|
İnsana karşı toplum...
İnsan zamanı toplum zamanından daha hızlıdır. Umutları, beklentileri, algıları insan zamanı üretir. Ahlak, erdem, siyaset insan zamanını merkez alır.

Toplum zamanı farklıdır.

Çok yol aldığımızı sandığımız konularda tarih önünde ancak bir arpa boyu yol almış olmamız ya da aldığımız devasa yolları bugüne çakılarak küçümsememiz belki de bu yüzden.

Kürt meselesinin de böyle bir boyutu var.

1830'lar referans alınırsa 150-200 yıllık bu sorunun iki yüzü var. İlk yüzde devletin ulus oluşturmaya çalışırken Kürtleri Türkleşmeye davet etmesi, bunu zorlaması, olmadı dayatması bulunuyor. İkinci yüzde ise Kürtlerin bu çağrıya ve zorlamaya direnmesi, dönemine göre mirlerle, aşiretlerle, şeyhlerle, milliyetçi elitlerle, sol örgütlerle direnmeleri var.

1984'de başlayan son isyan, on binlerce insanın ayaklanmaya katılmasına, dağa çıkmasına yol açtı. 50 bin insanın hayatına mal oldu. İsyan karşısında siyasetsizlik 1990'larda JİTEM cinayetleriyle Türkiye'nin vicdanına ve demokrasisine pahalıya patladı.

İsyan, Güneydoğu'nun siyasi ve toplumsal dokusunu da etkiledi. Göç, kentlere yığılma, işsizlik, çocuk emeği, kırsal alanın çoraklaşması, geleneğin siyasi gücünün kırılması, velhasıl kaotik bir modernleşme bu etkilerin önde gelenleri.

Fazlası var. Sadece Diyarbakır örneğinden yola çıkalım, 1,5 milyon nüfuslu bu şehrin yaş ortalaması son derece genç, “ortanca yaş”ı 22,2”. Nüfusun yüzde 53'ünü çocuklar oluşturuyor. Erkeklerin yarısı 17 yaş, kadınların yarısı 18 yaş altı. Bu tablonun da “keskin anlamı” nüfusun çoğunluğunun çatışmanın içine doğmuş, PKK'lı yıllarda büyümüş ve büyüyor olmasıdır.

Kaotik modernleşme hali

gibi bu tabloda, aidiyet duygusunun siyasallaşmasını besliyor, milliyetçi bir dalganın çıplak verilerini oluşturuyor.

Sorunu etkileyen tek unsur iç dinamikler de değil.

Saddam sonrası Irak'ta Kürtler özerk bir yönetim oluşturdular. Suriye'deki iç savaşla birlikte Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yönetime el koydukları malum. Birinci Dünya savaşı sonunda 4 ülkeye bölünen Kürt toplulukları şimdi hem yeniden sosyolojik ve politik bir entegrasyon yaşıyorlar, hem siyasi egemenlik peşinde koşuyorlar.

Kürt toplulukların bu açıdan kendi kimliklerine ilişkin tahayyülleri dünden farklı… Nitekim Kürt meselesi ve dinamiği Ortadoğu'da artık temel siyasi ve sosyolojik durumlardan birisi.

Kim ne derse desin, bunlar da çıplak verilerdir…

Bu verileri dikkate almadan, bu verileri kuşatan, yöneten bir siyaset üretmeden, örneğin Türkiye'nin Kürt sorununu çözmesi düşünülemez...

Ne var ki, devletler, örgütler kendi tutumlarını zaman zaman gerçeği ikame eden retoriklerle taktiksel hamlelerini mutlaklaştırırlar.

Türkiye'nin bugün kullandığı dili, “sonuna kadar silahlı mücadele ve operasyon vurgularını” da bu çerçevede anlamak gerekir.

Sorunun imhası için siyaset gereksiz olsaydı ya da güvenlik önlemleri yetseydi, Türkiye 30 yıldır bu sorunla uğraşıyor olmazdı. Ya da AK Parti hükümeti büyük risk alıp çözüm sürecinin başlatmaz, İmralı devlet görüşmeleri yapılmazdı.

O zaman büyük resme bakmakta, insan zamanından toplum zamanına geçmekte fayda var.

Çatışmalar 1984'te başladı ve 30 yıldır sürüyor. Silahı susturmak, isyana son verme sorunu için ilk adımın atılış tarihi ise 1992. Çatışmalar başladıktan sadece 8 yıl sonra.

Bu demektir ki isyan ve çatışma 30 yıllık ise, temas ve çözüm arayışlarının tarihi de 22 yıllıktır.

Bildiğimiz ilk adım aracılarla yaşanan “Özal-Barzani-Talabani-Öcalan trafiği” oldu. Ardından 28 Şubat günlerinde Çevik Bir'in asker temsilcileriyle örgütün yaptığı görüşmeler geldi. Bunu siyasi iktidarın onayıyla devletin örgütle masaya oturduğu, peşrev dönemi 2005'e uzanan 2009'a kadar devam eden Oslo süreci izledi. En nihayet, ortada, şeffaf bir temas ve diyalog evresi, çözüm süreci var.

Alınan yol kademeli ve derinleşen nitelikte ve önemli...

Toplum zamanıyla devamı gelecektir...

Esas olan barış, adalet ve bütünlük içinde bu sorunun çözüm yolunu bulmaksa, siyasete geri dönüştür...
#AK Parti
#Güneydoğu
#JİTEM
8 yıl önce
İnsana karşı toplum...
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı