|
Zor duruş…

O kuduğum bir kitapta gözüme çarpmıştı. Daha önce yazmışlığım da vardır. Ünlü besteci Stravinski 30 yaşında 20. Yüzyıl'ın müzik dahisi ilan edilmiş.



Kimileri, onu yenilenme arayışının, bireysel özgürlüğün kıstası kılmış, “kendisine mahsus olan”dan taviz vermek bir yana, onu durmaksızın yeniden üretmenin sembolü haline gelmiş bir sanatçı olarak kabul etmişler. 18 yıl sonra, 48 yaşında yazdığı otobiyografisinde bir serzeniş de bulunmuş Stravinski...



Şöyle:



“Besteci olarak mesleğimin başlangıcında halk tarafından epeyce şımartıldım. Başlangıçta benimsenmeyen eserler bile kısa zaman sonra beğenildiler. Ancak son onbeş yıldır, eserlerimin beni dinleyicilerimden uzaklaştırdığını hissediyorum. Beni başka biçimde konuşurken görmeyi benimseyemediler. Beni müzikal düşüncelerimin yolunu izlemeye bırakmadılar ve buna izin vermediler. Beni duygulandıran ve bana zevk veren şeyler onları ilgilendirmiyor, onların hâlâ ilgisini çeken şeylerinse benim açımdan hiçbir çekiciliği yok. Aramızda pek seyrek olarak gerçek bir ruh birlikteliği olduğuna inanıyorum. Eğer tesadüfen -ki bazen olur- aynı şeyleri beğensek, bunun nedenlerinin benzer olduğundan kuşku duyarım...”



Zor ama doğru “duruş”...



Medeniyetin ölçüsü izafi ve birden çok...



Yerel olanın gücünü tutarlı, köklü, kalıcı biçimlerle evrensel boyuta taşıma bunlardan biriyse, diğeri, bir kültürel süreklilik iklimi çerçevesinde biçimleri taşıma, yenilenme ve çeşitlenme kültürü, belki...



Bu tarz duruşlar, özgürlüğün “olmazsa olmaz” koşullarıdır...



Türkiye için bu tür düşüncelerin anlamı var mı?



Siyasi Türkiye için bir bakıma hiçbir anlamı yok...



Bu açıdan “her hücresini her geçen gün biraz daha faydacılıkla sarmalayan”, işe yarar olmakla değerli olmayı eşdeğer kılan, özgürlüğü dar yaşam alanları mücadelesi içinde algılayan, üstelik bunu değişim ve özgürleşme fikriyle açıklayan bir diyarda yaşıyoruz.



Hala düşüncenin siyaset karşısındaki özerkliği nedir, onu bile anlamıyoruz…



Özerk olanı eziyoruz…



İnsan, düşünce ve siyaset imhasının aynı olduğunu bile bile...



Özgürlüğü solumadan, cesaret taşımak, özgüveni hissetmek, yani özgür düşünmek, özgürce yaratmak, korkunç bir yanılgıdan başka nedir ki!



Özgürlük iklimi, yaratıcılık ruhunun ta kendisidir, başarıyı doğuran da odur...



Stravinski'den nereye...




#Özgürlük
#Stravinski
#Medeniyet
8 yıl önce
Zor duruş…
Aile kavgası
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir