğum bir abimiz baktım öyle diyor bize. 'Böyle minare mi olurmuş' diyor. Sanki hakkında ayet var hadis var. (Gülerek)

-Moskova Camii'nin Kubbesi de Mescid-i Aksa'yı anımsatıyor sanki?

-Yo, tek kubbe o. İçinde sütun falan bir şey yok. Tepeden tabana iniyor ve çok daha da büyük tabii eskisi ile mukayese edilmeyecek kadar. Altında bir katı daha var o kat da çok ferah.

Madem cami üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'la aramızda gelişen diyaloğu paylaştım. Bir de Yeni Şafak'la ilgili olan bölüm var. Onu da aktarmazsam olmaz.

Başbakan Davutoğlu'nun New York gezisine iştirak eden Hürriyet yazarı Akif Beki, Tur A-330 uçağında olanları aktardı. Biz de bir gün önce aynı uçakla Moskova'ya gidip dönmüştük. Bu durumda ben de Cumhurbaşkanı'nın uçağından bazı anekdotlar aktarmazsam olmaz. Akif abi bak bizim uçakta başka neler oldu.

Akit Gazetesi'nin Ankara Temsilcisi Serdar Arseven soru cevap bölümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a,

“28 Şubat sürecindeki medya neydi. Bir Yeni Akit bir de Yeni Şafak gazetesi vardı. Şimdi çok genişlemiş ama gündem oluşturamıyoruz” dedi.

Bunun üzerine, ”Yeni Şafak yine burada” dedim. Arseven, ”Ben de zaten Yeni Şafak demedim mi, Şafak mı dedim” diye karşılık verdi. Bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan bana dönerek, ”Şafak dedi. Belki o zaman yenisi yoktu” dedi. Bunun üzerine, ”Ben gelince Yeni Şafak oldu” dedim, güldük. Serdar Arseven'in de belirttiği gibi o zaman da Yeni Şafak vardı, bugün de Yeni Şafak var. Nice karlar, tipiler, fırtınalar gördük. Ancak biz durduğumuz yerde duruyoruz.

Bunları aktardıktan sonra Cumhurbaşkanı'nın Esed'li geçiş süreciyle ilgili sözlerine değinmesem olmaz. Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan'ın sorusu üzerine Putin'le görüşmesi hakkında kapsamlı bilgiler verdi…

“Geçiş sürecinde Esed'le gidilme gibi bir şey olabilir” dediğinde, Türkiye ucu açık bir geçiş süreci yerine takvimlendirilmiş bir süreç istiyor diye not düşmüşüm. Esed konusunda ısrarlı tutumunu sürdüren Rusya'nın önerisini net olarak ortaya koymasıyla ilgili bir sözdü. Esed'li geçiş bir esneme mi derseniz, öyle de yorumlanabilir.

Erdoğan, Putin'le görüşürken elinde hangi bilgiler vardı, orasını bilmiyoruz. Örneğin biz ABD'ye güvenli bölge tezimizi kabul ettirelim diye uğraşırken Rusya burnumuzun dibine askeri bölgeler inşa ediyor olabilir.

Merhum Erbakan'a ABD ile Rusya arasındaki fark sorulunca, ”Biri timsahın alt çenesi, diğeri üst çenesi” demişti. Çok isabetli bir tespit. Dişleriyle de İslam dünyasını öğütüyorlar.
#Moskova
#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#Serdar Arseven
9 yıl önce
Cumhurbaşkanı ile Moskova’da
Bizim palavracılara "empresyonist" denebilir mi?
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü