'Vatan elden gidiyor' dediler... Bilinmez sokaklardan, semtlerden akıp geldiler. Adını, soyunu, işini bilen olmadı. Meydanlara indi, tankları elleriyle durdurdu, mermileri göğsünde soğuttu.
Bir ülkenin bağımsızlığını, bir halkın özgürlüğünü onlar sağladı. Kimi şehit düştü, kimi gazi oldu.
15 Temmuz gecesi tüm dünya, '
diye haykırdı.
O gece kavganın hakkını verdiler. O gece cesaretin, fedakarlığın, serdengeçtiliğin ne anlama geldiğini herkes bu milletten öğrendi.
Ne diğer askerler, ne polisler, ne siyasetçiler, ne başkası...
Darbenin dalga kıranı, azgın saldırısına set olanı, mermisine gövdesini siper edeni,
15 Temmuz gecesi, bağrından doğurduğu liderini, sırtlanların, çakalların, çıyanların arasından çekip aldı. Korudu, kendini siper etti, feda etti. Sonunda zafer kazanıldı, zalimler yenildi, lider yeniden milletin başına geçti.
Kavga bitince, o liderin etrafında şimdi kifayetsiz muhterisler, düzenbazlar rant peşinde, makam, mevki peşinde el ovuşturarak dolanmaya başladı.
O gece, bir milletin kaderine, bir ülkenin yönetimine pusu atıp, çökmek istediler.
Uçaklarından bomba atılırken, tankları insanlarımızı ezerken, hain kurşunlar kardeşlerimizi vururken; kim sessiz kaldı, kim izledi, kim kazananı bekledi, kim üç gün sonra konuştu, kim feryat ile anında ayağa kalktı, herkes gördü.
Bir ülkenin özgürlüğünün ve iradesinin sembolü olan Meclis bombalanırken, insanlar uçaklarla, helikopterlerle vurulurken, bir ülkeye diz çöktürülmek üzereyken, tüm dünya o gece ve ertesi günü sadece izledi bunu.
Ne demokrasinin sahibi gözükenler, ne dost gözükenler, ne stratejik orak gözükenler ses çıkardı. İzlediler, diz çöküp teslim alınmamızı beklediler, hatta o katil sürüsüne destek verdiler, dua ettiler. O gece hepsini gördük.
Bu darbeyi, lanetlemek, kınamak, canını veren milletin yanında yer almak, seçilmiş hükümeti desteklemek bir kaç küçük vefakar ülkeye kaldı.
Hepimiz o gece 'vatan' ne demek, 'bayrak' ne demek, 'ezan' ne demek, 'özgürlük' ne demek çok derinden anladık. O gün ilahi bir kudretin kalbimizin açarak içine vatan aşkını doldurduğunu, bunun da bize inanılmaz bir cesaret, güç ve kudret verdiğini hissettik.
15 Temmuz gecesi, tüm şiirlerin gerçek olduğunu gördük.
İstiklal şiirimizin gerçek olduğunu, milletin onu cephelerde, savaşlarda yazdığını ve Akif'in sadece kaleme aldığını anladık.
Yüz yıl sonra, bu mısraları bir de 15 Temmuz gecesi yazdık.
O gece vatan uğruna öldük, bayrağımıza al kanlarımızı verdik.