|
İdam cezası geri gelsin

Ordu içine sızmış Fethullahçı Terör Örgütü mensupları, 15 Temmuz gecesi darbe görünümlü terör saldırıları ile Türkiye'nin birlik beraberliğini, istikrarını bozma demokrasiyi sekteye uğratma amaçlı eylemlerini, Ankara ve İstanbul'da eş zamanlı olarak gerçekleştirdiler. TSK içinde emir komuta zinciri ve hiyerarşisi dışında hareket eden kendilerini 'Yurt'ta Sulh Konseyi' olarak ifade eden bu cunta grubunun hedefinde, Cumhurbaşkanlığı, meşru hükümet, MİT ve Türk milleti bulunmaktaydı. Kamikaze teröristler, millet ve devlete ait F-16 savaş uçakları ve Skorsky helikopterlerinin namlularını devletin kurumlarına ve darbeye karşı onurlu ve dik duran millete çevirmede bir an bile tereddüt etmiyorlardı. Çünkü 27 Mayıs başta olmak üzere geçmişteki tüm darbe süreçlerinde, kamuoyu darbecilere karşı bırakın kafa tutarak darbeyi püskürtmeyi fazla bir tepki bile gösterememişti. Ancak 15 Temmuz Kalkışması'nda FETÖ mensubu teröristlerin, Pentagon'un etki ve nüfuz ajanı olarak, Türkiye'nin ulusal güvenliği, siyasi istikrarı ile ekonomisini tehdit eden saldırıları karşısında 10 binler Türkiye genelinde teröre tepki olarak sokaklara döküldü. Darbeci teröristlerin hedef aldığı köprüler, Ankara İstanbul Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlükleri, TRT, MİT önünde toplanan kalabalıklar terör ve darbeye geçit vermedi. Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak milli irade darbeci teröre dur demişti.



Oysa TSK içine sızmış FETÖ elemanları tüm darbe sürecini ayrıntılı bir şekilde planlamışlardı. 17/25 Aralık başarısız darbe girişimi sonrasında terör örgütünün yargı, polis ve finans ayağına yapılan operasyonlar sonrasında orduya sızmış üst düzey teröristler açığa çıkmak (darbe) istediklerini Pensilvanya'da ikamet eden terörist başına bir şekilde iletmiş ancak daha erken cevabı alınmıştı. Geçtiğimiz ay içinde MGK'da alınan karar doğrultusunda paralel yapı'nın ismi FETÖ olarak tescillenerek, hükümet ve Bakanlar Kurulu'na tavsiye ve onay için gönderilmişti. Bakanlar Kurulu'nca MGK Kararı onaylanmış paralel yapı FETÖ /PYD olarak tescillenmişti.



Önemli bir gelişme de Erzincan'daki ''Ergenekon'' davasının gizli tanıklarını hapis cezasına çarptıran mahkemenin gerekçeli kararında yaşandı. Mahkeme gerekçeli kararında bir ilk olarak FETÖ/PYD silahlı terör örgütü ifadesini kullandı. Yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan''FETÖ Çatı Örgütü Ana İddianamesi'nde ordu içine sızmış FETÖ hakkında inanılmaz iddia ve bilgiler ortaya atılmıştı. ''Fethullah Gülen ve cemaatinin, 1971 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlenmeye çalıştığı ifade edilen iddianamede, örgüt içinde faaliyet gösteren talebe imamları aracılığıyla örgüt evlerinde, okullarda ve yurtlarda askeri lise ve harp okullarına öğrenci hazırlandığı belirtildi. Bu faaliyetlerin 1984'ten sonra yoğunluk kazandığı aktarılan iddianamede, o dönemde TSK içine yerleştirilen bu öğrencilerin birçoğunun şu anda kurmay albay veya general rütbesinde olduğu bildirildi. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki FETÖ yapılanmasının endişe verici boyutlara ulaştığı, askeri disiplin ve hiyerarşinin dışında bir de örgütlü TSK cemaat yapılanması bulunduğu, bu yapıyı kuranlardan tanık K.Ö'nün, 'TSK'nın içinde en az yüzde 60 ile yüzde 80 FETÖ mensubu olduğu' ifadesine" yer verilmişti. Darbe ve terör saldırılarının ilginç bir zamanlama ile önümüzdeki günlerde yapılacak YAŞ toplantısı öncesine denk gelmesi ilginç bir zamanlamaya işaret ediyor. Ordu içine sızmış FETÖ unsurlarının neredeyse tamamı deşifre edildi. Ordu içinde tasfiye edilmek istemeyen FETÖ unsurlarının Pensilvanya'nın emri ile CIA kontrolünde 15 Temmuz Kalkışması'nı kamikaze olarak düzenledikleri anlaşılıyor.



Ülkemizde yabancı ülkelerin ajanı olarak faaliyet göstere FETÖ mensupları açıkça ulusal güvenliğe tehdit oluşturuyor. Son kalkışmada TBMM başta olmak üzere sivilleri ve Polis Özel Harekat Timlerini bombalayarak 161 polis asker ve sivil vatandaşlarımızı şehit ederek 1440 kişiyi yaraladılar. Açıkça vatana ihanet suçunu işleyen bu şerefsizler guruhu için Anayasa ve Türk hukuk sisteminden 2003 yılında çıkarılan idam cezasının tekrar geri getirilmesi elzem görünüyor. Zira teröre açıkça destek veren iki yüzlü Avrupa ve ABD'nin ''İnsan Hakları Sözleşmesini'' kendi ülke ajanlarını korumak için diğer ülkelere dayattıkları açık bir biçimde görülebiliyor.



15 Temmuz, en fazla can kaybının yaşandığı bir kalkışma olarak yakın siyasi tarihimizde kara bir sayfa olarak yer alırken, millet iradesinin demokrasiye sahip çıktığı milat olarak hatırlanacak.


#FETÖ
#PDY
#Darbe
#TSK
8 yıl önce
İdam cezası geri gelsin
İstanbul’daki zirve ne söylüyor?
Bırakınız, kaçsınlar!
Cumhurbaşkanının TBMM açılış konuşması
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek