|
Bayramlık okuma notları

“Uzaklaşmak demek yaşamak. Bir şeylerden sürekli uzağa düşmek, araya anlaşılmaz engeller koymak demek. Güzellikleri, insanın içini dolduran derinlikleri alıp götüren bir şeyler var yaşamın içinde. Zor, ya da kolay, unutulmuş bir sevdaymışcasına, aranmaya hak bırakmayan, bilincin silinmesi gibi, varlığı yadsıyan ve tüm karşı çıkışları yok sayan bir hiçlik. O hüznün müziği de hiç yazılmamış, hiç seslendirilmemiş olsaydı keşke. Uzaktan uzaktan, insanı kuşkular, tedirginlikler içinde bocalatan o müzikten söz ediyorum. Umutlanmak; güneş gibi parlak bir müziğin izdüşümüdür, düşünmüş müydün?”

(Hüsnüyusuf Güzellemesi/ Ayla Kutlu/ Bilgi Yay.)


“Tamamen aklıselim bir toplulukta delilik yegane özgürlüktür. Ne kadar medenileştiysek, aklın yönetimine ne kadar girdiysek içimizde büyümekte olan irrasyonel patlamaya duyduğumuz bilinçsiz ihtiyaç da o denli büyüdü... İnsanın ‘aydınlanmasına’ inanış tamamen bir mitten ibaret. Bu düşünce insanın aklı başında ve düşünen bir yaratık olduğu noktasına götürmeye çalışır bizi, oysa çoğu zaman insan böyle bir varlık değildir.”

(Süper Kent/ James Graham Ballard/ Ayrıntı Yay.)

“Nereden bakarsanız bakın, bir hayat geçmişti. Geçmişti... Neyle geçmişti? Ne zaman, niçin, nasıl bu kadar çabuk geçmişti? Ivan Antonoviç bunu anlayamıyordu. Koltuğa oturarak geçmişi gözünün önüne getirmeye, anlamını kavramaya çalıştı. Niçin kendisine ve Lena’ya hayat verilmişti? Onu değerlendirebilmişler miydi? ‘Hayat, su gibi,’ diye düşündü; ‘Su gibi parmaklarınızın arasından kayıveriyor.’ Ondan, Lena’dan geriye kalan nedir?

(Sağanak/ Sergey Krutilin/ Cem Yay.)

“Sanırım kim olduğumu merak edip duruyorsun, ama sürekli bir adı olmayanlardanım. Adım sana bağlı. Aklından ne geçerse bana öyle seslen. Çok eskiden olmuş bir şey düşünüyorsan; diyelim biri sana bir soru sordu, sen de yanıtını bilmiyordun. Benim adım bu. Belki de bardaktan boşanır gibi bir yağmur yağıyor. Benim adım bu. Ya da biri senden bir şey yapmanı istedi. İstediğini yaptın. Gelgelelim yaptığının yanlış bir şey olduğunu söylediler -’bağışla bir yanlışlık oldu,’- ve başka bir şey yapmak zorunda kaldın. Benim adım bu. Belki de çocukken oynadığın bir oyun ya da yaşlanıp pencerenin yanındaki sandalyende otururken durup dururken anımsadığın bir şey. Benim adım bu.”

(Karpuz Şekerinde/ Richard Brautigan/ Yapı Kredi Yay.)

“İnsan acı çeker, ısrar eder ve talep eder. Yüz binlerce dünyaya sahip olsa da huzur bulamaz. İnsan kılı kırk yarar. bir biçimde her türlü işle ve zanaatla uğraşır; çok çeşitli görevlerle kendisini meşgul eder. Arzu ettiği arzu nesnelerine ulaşamadığı için astronomi ve tıp alanlarını öğrenir. Normalde insan sevdiğine ‘kalbimin huzuru’ der. Hal bu olunca insan, başka bir şeyde nasıl rahat ve huzur bulur. Bütün bu zevkler ve meşguliyetlerin hepsi merdiven gibidir. Çünkü insan merdivenin basamaklarına yerleşip yaşamaya kalkışmaz, geçicidir oraları; ne mutlu ona ki, bu gerçeğin farkına varmak için yeterince erken uyanır. Böyle biri için uzun yol kısalır ve hayatını merdiven basamaklarında boşuna harcamaz.”

(Fîhi Mâfih/ Hz. Mevlânâ)

#Hz. Mevlânâ
#Richard Brautigan
#Sergey Krutilin
#Ayla Kutlu
7 yıl önce
Bayramlık okuma notları
Küresel ekonomide kısır döngü riski
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar