|
Sıra kabinede
Hafta sonu olmasına rağmen Meclis Başkanlığı seçimi nedeniyle Meclis'teyiz.

Muhalefet kulisinden giriyorum Meclis'e. Tıklım tıklım. İktidar kulisine yöneliyorum. Orada da iğne atsan yere düşmez hesabı. Meclis canlı.

Bakanlar, bakan olmayı bekleyenler, bakan olması muhtemel isimler… Bir bir resm-i geçit yapıyor adeta.

Meclis Başkanlığı için sonu belli bir seçim yapılıyor ama yeni dönemin rüzgarları esiyor Meclis kulislerinde.

Başbakan Davutoğlu, Suriye toplantısından çıkıp Meclise geliyor. Kulisleri hızla geçip Meclis'e giriyor. Başbakan ilk tur oylamada, İsmail Kahraman'la birlikte oturuyor.

İlk tur oylama başlayınca kulisler tenhalaşıyor. Ancak oy veren milletvekilleri hemen kulislere çıkıyorlar.

7 Haziran'dan sonraki Meclis Başkanlığı seçimi kritikti. Muhalefetin bir araya gelip 13 yıl sonra Meclis Başkanı çıkarması mümkündü. Ancak ne zaman ki, MHP lideri Devlet Bahçeli, yüzde 60'lık muhalefet blokunu tanımadıklarını, Meclis'te HDP sıralarını flu gördüklerini ilan ettiği anda o iş bitti. Muhalefeti oyun kurucu olmaktan Devlet Bahçeli çıkardı.

7 Haziran'dan sonra AK Parti ilk moral üstünlüğünü Meclis Başkanlığını kazandığı gün yaşamıştı. Dün Meclis'te üç ayrı gündem vardı ve üçü de iç içeydi.

Meclis'in gündeminde seçim, kulislerde yeni kabine, Başbakan'ın gündeminde ise bunlara ilaveten Suriye ve Türkmenler vardı.

Başbakan oyunu kullandıktan sonra Suriye'yle ilgili gelişmeleri takip etmek için Meclis'teki makamına geçti.

Bu arada kuliste milletvekilleri ve bakanlarla sohbet etme imkanımız oldu. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'la konuştuk. AFAD olarak Suriye'den gelecek Türkmenlerle ilgili hazırlıkları yaptıklarını anlattı. 15 bin kişilik kamp hazırlığının tamam olduğunu söyledi. Hem Numan Bey'le görüşmelerimden, hem de Başbakan'ın açıklamalarından Türkmenler konusunda teyakkuz halinde olduğumuz anlaşılıyordu. Türkmenler demek biz demek. Ne yapsak azdır. Onlar Türkmen Dağı'ndan önce sırtlarını Türkiye'ye dayayan kardeşlerimiz.

Ankara, Türkmenler üzerinden Türkiye'ye verilen mesajın farkında. Türkiye, Suriye iç savaşına çekilmek isteniyor. En can alıcı noktamız olan Türkmenler hedef alınmak suretiyle. Türkiye, kendisine, ”Gel gel” yapıldığının farkında. Suriye iç savaşına girmemiz söz konusu değil.

Başbakan, ilk tur oylamadan sonra çalışmalarını Meclis'teki makamında sürdürdü. O sırada Başbakan Erdoğan'la görüşerek Suriye konusunda bilgilendirdi. Ancak kulislerde asıl merak edilen Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın hükümetin kuruluşu için hafta başında bir araya gelip gelmeyecekleriydi. Cumhurbaşkanı ile Başbakan bugün görüşecekler. Ama az bir ihtimal de olsa kabinenin açıklanması aynı güne yetişmeyebilir.

Bu tür durumlar için, “Geç olsun da geç olmasın” denilir. Ancak yeni Hükümetin kurulması geciktikçe, fısıltı gazetesi yaygınlaşıyor. Kriz değerlendirmeleri başlıyor. Kolay değil, Türkiye'yi 4 yıl yönetecek bir kabine kurulacak.

AK Parti 7 Haziran'dan 1 Kasım'a kadar geçen süre zarfında tam 147 gün içinde oylarını 9 puan artırdı. Oyları düşmeye başlayan iktidar partisinin yeniden oylarını yükselttiği Demokrat Parti de dahil olmak üzere Türk siyasetinde görülmüş bir şey değil.

AK Parti'nin 7 Haziran'da verilen mesajı doğru okuyup, gereklerini yerine getirmesi, Erdoğan-Davutoğlu uyumunun halktan vize alması, muhalefetin bu süre zarfında çok kötü sınav vermesi elbette ki bunda önemli bir etken oldu. Kolay değil, 7 Haziran'ın flaş partisi HDP, barajın altında kalıyordu. MHP ise milletvekillerinin yarısını kaybetti. Tam anlamıyla bir siyasi deprem yaşandı.

Bu durum tamamen AK Parti'nin becerileri ve muhalefetin beceriksizlikleri ile izah edilemeyecek kadar önemli bir duruma işaret ediyor. Türkiye'nin büyük bir buhrana doğru sürüklenmeye çalıştığını gören milletin, “derin fazileti” ve “engin sağduyusu” bir kez daha harekete geçti. 1 Kasım'da millet kaderine el koydu. Ama aynı zamanda AK Parti'nin omuzlarına tarihi bir yük yükledi. Sadece tek başına iktidarı vermedi, milletin bekasıyla ilgili bir sorumluluk yükledi. Bir görev tevdi etti. AK Parti'nin buna layık olması gerekiyor. Onun için ilk düğmenin doğru iliklenmesi gerekiyor. AK Parti kongresi öncesinde yaşanan kısa dalgalanma bir ölçüde AK Parti'yle ilgiliydi. Ancak yeni sürecin ilk adımında bir dalgalanma söz konusu olursa, bu Türkiye'yi ilgilendirir. AK Parti'nin Türk siyasetine kazandırdığı en önemli değer, krizsiz yönetim oldu. Ahmet Necdet Sezer'le kriz çıkarmadan çalışmayı başarmış bir iktidar. Oysa Sezer kendisini Çankaya'ya taşıyan Ecevit'le Türk siyasetinin en büyük krizine imza atmış bir Cumhurbaşkanıydı.

Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olduğu dönemde de zaman zaman sorunlar yaşanmadı değil. Bakanlar Kurulu listelerinden bazı isimlerin Çankaya'dan geri döndüğünü biliyoruz. Ama Cumhurbaşkanı Gül-Başbakan Erdoğan bunu bir krize dönüştürmeden aşmayı başardılar.

28 Ağustos 2014 tarihinden bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan-Başbakan Davutoğlu, şu belalı coğrafyada Türkiye'yi bir sarsıntı yaşatmadan yönetiyorlar.

Dün Meclis'te, oylama sonuçları açıklanıp, İsmail Kahraman üçüncü turda Meclis Başkanı seçilince AK Parti sıralarına baktım.

Meclis Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bir önceki Meclis Başkanı İsmet Yılmaz yan yana oturuyordu.

Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, “Demokrasi sadece seçim değildir” şeklindeki sözünü eleştirdiğim için Abdullah Bey beni yanına çağırıp, ”
Eşlerimiz başörtülü olduğu için biz eşli olarak Cumhurbaşkanlığında resepsiyona davet edilmiyorduk. Şimdi ben Cumhurbaşkanıyım, Tayyip Bey Başbakan, Cemil Bey Meclis Başkanı. Ne kadar şükretsek azdır
” demişti.

Evet ne kadar şükretsek azdır.

Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Bundan 5 ay önce 7 Haziran günü dahi, bir daha Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Meclis Başkanı'nın bir daha AK Parti'li olacağı konusunda emin değildik. Uyumla bir Meclis Başkanı çıkardık. Şimdi sıra aynı uyumla bir hükümet kurmakta.

Yeni hükümetin kuruluşuyla birlikte Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın benzer bir fotoğraf vermesine Türkiye'nin ihtiyacı var.

Kimin bakan olacağı ya da olmayacağı Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın bileceği iş. AK Parti'yi, 49.5'la tek başına iktidara getiren halkımızın en doğal hakkı değil mi?
#kabine
#meclis başkanlığı
#cumhurbaşkanlığı
8 yıl önce
Sıra kabinede
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle