|
Batı umurumuzda değil
Anadolu Ajansı, 9 Temmuz'da yerel kaynaklara dayanarak, PKK'nın üst düzey yöneticilerinden
duyurdu.


Bahoz Erdal'ın öldürülmesinden daha önemli bir konu var: Bahoz Erdal'ın Suriye'nin kuzeyinde öldürülmesi...



ABD, Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen, PYD'yi terör örgütü olarak kabul etmiyor, PYD-PKK bağlantısını görmezden geliyor, PYD'ye her türlü desteği veriyor, hatta kendi askerlerini

operasyona gönderiyordu.



Bahoz Erdal'ın Kamışlı'da öldürülmesi, ABD-Türkiye ilişkilerindeki en derin çatlağı oluşturma potansiyeli taşıyordu. PKK'nın üst düzey bir yöneticisinin Suriye'nin kuzeyinde, PYD'ye komutanlık ederken öldürülmesi; ayrıca yine PKK'nın kurucusu ve yöneticisi Cemil Bayık'ın da suikastten kıl payı kurtulması, PKK-PYD ilişkisini inkar edilemez bir noktaya taşıyacaktı.



15 Temmuz, Türkiye ile ABD arasında alev almaya hazır bir krizin arefesinde çıka geldi.



Eğer darbe gerçekleşmiş olsaydı, hiç şüphe yok, Türkiye'nin dış politikası, başta PYD'ye rezervlerin kalkması olmak üzere çok köklü değişikliklere uğrayacaktı.



12 Eylül 1980 darbesindeki ABD parmağı, darbeden yaklaşık 20 yıl sonra, “bizim çocuklar başardı” ifadeleriyle itiraf edildi.



Eğer 15 Temmuz başarılı olsaydı, hiç kimse darbedeki ABD parmağını konuş(a)mayacak, belki bir 20 yıl sonra itiraflar gelecekti.



16 Temmuz sabahında ise, muhtemeldir ki, ABD'deki belli yerlere, “bizim çocuklar başaramadı, bizim çocuklar bir çuval inciri berbat etti” mesajları çekildi. ABD'li General Joseph Votel, 20 yıl sonra söylenmesi gereken cümleyi mecburen 2 hafta sonra söyledi.



20 yıl sonra itiraflarla ispatlanacak gerçeğin, darbe girişimi sabahında, en çok da gazetemiz Yeni Şafak eliyle ortalığa dökülmesi elbette ABD için kolay değil.



Oysa ABD ve Avrupa, tıpkı Mısır'da yaptıkları gibi, “darbe kötüdür” deyip, ardından “ama” ile başlayacak cümlelerle darbecileri kutsamaya hazırlanmışlardı.



ABD ve Avrupa'nın, darbe sonrasında, Türkiye'ye tam destek olmak yerine, görülmemiş bir hırçınlıkla saldırmaları, hem yaşadıkları hayal kırıklığından, hem de suçlarının ortaya dökülüyor olmasından kaynaklanıyor.



Farkındasınızdır; demokrasi aşığı, insan hakları tutkunu, ifade özgürlüğü sevdalısı, evrensel ilkeler savunucusu Batı, şeffaf, özgür, tertemiz seçimle gelmiş bir hükümetin askeri darbeyle düşürülememiş olmasından dolayı tüm değerlerini ayaklar altına alıyor.



Batılı devlet adamları da, Batı basını da, hiç abartılı bir benzetme olmaz, kudurmuş gibiler.



Kolay değil... Tam 100 yıl boyunca bu toprakları kontrol altında tutmaya çalıştılar. 100 yıl boyunca bu ülkenin aydınlarını, gazetecilerini, siyasetçilerini, bürokratlarını, hatta cemaatlerini, hatta ordusunu devşirme yatırımı yaptılar. Bütün o yatırım 15 Temmuz gecesi saman alevi gibi yanıverdi.



Reuters, BBC, AP, Economist, Bloomberg, Fox, WSJ, NYT, Washington Post ve daha nice küresel, devasa ve çok “itibarlı” medya kuruluşu gerçekten içler acısı haldeler. Ne basın ahlak ilkesi kaldı, ne itibar. O “koskoca” ajans, tv ve gazeteler ahlaksızca yalan yazıyor, iftira atıyor, çarpıtıyor, kara propaganda, algı operasyonu yapıyorlar.



Gavur elbette gavurluğunu yapacak.



“Batı kamuoyunu doğru bilgilendirelim”, “daha çok lobi çalışması yapalım”, “daha çok para akıtalım” gibi kaygıları son derece yersiz ve gereksiz görüyorum.



Batılı devlet adamlarının ne yaptığı, Batı medyasının ne yazdığı, ne söylediği umurunuzda olmasın.



Cumhurbaşkanımızın sıkça ifade ettiği gibi: “Biz manşetlerle çarpışarak büyüdük”. Batı ve Batı kamuoyu Merhum Erbakan Hocamızın arkasında değil karşısındaydı; Recep Tayyip Erdoğan'ı Batı kamuoyu değil, milleti seçti, ümmeti kucakladı.



Batı'nın Türkiye hakkında neyi nasıl düşündüğü bizim derdimiz değil; bundan sonra kendilerinin derdi. Otursun kendi dertlerine yansınlar.



15 Temmuz'da bu millet sadece kurşunlara, bombalara kafa atmadı; zaten tükenmeye yüz tutmuş eziklik hissini, Batı karşısındaki öz güvensizlik hissini, Batılı ajanlarla kahramanca çarpıştığı siperlerde, cadde ve sokaklarda üzerinden tamamen attı.



Artık tüm dünya için Obama'nın ne dediği değil; Recep Tayyip Erdoğan'ın ne dediği önemli.



New York Times'ın makalesinin, The Economist'in kapağının cehenneme kadar yolu var; artık Yeni Şafak ne diyor, tüm dünya ona baksın.



Diz çökerlerse ne ala; diz çökmezlerse, kaybeden biz olmayız, onlar olur. Merak etmeyin, diz çöküyorlar.


#Bahoz Erdal
#PKK
#PYD
#ABD
8 yıl önce
Batı umurumuzda değil
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset