|
Başkanlık startı...

Siyasi gündemin kritik meselelerinden söz ederken dün altını çizdiğim bir husus şuydu:



“(1) Cumhurbaşkanlığı içinde adım adım anayasa hazırlıklarını yönetip, yönlendirecek bir yapılanmaya gidilecek, (2) yeni bir medya politikası ve programıyla birlikte çeşitli araç ve aktörlerle konu tartışmaya açılacak, (3) en önemlisi bu konuda topluma yönelik 'başkanlık fikrinin demlenmesi' hamlesi başlatılacaktır. Bu üçlü evre yaz ortasına kadar sürecek, meclis çalışmaları bir noktaya gelmemişse, AK Parti muhtemelen kendi anayasa paketini meclise getirecektir…”



Yeni anayasa-başkanlık sistemine doğru seferberliğin ilk işaretlerinden birisi, cumhurbaşkanının Anayasa Platformu'nda yaptığı konuşmaydı.



Tayyip Erdoğan'ın şu sözlerinin altını çizelim:



“Yeni Anayasa için 'Hep Birlikte Çağrısı'nın şu ana kadar yaklaşık 300 sivil toplum kuruluşumuz tarafından desteklendiğini öğrendim. Bu sayı kısa süre içerisinde inanıyorum ki çok daha yüksek rakamlara çıkacaktır. Bunun ise ülke genelinde milletin birliğine bir çağrı olduğuna inanıyorum. Çünkü bu mesele herhangi bir kurumun veya şahsın değil bizatihi milletimizin meselesidir.” (...) “Milletime özellikle sesleniyorum, şu yanlışı peşinen düzeltmek istiyorum. Başkanlık sistemi Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. Bunu böyle bilelim. Bu sistemi Cumhurbaşkanlığımda da konuştum, Başbakanlığımda da konuştum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum zaman da konuştum. Buna yeni başlamadık. Biz dersimizi iyi çalışıyoruz. Benim bu konuyu gündeme getirmem, Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için böyle bir yönetim sistemine sahip olması gerektiğine olan samimi inancımdan kaynaklanıyor.”



Erdoğan'ın, hükümetin, AK Parti'nin arzusu ve iradesi bu yönde...



Türkiye önümüzdeki iki yıl bu eğilim ve bu gerçeği tartışacak.



Bunun tek nedeni siyasi iradenin eğilimi değil...



Ortada başka bir gerçeklik daha var.



Bu gerçeklik, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve Erdoğan'ın bu makama gelmesiyle birlikte, siyasetin merkezi, siyasi olayların akışı, işin doğası itibariyle ve Erdoğan seçilmeden ilan ettiği gibi Beştepe'ye kaymaya başlamasıdır.



Ana politikaları tanımlamak, yönlendirmek, perspektif vermek açısından bu kayış tüm unsurlarıyla her geçen gün ortaya çıkıyor.



Erdoğan'ın Türkiye'nin büyükelçileri ve kaymakamlarıyla yaptığı ve televizyonların canlı verdiği toplantılar bu çerçevede önemli örneklerdi. Bu toplantılar, Erdoğan'ın devlet politikaları ötesinde, cari politikaların tanımlaması ve bu çerçevede verdiği, hükümeti de bağlayan politik direktifler olarak karşımıza çıktı.



Altını hemen çizelim:



Bu tür fiili gelişmelerin önemi, anayasaya uygunluk tartışmalarından çok esnek ve meşru yorumlar çerçevesinde fiili bir durumu tanımlaması ve yeni bir modelin şekillenmesidir.



Yeni anayasanın yönetim rejimine indirgenerek gündeme getirilmesinin arkasındaki fiili gerçek budur ve bunun mevcut siyasi koşullarda değişmemesi mümkün değildir.



Bir adım daha ileri gidelim...



Kim ne derse, bugün etkili siyaset, hatta siyaset, bu duruma, örneğin başkanlık rejiminin varlığına itirazdan çok, bu (başkanlık) ya da benzer sistemin (yarı başkanlık) demokratik ve dengeli yapılanması sürecine katkıda bulunmak, bu süreçte yer almayı ifade eder. Kendisini siyaset dışına atan, mutlak itiraza kilitli muhalefetin ne yazık ki, hakim parti düzeninde, pek bir karşılığı bulunmuyor.



Siyaset, katılım ve anayasa meselesi son derece önemli...



Unutmamak gerekir ki, Türkiye'nin yeni bir toplumsal sözleşmeye, yeni bir vatandaşlık tanımına, yargı düzenine, yamalı bohça haline gelmiş, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle iyice şirazesi bozulmuş 12 Eylül anayasasının yarattığı aksaklıklardan kurtulmaya ihtiyacı var.



Unutmamak gerekir ki, seçilecek yönetim sistemi hangisi olursa olsun, yeni anayasanın Türkiye'nin siyasi kültürü ve toplumsal dokusuna has kritik kimi sorunlara, kimi bünyesel sıkıntılarla nasıl yaklaşılacağı meselesidir.



#Başkanlık
#başkanlık sistemi
#ak parti
#anayasa
#12 Eylül anayasası
8 yıl önce
Başkanlık startı...
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler