|
Osmanlı'yı karikatürleştirmek
Bu topraklarda mahrum bırakılmış, değerleri aşağılanmış, tarihi manada çıkarılmış, medeniyet ufku karartılmış geniş kitlelerin şikayetçi oldukları bir adres vardı: Batı ve Batılılaşma. Batı belli idi; dini, tarihi, medeniyeti, kültürü adına ne varsa öteki olana işaretti. Batıcılar ise kendi içinden, toprağından çıkmıştı görünüşte ve Onlarla hesaplaşması çok daha karmaşıktı.

Batıcılara dair getirilen en büyük eleştirilerden biri; meftunu olduğu Batı ve Batılı değerlerin künhüne vakıf olmadan taklit ediyor olmalarıydı. Yaklaşık iki yüzyıldır batılılaşma sevdası bir nakarattan öteye gidememiş, Batı Uygarlığını var eden değerleri kavramaktan aciz seçkinler taklitçisi oldukları değerlere toplumu icbar etmişlerdi.

Bu hikaye epey kullanışlıydı ve büyük ölçüde de doğruydu. Ne var ki Batıcılığa icbar edilenlerin ötekisine dönüşen seçkinci- batıcılarla artık mahrum bırakılmışlık yerine muhafazakarlık rozetinin yakışıklı durduğu kesimler arasında tuhaf bir ayniyetler oluşacaktır. Görünüşte birbirinin zıddına işaret etse de davranış biçimleri gittikce aynileşecektir...

Batıcılar için ( hala bu kavramın geçerliliği kaldı mı emin değilim, en azından tarihsel olarak geçerli) öykünülen bir şeydi Batı Uygarlığı; düşüncesine, felsefi temellerine, estetiğine nüfuz etmeden taklit edilen bir rüya idi... Sürekli
gözü kamaşan garpzedelerin akıl tutulmasından kurtulmaları da imkansızdı.

Garpzedeler dışında hayran kaldıkları, taklitten öteye anlam katamadıkları bir uygarlık düşü olarak batı neyse muhafazakar kesim için de benzer
akıl kamaşması
kendini gösterecektir.

Tarihle barışmak, batıcıların tüm kötülüklerin kaynağı saydıkları Osmanlı ile sağlıklı bağlar kurabilmek bu topraklarda yaşayan kültürü, dili, dini ne olursa olsun herkesin varlık borcudur.

Ne varki nevzuhur Osmanlıcılık hayali bir medeniyetle ve onu var ve mümkün kılan değerlerle anlamlı ilişki kurmak yerine içi boşaltılmış bir tekerlemeye dönüşmeye aday. Hatta dönüştü bile. Daha on beş yıl önce, 1999 yılında Osmanlı'nın kuruluşunun 700. yıldönümü vesilesi ile Demirel, “artık Osmanlı ile barışma zamanı gelmiştir” dediği günlerden durumdan şikayetçi hale gelmek düşündürücü.

Osmanlı ile barışmak, Osmanlı medeniyeti ile kopardığımız hayat damarlarını yeniden bağlamak ile sıradan hamaset malzemesi yapmak farklıdır. Popüler kültürün tüketim malzemesi haline getirilen her değerin içi boşalmaya, anlamını yitirmeye ve çürümeye mahkum.

Tuhaf bir Osmanlı özlemiyle karışık tükettim arzına tanık oluyoruz. Bir tür tarhin asr-ı saadetei muamelesi gören her tür eleştiri ve eksiklikten masum bir Osmanlı tasavvuru.

Osmanlı'ya anlam veren estetik, nezaket, düşünce ve davranıştan, alem tasavvuru mahrum ama ona ait her türlü değeri, temsili tüketen işporta düzeyinde pazarlanmasıdır söz konusu olan.

Bugünlerde kültürel bir algı olarak Osmanlının tezahürlerini görsel malzeme olarak toplamaya çalışıyorum. Bu görsellere neler mi dahil? Mesela ismi Osmanlı ile başlayan “cafe” lerden kebapçıya, Osmanlı kokularından ambalaj ürünlerine kadar.

Bu görsel malzemeyi belli bir gözle ayıkladığınızda, Osmanlı özlemi yahut ona sahip çıkmak gibi kendince ulvi bir misyon yüklenenlerin hemen hepsinin kafasındaki Osmanlı tahayyülünün resmi ortaya çıkıyor. Mesela demir doğrama atölyelerinin arasında çeşitli kokular satan esnaf “Osmanlı saray kokuları” diye iddialı bir levha asmış. Acaba Osmanlı saray hayatını idealleştirirken kendi hayat tarzı, hatta din anlayışı ile ne kadar benzeştiğini düşünüyor? Bir yanda dünyası ile Osmanlıyı özdeşleştirirken hem idealize edilmiş bir hayat tasavvuru var hem de alt kültür düzeyinde bir algı söz konusu. Daha incelikli olması beklenen kurumlarda ise tuhaf terkiplerle bir araya getirilmiş isimler de eklenince durum hepten karikatürleşiyor.

Popüler düzeyde Osmanlı algısı bu durumda iken mimariden, estetik algımıza, sanata uzanan farklı alanlarda geleneği sürdürmek, Osmanlıya-tarihe sahip çıkmak adına yapılanlarda da durum daha iç açıcı olduğu söylenemez.

Batı'nın künhüne vakıf olmadan batıcılık yapıldı bu memlekette ve Batı gardıroptan ibaret görüldü... Benzer durum geleneğe sahip çıkmak adına onu tahrip etmeye, karikatürleştirmeye götüren içi boşaltılmış bir Osmanlıcılık almaya başladı. Osmanlı'nın idealize etmek adına karikatürleştirilmesi, eleştirel bir gözle sahip çıkmayı değil tarihe takılıp kalmaya işrettir.

Bu halin en başta gelen sebeplerinden biri söylemden muhtevaya geçemeyen tepkisellik, politik anlamda kullanışlılık olduğu kadar Osmanlıyla sağlıklı temas kuracak kavrayış, fikir ve müesseselerden mahrum kalışımızdır.
#Osmanlı
#Osmanlı algısı
#Osmanlı'yı karikatürleştirmek
9 yıl önce
Osmanlı'yı karikatürleştirmek
Kaknus
PYD ortak, İhvan terörist. Peki siz kimsiniz?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’