|
“Fatma Bacı bana oğlumu getir!”

Üç gündür bu ses kulaklarımdan gitmiyor.



Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin, 20 Ağustos'tan bu yana geceleri uyuyamadığını söylüyordu. Onunla birlikte taziye evlerine gidene kadar söz ettiği şeyin ne olduğunu asla tahmin edemediğimi çok iyi anladım. Geceleri uyutmayan o tanıklığın, o duygunun ne olduğunu görmeden, yaşamadan anlamak mümkün değilmiş. Döndüğümden beri sesleri kulağımda.



Acının büyüklüğü karşısındaki çaresizliği, her teselli cümlesinin zayıflığını!..



Elden gelen her şeyi yapıp yine de sel olan gözyaşlarına derman olamama duygusunu! Gözlere çöken derin matemle her seferinde karşılaşmanın burukluğunu! Yüreklere vurulan yumruklara eşlik eden sabır seslerini!



Küçük çocukların dokunsan ağlayacak ifadelerini! Çocuklara bakan annelerin göz ucundaki yaşları ha bire kurulamasını! 11-12 yaşındaki erkek çocukların büyümeden yaşlanmış yüzlerini görmeden, onları dinlemeden, onlara sarılmadan, kalplerinin kıpırtısını hissetmeden yaşananları anlamak çok zor.



Fatma Şahin patlamanın ardından her gün o evlerde onlarla birlikte. Tüm Belediye ekibi mahallede gece gündüz sorunları çözmek için çalışıyor. Bir yandan mahalleyi ve evleri üç günde patlamanın bütün izinden arındırıp tertemiz bir hale getirmek için tüm belediyenin ekipleri seferber edilmiş durumda. Sokaklardan evlere tüm duvarları boyanıyor, zarar gören çerçeveler eşyalar yenileniyor.



Henüz kimliği tespit edilemeyen cesetler var. Kayıp çocukları olan annelerin tesellisi çok zor. Fatma Şahin her birinin dizinin dibinde onlarla dertleniyor, şehit yakınlarına teselli vermeye, yakınları hastanede olanlara umut vermeye çalışıyor. Bu arada en ihmal etmediği şey ise gelin ve damada destek olmak. Ailenin bir ferdi gibi acılarına derman olmak için yapılabilecek her şeyi yapmaya gayret ediyor.



Ve mahalle halkını tanımayan kişilerin, cenaze evlerinde provokasyon yapmasına,

“Kürt olduğunuz için başınıza bunlar geldi empozesi yapmaya çalışanlara”

mani olmaya çalışıyor.



Kına gecesi sahibi Nureddin ve Besnan, düğün öncesinde acıların en büyüğünü yaşamışlar. Amca çocukları; şehitler her ikisinin de en yakınları. Yürekleri yangın yeri gibi. Matem acısı çok ağır, ayakta zor duruyorlar. Gözlerindeki acı kalplerinin en en derinine yerleşmiş. Çıkar mı bilmem.



1009 no'lu sokak üç dört sokağın kesiştiği yer. Düztepe'de Beybahçe mahallesinde her evde bir şehit, bir yaralı, bir acı var. Anneler duvar diplerine çökmüş, yetim çocuklar, yaralı, mahsun…



54 şehitten 27'si gelinle damadın ailesinden. 32 tanesi 0-18 yaş arası çocuk. Ölenlerin içinde 6 aylık bebek de var. Ama çoğunluk 11- 18 yaş arasında. Bunların büyük bölümü de 0-2 yaş arası çocuk. 8 kişinin kimlik tespitleri ben orada bulunduğum süre zarfında tamamlanmamıştı. 13 yaralının durumu biraz ağır, tedavileri sürüyor.



Mahalle, Alevi ve Türkmen mahalleri arasında, ağırlıklı Sünni Kürtlerin bulunduğu bir mahalle. Etnik olarak karıştırılmaya çok müsait. Ancak mahalle sakinleri buna izin vermiyor. Gaziantep halkı, sivil kuruluşlar her an mahalleliye destek olmaya çalışıyor. Daha ilk günden PKK'lı gruplar gelip cenazelerde gösteri yapmaya, propaganda yapmaya niyetlenseler de mahalle halkı onca matemine, acısına rağmen buna prim vermemiş. Acısının sömürülmesine, PKK'nın buradan rant devşirmesine izin vermemiş.



54 şehitli mahalle ve aile, yaşadıklarını sabır imtihanı olarak görüp dayanmaya çalışıyor. Hayatta kalan çocukların arkadaşlarının, annelerinin, babalarının teyzelerinin parçalanmış cesetlerini görmüşler, onların kol bacakları üzerlerine düşmüş, terörün en korkunç yüzüne tanık olmuşlar.



Şimdi tüm Türkiye'nin onlara sarılmasının, kaybettikleri yakınlarının yerlerini alma vaktidir. Gidenler şehidimiz, kalanlar kardeşimiz, acıları acımızdır.



Bölgede yaşanan tüm acılara duyarlı olmak ve yaraların kapanması için seferber olmak zorundayız.



Yetim kalan çocuklara, travma geçirmiş mahalleye ziyaretler hiç aksamamalı.



3 çocuğunu birden kaybetmiş bir anne olan Emine Ayhan'ın gözyaşlarını dindiremesek de yalnız olmadığını hissettirecek, acısını paylaşan dostlara ihtiyaç var. Özellikle de çocukların travma uzmanı psikologlara ihtiyacı var ki bu terör saldırısı ömürleri boyunca onları takip etmesin, yaslarını kendilerine zarar vermeden yaşamayı ve hayata devam etmeyi başarabilsinler.





Bu hafta bir günü Gaziantep Belediye Başkanı ama aynı zamanda arkadaşım Fatma Şahin ile birlikte geçirdim. Hastane ziyaretleri, Beybahçe mahallesi, taziye evleri derken kendimizi Karkamış'ta sıfır noktasında bulduk. İlçe operasyonun merkezi olarak boşaltılmış. Kaymakamı, belediye başkanı emniyet müdürüyle bir avuç çılgın Türk, kimi görevli kimi gönüllü operasyona lojistik destek sağlamak üzere ilçedeler. Operasyonun başlaması bölgede endişeden ziyade sevinçle karşılanmış durumda. Fırat'ın batısını korumanın Türkiye'yi korumak olduğu noktasında herkes hemfikir. Yol boyu gidişine tanık olduğumuz tanklar bölgeye moral oluyor. Cerablus'tan gelen her iyi haber büyük bir sevinçle karşılanıyor.



Karkamış'ta sıfır noktasında yerli yabancı gazeteciler ve televizyoncular harekatı izlerken biz de onların bir ihtiyaçları olup olmadığını anlamak için yanlarına gittik. 46 derece sıcağın altında görevlerini yaparken ihtiyaçlarını Gaziantep Belediye Başkanı olarak Fatma Şahin hızla karşılamaya çalıştı. Fatma Şahin'le 15 Temmuz'dan Fetö ile mücadelesine, terör yaralarının sarılmasına kadar birçok konuya temas ettiğimiz röportajı ilerleyen günlerde yayınlayacağım.


#Fatma Bacı
#Fatma Şahin
#Gaziantep saldırısı
8 yıl önce
“Fatma Bacı bana oğlumu getir!”
Nasip
Efendimiz’in (sav) orucu-1
Kırmızı Atkılı Darbeci Kurt
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor