|
Havuz, lale ve erguvan

İstanbul baharının nişanesi sayılması gereken iki çiçek var. Lale ve erguvan. Lale her şeyiyle Osmanlı zevkini sembolize eden bir güzellik. Sadece, İstanbul'a özgü bir çiçek olarak renkleriyle baharı taçlandırmakla kalmaz, geleneksel tüm sanatların vazgeçilmez figürü olarak ölümsüzleşir. Her rengin bitimsiz tonlarını zarif yapraklarında taçlandıran lale ebrudan, tezhibe kadar geleneksel sanatlarda yeniden hayat bulur. Osmanlı zevk ve estetiğinin zirvesi çinilerdeki lale motiflerinin renk, estetik ve inceliği ile İslam sanatları içinde çok müstesna yerini hala korur.



Ne var ki lale gibi baharı müjdelerken aynı zamanda fanilik duygusunun güzellikle harmonisini sunan erguvan o kadar şanslı değildir.



Erguvan her şeyden önce bir Osmanlı rengi değil. Osmanlı zevkini yansıtsa bile kökleri daha eskilere giden başka bir estetik algısını sembolize eder. Erguvan bir Bizans rengi olarak bir yönüyle İstanbul'un hafızasıdır.



Hafıza ve fanilik duygusunun iç içe geçtiği bir güzellik olarak erguvan Osmanlı zevkinin tercümanı olmasa da İstanbul'un rengidir. Boğazın her mevsim, günün her anında farklılaşan renk yelpazesinin en mütevazı zenginliği...



Havuz ve erguvan... İki zıt mekan ve zaman tasavvurunun bir arada somutlaştığı, olabilirse ancak İstanbul'da bir araya gelebileceği harika bir tahayyülat olabilirdi



Boğazın serin sularına, her dem taze akan gümüş renginde hiç de alışık olmadığı saray bahçelerinin havuzlarında hapsedilmek. Boğaziçi bir fikir, İstanbul bir medeniyet havzası ise havuz onun bir iç denize dönmüş halidir. İç deniz gibi hafızasız, her dem tazeliğin durağanlaşması...



Ölümlülüğe inat dünyevileşmenin simgesi hayatların suya aksettiği çanak olsa gerek havuz. Ölümlülüğü unutturmak adına, suda titreyen yanılsamadan başka bir şey değil.



Havuz başında bir erguvan, suda erguvanın akseden naif gövdesi, göz alıcı renkleri.



Ölümlülüğü umursamayan hayatlara faniliğin estetik hatırlatması bu ikilide gerçekleşebilirdi.



Bir şiir kadar çağrışımı bol bir tablo gibi renkler içinde gizem arayışı…



Akmaya, hep yenilenmeye mahkum suyun havuzda hapsedilmesine tezat toprağa saçılmayı bekleyen erguvan tomurcuklarının baygın suda raksetme denemesi…



Durağan suyun ve erguvanın doğayla bu denli çelişkiye girişini hangi ressamın fırça darbeleri resmedebilir ki?



Oysa havuz ne kadar özenle yapılmış yapaylık ise, hemen Boğazın yanı başında hafızası elinden alınmışsa belki de erguvan o denli özensizce orada yeşerivermiş hissini veren ürkek, naif ama kendiliğinden bir duruş sergiler.



Havuzun hemen köşesinde, adeta havuza eğilmek istercesine yarı bükülmüş gövdesi ve suya ağan dallarının oluşturduğu bir erguvan şemsiyesi tutar. Yine de havuzun toprağın derinlerine kök salmaya temayüllü duruşuna karşılık erguvanın her akşam gün batımıyla solacakmış, bahar bitmeden gövdesiyle ortadan kaybolacakmış gibi duran ve bunu hep ima eden rengiyle adeta gelip geçenlere bir şiir söyler.



Havuz bunu anlamamaktadır, suyun yüzeyine saçılan erguvan taneleriyle daha bir ihtişam peşindedir ve adeta saltanat tülleri gibi yelelerini rüzgarda dalgalandırır.



Ben her İstanbul baharında şehrin bir meydanında, bir ara sokakta tarihi bir yapının, bir kubbenin, revaklı avluların arasında apansızın buradayım diyen erguvanların baharı hatırlatan davetine iç buruntusuyla bakarım. Yeşil yamaçların arasında dalga dalga örten erguvanların ufkumuza serpiştirdiği o Boğaziçi'nde olmanın bitimsiz güzelliğine inat, köhne bir yapının kenarından başını uzatırken işte o an kendisi olduğunu düşünürüm.



Havuz kenarında erguvan kadar çabuk solan laleler de boy gösterebilir, ama bu derin çelişkiyi hatırlatmaktan çok havuzun sefasına bir katkı, bir süsü gibi durur.



Havuz başında duran bir erguvan ve suda aksi.



Hiçbir kompozisyon bir bu ikilinin temsil ettiği sembolizmin anlamını, derinliğini veremez.



Bir fanilik hafızası olarak erguvan her an solmaya mahkum renkleriyle ebedi ve ezeli güzelliği hatırlatır.


#Havuz
#lale
#erguvan
#İstanbul baharı
8 yıl önce
Havuz, lale ve erguvan
İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?